Alman Federal Meclis İkinci NSU Araştırma Komisyonu üyeleri, NSU terör hücresinin sadece üç kişiden oluşmadığını düşünüyor. İç istihbarat Anayasayı Koruma Teşkilatları'nın NSU'dan ne kadar haberdar olduğunun bilinmediğini söyleyen üyeler, komisyonun çalışmalarıyla bunun tespit edilmesini umduklarını beyan ettiler.
Sekizi Türk, biri Yunan ve bir polisi öldüren Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör hücresinin üç kişiden oluştuğuna dair şüphelerinin olduğunu söyleyen Federal Meclis NSU Araştırma Komisyonu Başkanı Clemens Binninger (CDU), 4 Kasım 2011'de ortaya çıkan NSU terör hücresi hakkında hala birçok sorunun cevapsız olduğunu belirtti.
Der Spiegel'e konuşan NSU Komisyonu üyeleri, komisyonun çalışması ve NSU terör hücresi hakkında ilginç açıklamalarda bulundular. 18. Yasama yılında kurulan Federal Meclis İkinci NSU Araştırma Komisyonu'nun devlet kurumlarının ihmallerinden çok, NSU üyelerinin terör faaliyetlerini incelediklerini dile getirdiler.
Komisyon başkanı Clemens Binninger, "Mesela Heilbronn'da öldürülen polis memuru Michelle Kiesewetter tesadüfen mi öldürüldü? Anayasa Koruma Teşkilatı çalışanı Andreas T.'nin Kassel'deki cinayetle bir ilgisi var mı? Her şeyden önce terör hücresi sadece üç kişiden mi oluşuyordu? Bu konuda şüphelerimiz var. Aynı şekilde 4 Kasım 2011'de Eisenach'da NSU üyesi Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos ile Zwickau'da ki evdeki patlama olaylarında da şüpheler var." dedi.
Komisyonun CDU'lu diğer üyesi Armin Schusster de NSU'nun üç kişiden daha fazla üyesinin ve geniş bir yardım edenler ağının olduğu tezini dile getiriyor. SPD'li Uli Grötsch ise NSU'ya yardım edenlerin ortaya çıkarılmasını istiyor.
Komisyonun Sol Partili Üyesi Petra Pau, "NSU'nun neden polis memuru Kiesewetter'i ve diğer insanları seçtiği bilinmiyor. Kurban yakınları neden aile fertlerinin öldürüldüğünü bilmiyorlar. Aynı şekilde devlet NSU cinayetlerinin neresinde? Federal ve eyalet istihbarat birimleri, polis teşkilatları aşırı sağcı gruplar arasındaki muhbir ağı kanalıyla NSU hakkında ne biliyorlardı?" sorularının cevaplarını aradıklarını ifade etti.
Yeşiller Partisi'nden Irene Mihalic ise Anayasa Koruma Teşkilatları'nın muhbir sistemiyle NSU'ya yapısal bir destek sağlayıp sağlamadığının acilen ortaya çıkarılması gerektiğini söyledi.
İstihbarat teşkilatının NSU üçlüsünü tanıyan muhbirlerin olup olmadığı yönündeki soruya NSU Komisyonu Başkanı Binninger, "Devlet kurumlarının NSU'yu bildiğine dair delil çıkmadı ortaya. Bunu şu an için iddia etmek spekülasyon olur. Fakat NSU üçlüsünü kimsenin tanımadığını söylemek de gerçekçi olmaz." cevabını verirken, Armin Schuster "Gerçekten 'muhbirler üçlüyü tanımıyor muydu?' sorusunu ben de soruyorum." diye konuştu.
Sol Partili Pau ise NSU çevresinde istihbarata çalışan iki muhbirin olduğunu söyledi ve şu an istihbarat birimlerinin NSU hakkında ne bildiklerinin ortaya çıkarılmasının önemli olduğunu vurguladı. "Sadece evrakların imha edilmesi bile bu yönde bir delil." diyen Yeşiller üyesi Mihalic, Anayasa Koruma Teşkilatları'nın sayıları belirlenemeyen muhbirlerle NSU üçlüsünün yakın çevresinde olduklarını beyan etti.
Öte yandan Federal Meclis NSU Araştırma Komisyonu bu haftaki oturumunda şahitleri dinlemeye devam etti. Kriminal Polis Amiri Frank Heimann, Kriminal Başkomiserler Christoph Schneider, Sascha Allendorf, Achim Steiger ve Janett Arnhold'un ifadesine başvuruldu.
NSU üçlüsünün Zwickau'da kaldıkları daireyi havaya uçurmayı önceden planladıklarını söyleyen Frank Heimann, Mundlos ve Bohnhardt'ın 4 Kasım 2011'de Eisenach'ta banka soygunu sonrası yakalanacaklarını anladıkları için intihar ettiklerinin tahmin edildiğini ileri sürdü. Eisenach'ta Mundlos ve Bohnhardt'in kendilerini öldürdüklerini Zschäpe'nin nasıl öğrendiği ise hâlâ bilinmiyor. CİHAN