Frankfurter Rundschau'da yer alan yorumda çifte vatandaşlık tartışmasında kullanılan bazı argümanların yabancı düşmanı havaya katkı sağladığı görüşü dile getiriliyor:
"Yanlış argümanlar tekrarlandıkça doğru hale gelmezler. Türkiye’de bir başkanlık sistemi için yapılan seçimin öfkelendirici sonuçlarını burada çifte vatandaşlığa karşı olmanın vesilesi haline getiren Almanya için Alternatif (AfD) ve Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) siyasetçilerinin bunu hatırlamaları gerekir. Birinin diğeriyle ilgisi yok. Alman ve Türk vatandaşlığına sahip olan 500 bin kişiden kaçının oy kullanıp kullanmadığını ve eğer kullandılarsa nasıl oy kullandıklarını kimse bilmiyor. Zira yarıdan sadece biraz fazlası seçime katıldı. Hrıstiyan Demokrat Julia Klöckner gibi, Almanya'daki Türk kökenlilerin seçmen davranışının çifte vatandaşlığının başarısızlıkla sonuçlandığını gösterdiğini ileri sürenler popülist bir tartışmayı körüklüyor. Ve bu da yabancı düşmanı havaya yakınlaşıyor.”
Neue Osnabrücker Zeitung Almanya'daki Türkiye kökenlilerin çoğunluğunun neden Evet oyu verdiğinin meşru olduğunu ancak konunun istismar edilmemesi gerektiğini vurguluyor:
"400 binden fazla kişi Evet dedi. Almanya'da özgürlük ve demokrasinin ayrıcalıklarını yaşayan bunca Türk seçmen, Türkiye'deki anayasa referandumunda bir otokrasinin kurulması lehine nasıl oy vermiş olabilir? Bu bir ortam yaratmak için istismar edilmemesi gereken haklı bir soru. Şimdi tekrar heyecanlı bir biçimde tartışılan çifte vatandaşlık konusu her halükarda kenarda kalan bir konu. Entegrasyonun hangi ölçüde işler olduğu sorusu birçok etmene bağlı. Buna memnuniyetle karşılanma, ciddiye alınma ve elbette (topluma) dahil olmaya hazır olma duygusu da dahil.”
Potsdam'da yayımlanan Märkische Allgemeine gazetesinde Almanya'daki çifte vatandaşlık tartışması şöyle ele alınıyor:
"Şimdi çifte vatandaşlık üzerine her iki tarafta dürüst olmayan bir biçimde çifte bir oyun kendisini gösteriyor. Hrıstiyan Birlik Partileri, Erdoğan'ı destekleyenlerin referandumdaki oylarının pasaport yasalarının hızlıca düzeltilmesini gerektiriyormuş gibi davranıyor. Sosyal Demokrat Parti ve Yeşiller de çok sayıda insanın iki pasaporta sahip olmasının, Almanya'nın dünyaya açık oluşunun güzel bir belgesiymiş gibi yapıyorlar. Ancak şu anda Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) içinde tartışılan çifte vatandaşlığın nesiller boyunca taşınmaması gerektiği yönündeki düzenlemeyi destekleyen çok şey var. Birlik partileri Alman geleneğindeki ‘kan hakkının' yerine doğum yerini temel almayı istiyor. Bu tarihin bir ironisi: Hiç olmayacakmış gibi Birlik partileri vatandaşlıkta modern, ‘Amerikan' çözümünü savunuyor.”
Alman basınından seçtiğimiz son yorum Ludwigshafen'da yayımlanan Rheinpfalz gazetesinden. Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in Irak'a yaptığı ziyaret ve Almanya'nın IŞİD ile mücadeledeki rolü şu sözlerle değerlendiriliyor:
"Almanların ‘IŞİD terörüne karşı savaşa' katıldıklarını söylüyor Gabriel. Ama Almanya'nın imkanları sınırlı. Yardım, silahlı güçlerin eğitimiyle sınırlı kalacak. Kendi savaş birliklerini ise hükümet kriz bölgelerine göndermeyecek ve daha fazla silah da yollamayacak. Gabriel haklı. En tehlikeli ülkelerde bir maceraya Almanya giremez. Amerikalıların uluslararası hukuka aykırı olarak başlattıkları Irak Savaşı'nın etkileri bugüne kadar sürdü. Irak'ın kaderindeki sorumluluk adını koyarak ABD'ye ait.”