Hükümet ayrıca ülkede aşırı sağcı popülist Almanya İçin Alternatif Partisi'ne (AfD) siyasi desteğin arttığı bir dönemde yürürlüğe girmesini umduğu reformla göçmenlerin siyasi katılımını da güçlendirmek istiyor.
Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, Çarşamba günü düzenlediği basın toplantısında yasa tasarısı hakkında kamuoyunu bilgilendirdi, reformu nihayet hayata geçirebilecekleri için de memnuniyet duyduklarını vurguladı.
Alman hükümeti neden vatandaşlık yasasında reforma gidiyor ?
Onlarca yıl bir göç ülkesi olduğunu kabul etmeyen Almanya’da göçmen nüfusu, özellikle Suriye krizi ve Ukrayna savaşı kaynaklı göçler nedeniyle daha da arttı. Alman vatandaşlığına geçenlerin oranı ise son yıllarda çok düşük.
Yaklaşık 84 milyonluk nüfusa sahip olan Almanya’da yaşayan 12 milyondan fazla göçmenin Alman vatandaşlığı bulunmuyor. Oysa bunların neredeyse yarısı 10 yıldan fazladır Almanya’da yaşıyor, vatandaşlığa geçiş için gerekli 8 yıllık ikamet etme koşulunu karşılıyor.
Ancak katı düzenlemeler ve çifte vatandaşlık hakkının tanınmaması nedeniyle Alman vatandaşlığına başvurmuyorlar.
2022 yılında Alman vatandaşlığını alma hakkına sahip olanların yalnızca yüzde 3,1’i vatandaşlık için başvuruda bulundu.
Alman hükümetinin vatandaşlık reformunun ikinci hedef ise iş gücü açığı ile boğuşan ülkeyi nitelikli göçmenler için daha cazip hale getirmek.
Yasa değişikliği neler öngörüyor?
“Vatandaşlık hukukunun modernizasyonu” başlığını taşıyan 61 sayfalık yasa tasarısında vatandaşlığa başvurmak için Almanya’da 8 yıl yasal olarak ikamet etmiş olma şartı 5 yıla indiriliyor.
Hatta, “ülkeye oldukça iyi uyum sağlamış” kişilere 3 yıl sonra başvuru imkanı tanınıyor.
Burada dikkate alınacak kriterler ise şöyle sıralanıyor:
Çalışma hayatında üstün performans gösterilmesi ya da gönüllü işler üstlenilmesi, çok iyi Almanca bilmek, kendisi ve ailesinin geçimini sağlayabilmek.
Yasa tasarısı, birden fazla vatandaşlığa sahip olmaya da izin veriyor.
Ayrıca yasa değişikliği yabancı anne babanın Almanya’da doğan çocuklarının Alman vatandaşlığına sahip olmasına da imkan tanıyor.
Tek koşul, ebeveynlerden birinin 5 yıldan fazla Almanya’da düzenli olarak ikamet etmesi ve daimi oturuma sahip olması.
Reform Türk göçmenler için bir dönüm noktası mı?
Bu hak özellikle Alman vatandaşlığını alabilmeleri için Türk vatandaşlığından çıkmaları şart koşulan Türk göçmenler için önemli bir dönüm noktası olarak nitelendiriliyor.
Almanya yıllardır Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler ve İsviçre ile vatandaşlıktan çıkılmasına izin vermeyen Arjantin, Küba, İran, Suriye, Afganistan, Brezilya gibi pek çok ülke vatandaşına çifte vatandaşlık hakkı tanıyor.
Ülkedeki en büyük göçmen grubunu oluşturan Türk vatandaşlarının bu haktan yararlanmasına izin verilmemesi ise hararetli tartışmalara yol açıyor.
Göçmen kuruluşları bu düzenlemelere “ayrımcılık” eleştirisi yöneltiyor. Hukukçular bunların hem Anayasa’nın hem de Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi’nin ayrımcılık uygulanmasını yasaklayan hükümlerini ihlal ettiği uyarısında bulunuyor.
