Süddeutsche Zeitung Suriye ile ilgili yorumunda Almanya ve Avrupa’nın Ortadoğu'da zavallı bir durumda olduğunu yazıyor:
"Ortadoğu'da artık herkes Trump yönetimindeki ABD'ye ne kadar az güvenmek gerektiğini anlamış oldu. Putin'in Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nde çarlara yaraşır bir biçimde kabul edilmesi son derece manidar. Amerika'nın bölgedeki en yakın müttefiki olan İsrail uzun zamandır Suriye'deki güvenlik çıkarlarını Kremlin ile müzakere ediyor. Mısır da yıllardır her iki kulvarı da kullanıyor. Rusya'nın yanında Çin de boşluğu dolduruyor. Ortadoğu ve Kuzey Afrika'nın dolaysız komşusu olan Avrupalılar ise bunların yanında başarısız, melankolik idealistler gibi kalıyorlar; eylemsiz, fikirsiz, aciz. Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge girişimiyle son derece gerekli bir karşı hamle yapmak istedi. Ancak bu tamamen başarısız oldu. Bu da Alman ve Avrupa dış ve güvenlik politikasının, tüm stratejik özerklik laflarına rağmen, ne kadar da zavallı bir durumda olduğunu ortaya koyuyor. Avrupa ve Almanya'nın kendileri açısından son derecede önemli bir bölgede artık hiç ciddiye alınmaması kimse için sürpriz olmamalı."
Weiden'de yayınlanan Der neue Tag gazetesi yorumunda Rusya'nın dünya politikasında gücünü sürekli artırdığını vurguluyor:
"Batı'dan yıllardır sürekli daha fazla tecrit olan Rusya dünya siyasetinde sessiz sedasız kendi nüfuzunu artırıyor. Avrupa Birliği ve NATO'nun en ufak şeyler için bile önce ayrıntıları tartışmak amacıyla bir zirve düzenlemesi gerekirken Putin ikili temaslarla elle tutulur sonuçlar elde ediyor. Hiçbir ülke, hiçbir ittifak, eğer ona uymuyorsa Suriye'de sahaya adımını atamıyor. ABD Başkanı Donald Trump birliklerini bölgeden çekerek sadece Erdoğan'a değil, iyi arkadaşı Putin'e de büyük bir iyilik yapmış oldu."
Kassel'de yayımlanan Hessische Niedersächsische Allgemeine gazetesi yorumunda Batı'nın Suriye'de söz hakkına artık sahip olmadığını kaydediyor:
"Batı'nın nüfuzu tanınmazlık derecesine kadar geriledi. Rusya, Türkiye, İran ve Esad rejimi ülkenin geleceğini belirleyecek. Batı'ya siyasette söz sahibi olmadan sadece yeniden inşanın finansörü olarak ihtiyaç duyuluyor. Cebinde parasıyla çıkar sahibi gözlemci rolüne razı olmak zorunda kalacak. Esad'ın en güçlü müttefiki Rusya ülkedeki merkezi düzen oluşturucu güç olma konumunun elinden alınmasına ilk planda izin vermiyor. Zira Kremlin hep istediği şeylere ulaşmış oldu: Ortadoğu'da kalıcı bir biçimde şekillendirici oluyor, Akdeniz bölgesinde askeri varlığını güçlendirdi. Ve bir veto gücü olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde ihtiyaç duydukça Batı'nın inisiyatifini bloke edebiliyor. Güvenli bölge ve hangi halk gruplarının korunacağına nihayetinde Moskova karar veriyor."
Die Zeit gazetesi Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer'in Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge önerisini şu sözlerle değerlendiriyor:
"Bakanın girişimi her ne kadar Almanya'nın nasıl bir katkı yapacağı ilk planda tasarlanmamış olsa da cesurdu. Trump'ın geri çekilişine, Erdoğan'ın işgaline ve Putin'in himayesine eşit bir biçimde sert çıkıp ardından da Alman ordusunun maalesef acınacak durumuna teslim olup adım atmaktan kaçınmak artık işe yaramıyor. Almanya'nın müttefiklerinden hiçbiri artık bunu duymak istemiyor. Artık Alman ordusunun sözkonusu bile olmasın diye kasıtlı olarak bu kadar kötü teçhizatlandırılmış olduğuna inanıyorlar. Komşularımız bir Polonya Dışişleri Bakanı'nın sekiz yıl önce söylediği bir sözün gerçek olmasından korkuyor: Almanya'nın eylemsizliği Almanya'nın gücünden büyüktür."