Eski MHP milletvekili Meral Akşener, CHP Sözcüsü Selin Sayek Böke hakkında çıkan haberleri ve Sayek'e yönelik kötü söylemleri kınadı. Akşener, "Siz insan olarak da 'ben şuyum' dediğin zamanda da insanların buna saygı göstermesi lazım. Sayın Sayek örneğinde çok ayıpladığım, kınadığım bir davranış biçiminin ne kadar olağan, sıradan kabul edildiğini gördük." dedi.
Meral Akşener, CNN Türk Televizyonu'nda Hakan Çelik'in sorularını cevapladı. MHP kurultayından başkanlık tartışmalarına, paralel yapı iddialarından tutuklu gazetecilerin durumuna ilişkin birçok konuda görüşlerini dile getiren Akşener, MHP'nin oy potansiyelinin yüzde 12'nin çok üzerinde olduğunu, mücadele etmesindeki amacın da MHP'yi iktidara getirmek olduğunu söyledi.
MHP'nin hem muhafazakar kesimden hem de merkez soldan oy alabileceğin belirten Akşener, "AKP seçmeni ile CHP seçmeni birbirine oy vermiyor ve geçirgenliği de yok. MHP her iki taraftan oy alabiliyor ve verebiliyor. Bu geçirgenlik olduğu için bu, hem avantaj, hem dezavantaj. Ancak yüzde 12'lerde dolaşırsanız, öyle bir kanat insanlar üzerinde oluşursa, 'buradan ancak bu olur'u oluşturursanız o zaman oy veriyorsunuz, sizden oy kaçıyor. Ama bu arkadaşlar ülkeyi yönetir, iktidar olurlar, bizi yönetirler algısını ve kanaatini oluşturduğunuz zaman da her iki taraftan da oy aldığınızda da MHP inanıyorum ki ben ilk seçimde tek başına iktidar için yürüyecektir ama net bildiğim bir şey var, MHP başbakanlığı alacaktır. MHP bu değişikliği yaptığı takdirde ben Başbakan olurum." şeklinde konuştu.
CHP'li Selin Sayek Böke'ye yönelik ithamları da değerlendiren Akşener, "Ülkemizde ve dünyanın her yerinde biz hukukun üstünlüğüne inanıyorsak, insan haklarına saygı duyuyorsak. Türkiye'de çok saygısız bir dil hakim. Ciddiyeti kaş çatmak olarak görüyorlar. Esasen ciddiyet, disiplinli çalışmaktır, saygı diline sahip olmaktır. Bu çerçevede kimseye sen kimsin diye sorma hakkı yoktur. Ama siz insan olarak da 'ben şuyum' dediğin zamanda da insanların buna saygı göstermesi lazım. Sayın Sayek örneğinde çok ayıpladığım, kınadığım bir davranış biçiminin ne kadar olağan, sıradan kabul edildiğini gördük." ifadelerini kullandı.
Akşener'in konuşmasından satır başları şöyle:
TÜRKİYE'NİN İKİ PROBLEMİ; ADALET VE CİDDİYET
"Bugün Türkiye'de iki problem, biri adalet, diğeri de ciddiyet problemi. Adalet probleminden baktığınız zaman Türkiye'nin her yanına yansıyan, hukukun üstünlüğü probleminden bahsediyorum. Ekonomik alanda hukukun işlememesi bir problemdir. Hukuka olan inancın zedelenmesi çok önemli bir problemdir. Terör mücadelesinde hukukun zedelenmiş olması çok önemli bir problemdir... Türkiye'de şöyle bir şey yapılıyor. Öncelikle sorunlar üzerinden hadiselere bakılıyor... Biz sonuç odaklı, yani biz ne istiyoruz. Olumlu sonuç odaklı bir bakış açısı. Nitekim ben delegelerimizle olan irtibat içinde de bu anlayış içinde paradigma değişikliğine gittim.