Ayrıca istatistikler ve yapılan anketler, geldikleri ülkelerin vatandaşlığından çıkmaya zorlananların Alman vatandaşlığına geçmekten kaçındıklarını ortaya koyuyor. Vatandaşlığı almak için 8 yıllık ikamet koşulunu karşılamalarına rağmen bundan yararlanmak için başvurmayan 5 milyondan fazla göçmenin büyük bir bölümünü de Türkler oluşturuyor.
Bu nedenle çifte vatandaşlık hakkının yürürlüğe girmesi sonrasında Alman vatandaşlığına başvuran Türk vatandaşlarının sayısında ciddi artış bekleniyor.
Alman İçişleri Bakanı Faeser, çifte vatandaşlığa artık izin verileceğini söyledi. Faeser, “Göçmenler artık gelecekte kimliklerinin bir parçasından vazgeçmek zorunda bırakılmayacaklar” dedi.
İlk nesil ‘misafir işçilere’ hangi kolaylıklar sağlanacak?
Reformların Almanya’daki Türkiyeli göçmenler için getireceği bir diğer önemli değişiklik, ülkeye “misafir işçi” olarak gelen ilk nesil göçmenler için sağlanan kolaylıklarla ilgili.
Bu göçmenler için Alman vatandaşlığına geçiş kriterleri esnetilecek.
Söz konusu göçmenler, Almanya’nın hukuki, siyasi ve sosyal düzenine ilişkin soruların yer aldığı vatandaşlık testinden muaf tutulacaklar. Günlük hayatlarını idame ettirebilecek düzeyde sözlü Almanca dil bilgisi yeterli sayılacak.
Tasarıda bu kapsama, 1974 yılından önce Almanya Federal Cumhuriyeti’ne, 1990’dan önce de Demokratik Almanya Cumhuriyeti’ne gelenlerin gireceği belirtiliyor.
Alman hükümeti, sağlacağı istisnai kolaylıkla bu nesillerin Almanya’nın ekonomik ve toplumsal kalkınmasına sundukları “önemli katkıları”, “muazzam başarıları” onurlandırmayı hedeflediklerine vurgu yapıyor.
İçişleri Bakanı Nancy Faeser, bunu “geç kalınmış bir takdirin ifadesi” olarak nitelendirdi.
Vatandaşlık Yasası'nda reform Alman sanayisi için neden önemli?
Alman İçişleri Bakanı Nancy Faeser, çifte vatandaşlığa da imkan sağlayacak yasa tasarısını kamuoyuna açıklarken, bunun Almanya ekonomisinin ihtiyaç duyduğu nitelikli göçmenlerin kazanılması için de büyük önem taşıdığı vurguladı.
Faeser, “En iyi beyinler için küresel bir rekabetin ortasındayız. Ekonomimiz pek çok alanda acilen vasıflı çalışanlara ihtiyaç duymakta. Ama en iyi beyinleri ancak öngörülebilir bir gelecekte toplumumuzun tam anlamıyla bir parçası olabilmeleri halinde kazanacağız” dedi.
Alman sanayisinin, özellikle ileri teknolojiler, bilişim, madencilik, inşaat, sağlık gibi alanlarda her yıl yurtdışından yaklaşık 400 bin çalışana ihtiyacı bulunuyor. 2035 yılına kadar ihtiyaç duyulacak nitelikli iş gücünün 7 milyonu bulacağı belirtiliyor.
Kimlerin Alman vatandaşı olmasına izin verilmeyecek?
Tasarıda vatandaşlık için gerekli kriterler sıralanıyor.
İyi Almanca bilgisi, gerekli geçim kaynaklarına sahip olunduğunun kanıtlanması gibi şartların yanı sıra “özgürlükçü ve çeşitlilik arz eden Alman toplumunda yaşamaya bağlılık” sergilenmesi gerekiyor.
