İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 28 Mayıs seçimleri öncesinde Fox TV canlı yayınında açıklamalarda bulundu.
Akşener’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"En fazla da kadınlar ve gençlerle ilgili edinilmiş haklar kaçacak. Bu ülkede nefes almak izne tabi olacak. Çünkü şartlar onu getirecek. Burada benim ısrarla üzerinde durduğum şey sistem yani özlem Sayın Erdoğan değil hep de örnek veriyorum yani sizin gibi.
"HÜDAPAR'IN BİR VEKİLİ BELKİ DE YEMİN ETMEYECEKTİ"
Bir gecede İstanbul Sözleşmesi’nden geçti bu sistemin başındaki kişi. Kadının “sahiplendirilmesini” öngören, 4 maddenin değiştirilmesiyle ilgili talebi olan, hem Hizbullah’ın hem PKK’nın terör örgütü olmadığını düşünen bir siyasi partiyi aldı Meclis’e getirdi sayın Erdoğan. Yemin töreniyle ilgili bir problem oldu. Mazbatalarının geç verilmesinin sebebi seçim. Seçim öncesinde yemin töreni yapılsaydı HÜDAPAR’ın bir vekili belki de yemin etmeyecekti. Bundan kaçınmak için sonraya bıraktılar.
"BİRİNCİ TURDA ALACAĞIMIZA İNANDIM"
Mitinglerde alkışların artmasını gördüm. Son bir haftada müthiş bir heyecan oldu. Ben bunu Erzurum’daki taşlama hadisesine bağladım. Birinci turda pek çok insanla iddiaya girdim, hayatta yapmayacağım iştir. Ha bire elbise alıyorum. Birinci turda alınacağına Allah şahidimdir samimiyetle inandım.
"O KADAR ÇOK PARA YEMİŞ Kİ..."
Ağır dar gelirli, derin yoksullar sandığa gitmemiş. Bu insanlarda AK Parti’ye sevgi gitmiş, geçmişin AK Parti seçmeni. Bizle ilgili de bu kapılar çalınmamış. Ben uzun zamandır bu çalışmayı yapıyorum. Onlarla birbirimizi tanıyoruz. İkna etmek mümkün. Erkeklerin kahvede, cami çıkışında insan ikna etmesi gerekirken kadınlar evde olmak zorunda. Eskiden cemaatler tarikatlar kapıları çalıyormuş. Artık AK Parti de çalmıyor. Şimdi biz çalıyoruz. Dün çok rahatlıkla aldıkları yardımlarda artık torpil geçmeye başlamış. O kadar çok para yemiş ki itibardan tasarruf olmayıp, para azalmış.
'DENİZLİ'DE MERHABA TERÖRİSTLER DEDİM KAFALARI ZIPLADI'
2019 seçimlerinde, ben Üsküdar’da ikamet ediyorum, İçişleri Bakanı Üsküdar meydanında Temel Bey ile ikimizin Kandil’le kağıt imzaladığını söyledi. Şimdi düşünebiliyor musunuz, ya buna bağırmak ne yani? Buna dalga geçmek, alay etmek gerekir. Çünkü benim dokunulmazlığım yok. Temel Karamollaoğlu’nun da yok. Denizli'de, 'Merhaba teröristler, Cumhurbaşkanı'nın terörist dediği insanlar nasılsınız, iyi misiniz' dedim, kafaları zıpladı hepsinin. Beni hapse attırmaya hatırlıyor musun, o zaman 'bu bayanın dokunulmazlığı da yok' diyerek. Ben aldım çantamı buyur kardeş ben hazırım falan... Ve o tartışma başka bir yere evrildi.