BAŞKANLIK SİSTEMİ
Bu tartışmanın Sayın Cumhurbaşkanı üzerinden yapılması yanlış. Sayın Erdoğan'ın nasıl bir başkan olacağı üzerinden tartışılıyor. Böyle bir ismin olmadığını varsayalım ve Türkiye'de bu sistemin gelip gelmemesini tartışmaya kalkıştığımız zaman oradaki tartışma biçimi ile bugünkü tartışma biçiminin farkına işaret etmek, buna itiraz etmek isterim... Türkiye Cumhuriyeti Avrupa modelini tercih etmiştir. Dolayısıyla parlamenter sistemi tercih etmiştir. Bu sistemi de aldığı gün gibi de muhafaza etmemiştir. Eskiden senato vardı, dolayısıyla öğrene öğrene, uygulaya uygulaya, eksiğine gediğini gidere gidere giderler. Başkanlık sisteminin en başarılı olduğu yer ABD'dir ve orada da ülke kurulduğu andan itibaren bu sistemi kabul etmiştir… Türkiye'de parlamenter sistemin zorlukları elbette vardır… Eksiğimizin, daha düzenli hale getirilmesi konusuna odaklanmamız yerine, sıfırdan yeni bir rejime geçiş, rejim değişikliğidir bu. Rejime geçiş demek Türkiye'nin en az 15 yılını bu tartışmalarla geçirmek demek. Bütün hukuk sisteminin A'dan Z'ye değişmesinden bahsediyoruz...
PARALEL YAPI İDDİALARI
Fethullah Gülen ile iki defa 1997 yılında görüştüm. O tarihten sonra kendisiyle bir daha görüşmedim. İlkelere göre durum şudur, bir devletin içinde ne paralel, dikey, yapı sistem oluşturulamaz. Böyle bir şey kabul edilemez. İktidar partisinin şöyle bir problemi var, Türkiye'nin kuruluşunda itirazlar var. Bu itirazların getirdiği itilaf sahaları oluştu. O dönemde bu itirazların gereği yapılabilmiş olsaydı Türkiye bugün bir kat daha fazla kalkınır, bir kat daha fazla iç problemlerini çözmüş olurdu… ...Sonra Ergenekon, Balyoz, vs vs diye şeyler çıktı ortaya. İddialar isnatlar çıktı. Hepimiz şaşırdık önce. Hukukun üstünlüğüne inandığımız için acaba bir şey olabilir mi diye ben o dönem yazarçizeri çok yakından takip ettim. Daha dikkatli davranın sizin gibiler yanında bugün havuz medyası diye tanımlanan grubun içindeki yazar, çizer, aydın, entelektüel takıma baktığınız zaman kardeşim öyle bir şey oldu ki, Türkiye bağırsaklarını temizliyor. Şöyle oluyor, böyle oluyor… Sonuç nedir? Bu ülkenin Genelkurmay Başkanı terörist olarak hapsedildi. İddia edilen bu paralel yapı, belki doğrudur bilmiyorum hukuk karar verecek. Ama burada paralel yapı denilen, bu tarafta da iktidarın meşru gücünü kendinde toplamış olan iktidar partisi valla çok yakın plan, derin bir ahbaplık içindeydi. Ben Meclis'i yönetirken, Fethullah Gülen ile ilgili cemaat ile ilgili bir cümle söyleyen muhalefet milletvekillerine nasıl cevaplar verilirdi hayretler içinde kalırsınız. Şimdi bir günde ne oldu ki denildi 'Allah Allah biz aldatılmışız, kandırılmışız. Böyle iğrenç bir terör yapısı varmış. Günün sonda bütün bu Ergenekon, Balyoz mahkemelerinin sonunda bütün bu atfedilenler tahliye oldular. Şimdi beraat ediyorlar ve tazminat ödeniyor. Temel soru şu: Bugün paralel yapı diye adlandırılan örgüt bugün itibariyle terör örgütü. Tamam, kabul edelim böyledir. 5 Sene sonra bu insanları 'vah vah, gene kandırıldık' deyip serbest kalmaları halinde.. Beni boş verin bu inşalar ne düşünecek. Vatandaş ne düşünecek. Onun için hukukun üstünlüğü, onun için hukuk sadece siyasi anlamda değil bireyler için önemli… Yargının kesinlikle bağımsızlığı, tarafsızlığı temin edilmelidir. Biz bunu temin edeceğiz."
CİHAN