DW'den Elmas Topcu'nun haberine göre, Önümüzdeki Pazar günü oy kullanacak 60 milyon 400 bin seçmenden 30 milyon 100 bini kadın, 29 milyon 200 bini erkek. İlk kez oy kullanacak seçmen sayısı ise 2 milyon 800 bin.
Toplam seçmen sayısı son yıllarda azalırken, seçmenler arasında kendisinde veya ailesinde bir göç geçmişi bulunanların oranı artıyor. Bu seçimlerde oy kullanma hakkına sahip göçmen kökenli sayısı 7 milyon 400 bin ile toplamın yüzde 12'sine tekabül ediyor. 2017 seçimlerinde bu oran yüzde 10,2, 2013'te ise yüzde 9'du.
900 bin Türkiye kökenli seçmen
Almanya'da düzenlenen genel seçimlerde seçmen iki oy kullanıyor. İlk oyu ile kendi seçim bölgesindeki bir adayı doğrudan seçerken, ikinci oyunu ise bir parti veya seçime girme hakkını kazanmış bir oluşuma veriyor. Dolayısıyla iki oyu ile aynı veya ayrı partileri destekleyebiliyor.
Şimdiye kadar alanında yapılmış en detaylı araştırma olarak bilinen, Duisburg- Essen Üniversitesi ile Köln Üniversitesi'nde görev yapan bilim insanlarının yürüttüğü bir çalışmaya göre, 2017 yılında yapılan Almanya genel seçimlerinde Türkiye kökenli seçmenlerin yüzde 35'i parti tercihini Sosyal Demokrat Parti'den (SPD) yana kullandı. Onu yüzde 20 ile Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) ittifakından oluşan Hristiyan Birlik izledi. Yüzde 16 ile üçüncü sırada Sol Parti gelirken, dördüncü sırayı yüzde 13 ile Yeşiller aldı. Hür Demokrat Parti (FDP) ise yüzde 4 ile Türkiye kökenli seçmenin en az tercih ettiği parti oldu.
Alevi veya Kürt olduğunu belirten Türkiye kökenli seçmenlerin parti tercihlerinin ise genel tablodan farklı olduğu görüldü. Buna göre Alevi Türkiye kökenli seçmenlerin en çok tercih ettiğini söylediği partiler sırasıyla, yüzde 41 ile SPD, yüzde 22 ile Sol Parti, yüzde 20 ile Yeşiller, yüzde 13 ile Hristiyan Birlik ve yüzde 1 ile FDP oldu.
Kürt olduğunu beyan eden Türkiye kökenli seçmenin tercihinde ise yüzde 37 ile Sol Parti birinci sırada yer alırken, yüzde 30 ile Hristiyan Birlik ittifakı ikinci, yüzde 9 ile SPD üçüncü, yüzde 7 ile Yeşiller dördüncü, yüzde 3 ile FDP beşinci parti oldu.
Erdoğan -2,5 ile olumsuz değerlendirildi
2017 genel seçimleri sonrasında evlerinde yüz yüze yapılan mülakatlar sonucu ortaya çıkan tabloda Türkiye kökenlilerin seçimlere katılımına dair veriler de su yüzüne çıktı. Buna göre Alman seçmenin seçimlere katılımı yüzde 76,2 olurken, Türkiye kökenli seçmende bu oran yüzde 64'te kaldı.
Alman partilerinden ne kadar Türkiye kökenli aday var?
Göç ve uyuma dair veriler toplayan Mediendienst Integration kuruluşuna göre, mevcut parlamentoda en çok göçmen kökenli vekili bulunan parti, yüzde 18,8 ile Sol Parti. Onu yüzde 14,9 ile Yeşiller, onu da yüzde 9,8 ile SPD izliyor. AfD’deki göçmen kökenli vekil oranı yüzde 8,7, FDP'de yüzde 6,3, CDU ve CSU'da ise yüzde 2,9.
Bu seçimlerde en çok Türkiye kökenli aday Sosyal Demokratlarda
Sosyal Demokratları 12 Türkiye kökenli aday ile Sol Parti izliyor. Göçmen kökenli vekil sayısı görece yüksek olan Yeşiller’in seçilme şansı bulunan Türkiye kökenli aday sayısı ise sadece 5. Bu adaylar arasında partinin daha önce eş genel başkanlığını da yapmış, Yeşiller’in ağır toplarından Cem Özdemir de bulunuyor.
Almanya'nın 16 eyaletinden 15'inde örgütlü olan Hristiyan Birlik ittifakının büyük ortağı, Başbakan Angela Merkel’in partisi CDU ise üç Türkiye kökenli vekil adayı ile geri sıralarda geliyor. Bu üç aday arasında halen Türkiye kökenlilerin yoğun yaşadığı Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti Uyum Müsteşarı Serap Güler de bulunuyor. Serap Güler, Hristiyan Birlik ittifakının başbakan adayı Armin Laschet'e en yakın isimlerden biri olarak biliniyor. Hristiyan Birlik ittifakının sadece Bavyera eyaletinde örgütlü kardeş partisi CSU'da ise Türkiye kökenli aday bulunmuyor.
Hür Demokratlar ile AfD'nin ise Türkiye kökenli aday sayısı bir.
Almanya Türk Toplumu: Aday sayısı yetersiz
TGD Eş Başkanı Gökay Sofuoğlu, "Toplumun yaklaşık yüzde 25'inin bir göçmen geçmişi olduğu dikkate alındığında mevcut göçmen kökenli aday sayısı toplumsal gerçeğin çok gerisinde" diye eleştiriyor. Sofuoğlu'na göre bunun nedenleri çok yönlü. Öncelikle partilerde genel olarak faal göçmen sayısı az. İkincisi, siyasi partiler de göçmenlerin adaylığı konusunda yeterince çaba sarf etmiyor. Üçüncüsü, göçmen asıllıların seçilme şansının az olduğu önyargısı hakim. Ve dördüncüsü de, göçmen kökenli adaylar genelde sadece uyum siyaseti alanında düşünüldüğü için rakam da bu konuya biçilen ağırlık oranında gözetiliyor.
Sofuoğlu, göçmenlerin siyasette görünürlülüğünün sadece milletvekilliği adaylığı konusunda değil, partilerin yönetim kadroları ile kamudaki idarelerde de genel bir sorun olduğunu düşünüyor. Ona göre federal hükümet, eyalet hükümetleri ve yerel yönetimler gözden geçirildiğinde, oralarda da karar mercilerinde göçmen asıllılar toplumdaki oranına göre az. Baden-Württemberg eyaletinin ise bu konuda biraz daha kalıpları aştığını savunan Sofuoğlu, orada örneğin hem eyalet parlamentosu başkanının hem de en önemli bakanlık olan maliyenin Türkiye asıllı politikacıların elinde olduğuna işaret ediyor.