Alman halkı, farklı dini gruplara olumlu gözle bakma ve eşit muamelede bulunma konusunda daha iyi bir noktaya doğru ilerliyor. Bundan Müslümanlar da nasibini alıyor. Ancak Müslümanlar açısından istenen noktaya henüz gelinmiş değil. Alman halkı, bütün dinlerin mensupları için eşit haklar istese de sıra başörtüsüyle ders verme ve dini bayramlarda tatil yapmaya gelince bariz bir ayrımcılık göze çarpıyor.
Almanların farklı dini topluluklara ve herhangi bir dinin mensubu olmayanlara bakışı giderek daha olumlu hale geliyor. Müslümanlar, en çok eleştirel gözle bakılan kesimi oluştursalar da, bu gruba yönelik bakış da olumlu yönde değişiyor. Alman toplumundaki en önemli değişiklik ise bütün dini toplulukların eşit haklara sahip olmasının isteniyor olması. Bu şekilde düşünenler halkın dörtte üçünü oluşturuyor. Bununla birlikte halkın yarısı mülteci akını sonrasında artan dini çeşitliliğin toplumda krizlere yol açacağından da endişe duyuyor.
Bu sonuçlara Federal Irkçılıkla Mücadele Merkezi'nin (ADS) yaptırdığı bir anket sayesinde ulaşıldı. Bu yılın konusu olarak 'Özgür İnanç, Özgür Düşünce ve Eşit Haklar'ı seçen ADS, açılış vesilesiyle yaptırdığı araştırma için 14 yaşından itibaren bin 500 kişiye sorular sormuş.
HALK, DİNİ ÇEŞİTLİLİĞE KARŞI AÇIK BİR TUTUM İÇİNDE
ADS Müdürü Christine Lüders'e göre Alman halkı farklı dini ve dünyevi inançlardan insanların birlikte yaşaması konusunda hayli açık bir tavır sergiliyor. Bunun İslam dini için de kat'i bir şekilde geçerli olduğunu kaydeden Lüders, "Ankete tabi tutulanların yüzde 64'ü Müslümanlar hakkında olumlu düşünüyor. Bu da demek oluyor ki, toplumun çoğunluğunu temsil ettiğini iddia eden İslam düşmanı hareketler yanılıyorlar." dedi.
Alman halkı, bütün dini grupların eşit haklara sahip olması konusunda da yüzde 75'lik bir oranla hemfikir. Ancak bu fikir birliği, duruma göre daha güçlü ya da daha zayıf olacak şekilde değişebiliyor. Örneğin halkın yüzde 76'sı diğer dini gruplara özel mezarlıkların açılmasını tasvip ederken, diğer dini gruplara daha sık din dersi verilmesini ve bu grupların yemek kurallarına kantinlerde dikkat edilmesini isteyenlerin oranı yüzde 69'a düşüyor.
EŞİTLİK ANLAYIŞI DURUMA GÖRE DEĞİŞİYOR
Hıristiyan olmayan grupların mabet inşasına kolaylık getirilmesi söz konusu olduğunda ise eşitlik anlayışı biraz daha ikircikli hal alıyor. Halkın yüzde 48'i böyle bir kolaylığı onaylıyor. Dini azınlık mensuplarının dini bayramlarında çalışmamasını destekleyenlerin oranı ise yüzde 42 olarak hesaplanmış. Aynı şekilde başörtülü öğretmenlerin ders vermesini isteyenlerin oranı da yüzde 42 olarak kayıtlara geçmiş.
Hıristiyanlık ve Musevilik, hatta ateistlik söz konusu olduğunda ise olumlu bakış bariz derecede artıyor. Ankete göre Hıristiyanlığa olumlu bakanların oranı yüzde 92. Halkın yüzde 88'i dinsizliğe, yüzde 84'ü Museviliğe, yüzde 81'i Budizm'e, yüzde 73'ü Hinduizm'e olumlu bakıyor. Dini gruplara olumsuz bakışa en yoğun biçimde maruz kalanlar ise Müslümanlar. Halkın yüzde 25'i İslam'a karşı olumsuz, yüzde 8'i ise oldukça olumsuz bir tavır içinde.
GENÇLER DİNİ SEMBOLLERE KARŞI DAHA HOŞGÖRÜLÜ
Bunu eşit haklar bahsinde de görmek mümkün. Anketten çıkan sonuca göre Almanya'da bir taraftan bütün dini gruplar için eşit haklar isteyip, diğer taraftan Müslümanlara daha az hak öngören bir kesim var. Örneğin halkın yüzde 47'si Musevi öğretmenlerin derste kipa takabilmesini doğru buluyor. Dini sembollerde söz konusu Hıristiyan öğretmenler olunca bu oran yüzde 44'e, başörtülü Müslüman öğretmenler olunca ise yüzde 42'e kadar iniyor.
Bir diğer önemli bulgu ise öğretmenlerin dış görünüşündeki çeşitliliğe sıcak bakanların Alman gençler arasından çıkması. Bu da şu anlama geliyor: Öğrenciler, bizzat okula giden kesim olarak öğretmenlerin dini semboller taşımasında bir beis görmüyor. Almanya'ya mültecilerin gelmesi dindar çeşitliliğini de artırıyor ve halk bu konuya temkinli yaklaşıyor. Alman halkının yarısı bu durumu toplumu krize sürükleyecek bir gelişme olarak değerlendirirken, yüzde 33'ü yeni göçmenleri bir zenginlik olarak addediyor. Yüzde 15'lik bir kesim ise mültecilere hem kriz hem de zenginlik potansiyeli olarak bakıyor.
AYRIMCILIK, GENEL EŞİTLİK KANUNUNA AYKIRI
Anket, yılın konusu olarak belirlenen 'Özgür İnanç, Özgür Düşünce ve Eşit Haklar'ın başlangıcı olarak hayata geçirildi. ADS bu yüzden 2016 yılı boyunca din ve dünya görüşünden dolayı ayrımcılığa uğrayanlar için birbirinden farklı programlar düzenleyecek ve farklı dini grupların hakları için çalışmalar yürütecek.
ADS Müdürü Christine Lüders, 2016 yılının bu konusunun hayata geçirilmesi vesilesiyle yaptığı konuşmada din ve dünya görüşünden dolayı uygulanan ayrımcılığa yasak getirilmesini sorgulayanları uyardı. Lüders şöyle konuştu: "Müslümanların diskoteklere girmesine yasak konması, iş başvurusunda bulunanlara başörtüsü yasağı konması Genel Eşitlik Kanunu'na aykırıdır ve entegrasyonu engeller. Din ve dünya görüşünden dolayı ayrımcılıktan koruma Almanya'da bütün dinlerin mensupları için aynıdır." CİHAN