Euronews'te Rahmi Gündüz imzasıyla yayınlanan değerlendirme habere göre Bavyera’daki seçimin belki de en önemli sonucu, aşırı sağ seçmenin oylarını alabilmek için göçmen karşıtı söylemlerini artıran ve bu yüzden koalisyon ortağı Angela Merkel’in Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) ile ciddi kriz yaşayan Hristiyan Sosyal Birliği’nin (CSU), oylarının önemli ölçüde düşmesi.
CSU’nun, seçimler öncesi göçmen karşıtı aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisini taklit edercesine, göçmenler aleyhine yürüttüğü seçim kampanyası, AfD’nin seçmeninin oylarını almak bir yana, kendi seçmenini de kaybetmesine yol açtı.
1957 yılından bu yana Bayvera’da iktidarı kaybetmeyen CSU’nun oyları, bu seçimde yüzde 47.7’den yüzde 37.2’ye düşerken, hiçbir parti eyalet parlamentosunda çoğunluğu sağlayacak oyu alamadı.
Seçimin galipleri
Siyasi gözlemcilere göre, seçimin en büyük kazananı oyların yüzde 17,5’ini alarak yarışı ikinci sırada tamamlayan Yeşiller Partisi oldu. Aşırı sağcı AfD de yüzde 10 oy alarak ilk kez meclise girmeyi başardı.
Yapılan anketler, CSU’nun genç seçmeninin Afd ve Hür Demokratlar ile birlikte Yeşiller Partisi’ne de kaydığını gösteriyor. Yeşiller, bu seçimlerde oylarını bir önceki seçime göre yüzde 8,9 artırdı.
Seçimlerin en büyük kaybedeni ise kuşkusuz, yüzde 10’un üzerinde bir kayıpla oy oranını yüzde 9,7’ye düşüren Sosyal Demokrat Parti (SPD) oldu.
Seçimde, Hür Demokrat Parti yüzde 5, yerel bir parti olan Hür Seçmenler Partisi yüzde 11,5 oranında oy aldı.
Koalisyon arayışları
CSU’nun, hükümeti kurabilmesi için ya SDP ya da Yeşiller Partisi ile koalisyon yapması gerekiyor. SPD ile yapılacak koalisyonda, sadece 4 sandalye fazlalığıyla çoğunluk sağlayacak ve bu seçenek belki de oylarını sürekli düşüren SDP için “siyasi intihar” olacak. Yeşiller Partisi ile yapılacak koalisyonun ise gelecekte önemli ideolojik tartışmaları beraberinde getirmesine kesin gözüyle bakılıyor.
CSU kiminle koalisyon yaparsa yapsın, büyük bir hezimet yaşadı. Aşırı sağcı söylemlere rağmen ne yüzde 10’u bulan oy kaybına engel olabildi ne de federal seçimlere oranla yüzde 2 oy kaybına uğrasa bile AfD’nin eyalet parlamentosuna girebilmesine engel olabildi.
CSU lideri ve İçişleri Bakanı Horst Seehofer ve Bavyera Eyalet Başbakanı Martin Söder’in de arasının yeni dönemde nasıl olacağı merak edilen konuların başında geliyor. CSU, eyalet bakanlar kurulunda koalisyona gideceği için söylemlerini yumuşatmak zorunda. Bu seçim sonucunun, federal hükümet içindeki dengeleri de etkilemesi bekleniyor. CSU içindeki daha ılımlıların da seçim yenilgisinin ardından seslerini daha fazla çıkartması bekleniyor.
Avrupa siyasetine etkisi
Peki bu seçimlerin Avrupa seçimlerine etkisi nasıl olacak ? CSU üyesi Manfred Weber, Avrupa Hristiyan Demokrat Grubun, Avrupa Parlamentosu’ndaki liste başı adayı. Weber daha önce desteklediği Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ı yarı yolda bırakarak, AB’nin Budapeşte aleyhine yaptırım kararına destek vermişti.
Weber’in, son eyalet seçim sonucunu, “artık aşırı sağcılara daha fazla prim vermeden politika yürütülmesi gerekir.” şeklinde yorumlayacağını düşünenler de oldukça fazla.
Bavyera seçim sonucunun, oy kaygısıyla aşırı sağa yanaşan Avrupalı merkez sağ partileri de nasıl etkileyeceği merak konusu.
Avrupa’da merkez sağdaki çok sayıda seçmen, göçmen konusuna çok fazla önem atfedildiği ve önemli konuların göz ardı edildiği görüşünde.
Yine merkez sağ seçmen içinde, artık sessiz çoğunluğun görüşlerinin daha fazla dinlenmesi ve buna göre hareket edilmesini isteyenlerin sayısı da oldukça fazla.
Euronews