Gazeteci Yazar Bülent Korucu tr724.com 'da Akşener'in kuracağı yeni partiyi analiz etti...
Meral Akşener’in başını çektiği siyasi hareket partileşme aşamasına geldi. Ülkedeki muhalefet boşluğu kolayca başarılı olabilecekleri intibası bırakıyor. Ancak Akşener ve arkadaşlarının işi sanıldığı kadar kolay değil. AKP’nin kuruluş günleriyle kıyaslamak doğru verilere ulaşmamıza yardımcı olacak. Artı ve eksilerini sıraladığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor.
Öncelikle şu tespiti yapalım: Her darbe yeni bir partiye ya da lidere ebelik ediyor. 12 Mart Muhtırasından sonra Bülent Ecevit’in İsmet Paşa’yı devirip liderlik koltuğuna oturması, 12 Eylül’ün engelleme çabalarına rağmen Turgut Özal’ın ANAP’ı iktidara taşıması gibi, 15 yıldır ülkeyi yöneten AKP ve Tayyip Erdoğan’da hiç kuşkusuz 28 Şubat’ın çocuğu. Etki, içinden çıktığı partiler Refah ve Fazilet’in kapatılmasıyla sınırlı da değil. Necmettin Erbakan’ın hataları ve siyasi iklim de ‘Yenilikçiler’in işini kolaylaştırdı.
Erbakan’ın 28 Şubat öncesindeki tavırları merkez seçmenin açtığı kredinin tükenmesine yol açtı. Müdahaleye zemin hazırlamakla suçlandı. Darbe dönemindeki çelişkiler ise kendi tabanını küstürdü. Bilhassa dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e yeniden seçilmenin yolunu açacak ‘5 artı 5’ Anayasa değişikliğine verdiği destek bardağı taşıran damla oldu. Bülent Arınç’ın direnişiyle Demirel’in projesi suya düştü. Bu, aynı zamanda AKP’nin doğumunun habercisiydi. Siyasi konjonktürün müsaitliği yanında yaşanan ağır ekonomik kriz, mevcut partilerin cezalandırılması ve AKP’nin önünün açılmasını sağladı.
15 TEMMUZ BAHÇELİ’Yİ BİTİRECEK
Akşener’in önündeki fırsat da benzerlikler taşıyor. Ekonomi 2002 şartlarına hızla gidiyor. Terörle mücadelede inisiyatif örgütlerde, istedikleri anda büyük şehirlerde bile eylem yapabiliyorlar. Siyasette büyük boşluk var. MHP, büyüme potansiyeli en yüksek parti. HDP dışındaki bütün partilerin seçmenlerinde ikinci tercih olarak öne çıkıyor. Herhangi bir sebeple AKP ve CHP’ye oy vermeyecek seçmen MHP’ye yöneliyor.
Devlet Bahçeli ise böylesi bir imkanı heder ediyor. 15 Temmuz’dan sonra Erdoğan’a tam biat etmiş hali tabanından onay almadı. Demirel’i kurtarmak isteyen Erbakan gibi onun da Erdoğan’ı kurtarma operasyonu hezimete uğradı. Kılpayı geçen 16 Nisan değişiklikleri Bahçeli için alarm ziliydi. Şaibeli 2 milyondan fazla oy olmasa Erdoğan’ı tek adam yapan anayasanın red aldığını herkes biliyor. Bahçeli, biatın karşılığını Tuğrul Türkeş’i bakanlık koltuğundan indirmekle ve avukatını HSK üyesi yapmakla aldı. Ama asıl Pirus Zaferi, delege iradesini mahkeme marifetiyle hiçe sayıp kurultayı yaptırmamasıydı. Erdoğan’ın kontrolündeki yargı kırk dereden su getirerek MHP kongresine müdahale etti. Bu muhaliflerin hükmen galibiyeti olarak kayıtlara geçti.