Tasarıda ayrıca antisemitizm, ırkçılık ya da Alman Anayasası’nda güvence altına alınan insanlık onuruna aykırılık teşkil edecek tutum ve eylemlerde bulunanların Alman vatandaşlığına alınmayacakları belirtiliyor.
Yine resmi evlilikler dışında, birden fazla kadın ile evli olanlar ve kadın erkek eşitliğini göz ardı edenler de vatandaşlığa alınmayacak.
Bakan Faeser de basın toplantısında “Değerlerimizi paylaşmayan Alman olamayacak” diyerek bu konuda kesinlikle tolerans gösterilmeyeceğini vurguladı.
Göçmen örgütleri memnun mu?
Almanya Türk Toplumu (TGD) Eş Başkanı Gökay Sofuoğlu, “Tasarı bu haliyle Federal Meclis’te onaylandığı takdirde keyfiliğin önü açılır” dedi.
Sofuoğlu tasarı hakkında yaptığı açıklamada, “Keyfilikten bahsediyorum çünkü neyin anti-semitik ya da ırkçı bir davranış ya da kadın erkek eşitliğini göz ardı etmek anlamına geldiği ve bunların hangi noktada vatandaşlığa alınmamaya yol açacağı belirsiz” diye konuştu.
Yetkili kurumlara çok geniş bir takdir yetkisi tanınmasını doğru bulmadıklarını aktaran TGD Başkanı Sofuoğlu ayrıca devlet yardımlarından yararlanmak durumunda olan bekar ebeveynler, engelliler ve öğrencilere işaret ederek, yasada öngörülen kendi geçimini sağlama şartının da sıkıntı yaratacağını söyledi.-
Reformun gerisinde AfD endişesi mi yatıyor?
Özellikle SPD ve Yeşiller, göçmen kökenlilerin en fazla destek verdiği partiler arasında bulunuyor.
AfD'ye son aylarda artan destek, her dört seçmenden birinin partiye oy verebileceğini ortaya koyan anketler, ülkede hararetli tartışmalara, AfD’yi demokrasi için tehdit olarak gören partilerde ise endişelere yol açıyor. Vatandaşlık reformunun gerisinde bu endişeye karşı koyma arayışının da yattığı belirtiliyor.
Çeşitlilik arz eden Alman toplumuna ve çağdaş bir Almanya’ya uygun bir vatandaşlık yasası hazırladıklarını söyleyen Alman İçişleri Bakanı Faeser, bu yolla aynı zamanda aslında uzun zamandır Alman toplumunun bir parçası olan insanların artık ülkenin demokratik geleceğinin şekillendirilmesinde de yer almalarını sağlamak istediklerini kaydetti.
2021’deki genel seçimlerde Alman vatandaşı olmadıkları için 10 milyon yetişkin oy kullanamadı. Hukukçular ve siyaset bilimciler, bu kadar geniş bir kesimin seslerini duyuramamasını “demokrasi açığı” olarak nitelendiriyor.
Göçmenlerin siyasi karar alma süreçlerinde yer almamaları, kamuda görevler üstlenmemeleri, dışlanma duygusunu artıran, uyumu zedeleyen etkenler olarak sıralanıyor.
Başbakan Olaf Scholz de geçen sene yaptığı bir konuşmada vatandaşlık yasası reformunu, “Bir demokrasi ancak söz hakkına sahip olma imkanıyla var olabilir. Meşruiyet bu yolla oluşuyor, devletin aldığı kararların kabul edilmesi de yine bu yolla güçlenebilir” sözleriyle savunmuştu.
Scholz, uzun süredir Almanya’da yaşayan ve çalışanların, kökenleri, ten renkleri ve dini aidiyetleri ne olursa olsun, tüm hak ve yükümlülüklerle Almanya’nın bir parçası olması gerektiğini kaydetmişti.
Değişiklikler ne zaman yürürlüğe girecek?
Almanya'da koalisyon ortakları geçen yıl sonunda reform konusunda uzlaşmayı, yasa tasarısının da bu yılın başında mecliste kabul edilmesini sağlamayı hedefliyordu.