'HDP ÜZERİNDEN ÇEKİÇLE VURULDU BAŞIMIZA'
Fakat bu defa biz bunu yapamadık. Sebebini söyleyeyim. Sürekli bir yani masada olmayan HDP üzerinden ona bağlı olarak PKK üzerinden çekiçle vuruldu başımıza. Şimdi HDP, Sayın Kılıçdaroğlu’nun desteklediğini ilan etti ve kendileri dediler ki herhangi bir alışverişimiz yoktur, bir şartımız yoktur, kadro bir talebimiz yoktur. Sadece bu sistemden kurtulmak için kendisine oy vereceğiz dediler ama enteresan bir biçimde şimdi orada iğneyi biraz kendimize batırmamız lazım. Türkiye’de özbeöz Türk olup, ben onlara 'Sorbonne'lu muhteremler' diyorum. Sorbonne tayfası var. Onlar da 'Mümkünse yani İYİ Parti’nin oyu yüzde 10 olsun lütfen geçmesin', oldu hadi bakalım. Ondan sonra HDP’lilerin böyle bir talebi yok ama bu arkadaşların ısrarlı bir biçimde HDP’yi o masaya oturtmak için gayretleri oldu. Ben bu kadar stratejiden uzak bu kadar, uygun kelime bulamıyorum, böyle bir şeyi Türkiye’de gördüm. HDP’liler diyor ki 'Biz yokuz'. 'Hayır olmalısınız'...
'ÖCALAN'LA YARGIDAN BİRİ GÖRÜŞTÜ DEDİM YALANLAYAMADILAR'
O arada dedim ki Apo’yla görüşmeye gidildi. Hem de yargıdan birisi gitti. Yalanabildi mi, hayır, yalanlanmadı. Söylemeye çalıştığım şu, tavşana kaç, tazıya tut. Ama Millet İttifakı'nı desteklediğini iddia eden ve orayı tanzim etmeye meraklı, dün de Sayın Erdoğan’ı tanzim etmeye düşünüp sonra da Sayın Erdoğan tarafından kapının önüne konulmuş bir tayfa var Türkiye'de bıkmayan, çok konuşan, çok yazan, aman Allah işte kod adları Sorbonne'lu. Bu sistemin Sayın Erdoğan’ın eline sürekli bir imkan tanıdığını söylüyorum. HDP’ye rağmen, HDP’liler bizden hiçbir şey istemiyor, Ben ikide bir diyorum ki onların olduğu yerde ben olmam, biz olmayız. Onlar da diyor ki 'Meral Akşener'in olduğu yerde biz olmayız'.
'TUZAK OLDUĞUNU GÖRÜYORSUNUZ AMA KAÇAMIYORSUNUZ'
Sonuç, bu montaj şeylerin yapılmasının bir gerekçesini oluşturdular, arkasından da montajlar yapıldı. O montajların etkilediği insanlarla sokakta karşılaşıyorsunuz ve çok acı geliyor insana. Hepimize bir tuzak ama bakın kaçamıyorsunuz. Tuzak olduğunu görüyorsunuz kaçıyorsunuz. Her gittiğimiz yerde biz beraber gezdiğimiz için hem Mansur bey uzun uzun konuştu. Ben o konuştuğu için biraz daha ben daha az konuştum. Şimdi bakın bana hem PKK’lı deniyor kardeşim hem de faili meçhuldür ya akla zarar bir kendim Diyarbakır’a gidiyorsunuz, faili meçhulcüyüm. İstanbul'da da PKK'lıyım. Akıl sağlığı bozuk bir sistem bu.
'CUMHURBAŞKANI BAŞKA ÜLKEDE OLSA MAHKEMELİK OLURDU'
Bir cumhurbaşkanının böyle işlere tevessül etmesi, böyle işlere karışması, böyle konuları bir de kalkıp göstermesi yalan konuşması, hepimizin, sizin benim Sayın Kılıçdaroğlu’nun, seçilmiş bir cumhurbaşkanı bu güçle şu güçle, şu imkanlarla, her şeye, her şeyi yapmaya muktedir bir cumhurbaşkanının bizim namusumuzu, şerefimizin, güvenliğimizin korunmasından da aynı zamanda yükümlü görevli olan cumhurbaşkanının yalan söylemesi, tuzak kurması, iftira atması kabul edilemez. Bu korkunç bir şey. Başka bir ülkede olsa mahkemelik olur."