Bahçeli’nin daha büyük hatası ise Akşener’in hedef alan yandaş medya saldırılarından medet umması. Evli torun sahibi bir kadının namusuna uzanan kirli operasyona sessiz kalarak çaresizliğini ilan etti. Aynı zamanda hem MHP tabanında hem de merkez seçmende Akşener’in kredisini yükselten bu iki girişim Erdoğan’ın da en büyük hatalarıydı. MHP kongrelerine müdahale ve damadının televizyonundaki bel altı saldırılar Erdoğan karşıtlarında Akşener’in popülaritesini yükseltti.
KADROLAR HEYECAN UYANDIRMIYOR
Kadro kıyaslaması açısından bakıldığında Akşener’in hareketi 2002’deki AKP’nin gerisinde görünüyor. Erdoğan sonradan saf dışı bıraksa da yola daha renkli, çoğulcu ve kitleleri tatmin eden bir kadroyla çıkmıştı. Akşener, daha sonra zenginleştirmezse bu kadroyla ancak Bahçeli’nin yerine geçebilir, içeride yapamadığını başka partide yapar.
Kadro dediğimiz şey sadece vitrin malzemesi değil. AKP’nin çıkıştaki vaatleri, önerdiği politikalar ve söylemleri kitle partisi haline gelmeyi sağladı. O söylemlere inandırıcılık katan ise ekipte yer alan isimlerdi. Yoksa Erdoğan aynı söylemleri tekrarlayıp dursa o sonucu alamazdı. MHP’nin ikiz kardeşi ile bu iş olmaz. Kadroda Durmuş Yılmaz gibi yıpranmamış isimlerin yanına farklı kitlelerin ilgisini çekecek eklemeler yapılmalı. Ertuğrul Günay, Nesrin Nas eskilerden akla gelenler. Henüz siyasete girmemiş başarılı bürokrat ve iş adamları listede yer almalı.
Bir de çok iyi hukukçular olmalı. Mücadelenin önemli bir ayağı yerel ve uluslararası hukuk olacak. 16 Nisan bize Erdoğan’ın yapabileceklerinin sınırı olmadığını gösterdi. Fikirlerinin bir çoğuna katılmasam da Ümit Özdağ’ın o günkü mücadelesini takdir ettiğimi belirtmeliyim. O direnç CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nda olsa sonuç değişebilirdi.15 Temmuz’dan sonra bütün kurumları rehin alan Erdoğan, 11 üyeli Yüksek Seçim Kurulu’nun üç üyesini tutuklatarak kendini garantiye aldı. Kanuna ve o zamana kadarki uygulamasına rağmen mühürsüz oylarla ilgili kabul kararı YSK’yı bitirdi. Siyasette var olmak isteyenler bu gerçeği göz önünde bulundurmak zorunda.
GENÇ PARTİ ROLÜ MHP’DE
MHP görüntüde bile olsa AKP’nin yanından çekildiğinde, Cem Uzan’ın Genç Parti’sinin rolüne bürünmesi kaçınılmaz. AKP’ye gitmeyen her oy onu aşağıya çeker. 16 Nisan Referandumunda yaklaşık 2 buçuk milyon şaibeli oy vardı. Normal seçimde o kadarı yetmeyecek, Erdoğan fazlasına ihtiyaç duyacak. Bahçeli, AKP ile birlikte seçime girmek zorunda kalabilir. Bu da operasyonu sanıldığı kadar kolaylaştırmaz zira seçmenin önünde alternatif bulunacak.
Akşener nereden oy alır? Mağdur ama mağrur kadın profili kadın seçmene sıcak gelir. Erdoğan’ın stepnesi olmaktan hoşlanmayan milliyetçilerden ve ‘o gitsin de gerisi önemli değil’ şeklinde gözünü karartanlardan kesin alır. Ama bunlar yetmez. ‘Akşener’den bir Erdoğan çıkar mı?’ sorusunun cevabını arayanlar sonucu belirler. Meral Hanım, Erdoğanlaşmayacağına ikna edebilirse Erdoğan’ı yenebilir.