Almanya'da 26 Eylül'de yapılacak Federal Meclis seçimlerine geri sayım başlarken, ülkede son yılların en ağır sel felaketi yaşanıyor. Türkiye kökenlilerin de yoğun yaşadığı Kuzey Ren-Vestfalya ile Rheinland-Pfalz selden en çok etkilenen eyaletler. Can kaybının Perşembe akşamı itibarı ile 175 olduğu bildirilirken, bazı bölgelerde alt yapının tamamen çöktüğü, içme suyu, doğal gaz ve elektrik sağlamada normale ne zaman dönüleceği konusunun ise belirsizliğini koruduğu bildiriliyor.
Sel felaketinin vurduğu bölgeler için federal hükümet 400 milyon euroluk acil yardım paketi hazırladı. Yeniden imar için de fonlar oluşturulacağı bildirildi. Selin etkilediği eyaletlerin de vatandaşlara doğrudan ve bürokratik işlemler gerektirmeyen yardımlar yapacağı açıklandı. Cuma itibarı ile vatandaşın destek için başvuru yapacağı formların netliğe kavuşturulup, halka sunulacağı sözü verildi.
Salı günü Başbakan Angela Merkel ikinci kez sel bölgesine giderek bilgi aldı, mağdurlarla görüştü. Özellikle selde büyük hasar gören, her yıl çok sayıda turistin ziyaret ettiği Bad Münstereifel'in tarihi kent merkezini gezen Merkel'in incelemelerine ve görüşmelerine zaman ayırdığı dikkat çekti. Ayılırken de Merkel belediye başkanına bölgeye tekrar geleceği sözünü verdi, "Görevde olmasam da" diye de ekledi.
"Politkacıların afet bölgelerine ziyaretleri oldukça zor bir konu, nitekim eğer hükümet sorumluluğu taşıyor ve afet bölgesine gitmiyorsa ilgi veya empati göstermemekle suçlanıyorlar" diyor siyaset bilimci Ursula Münch, DW'ye verdiği mülakatta. "Diğer taraftan afet bölgesine gitmesi halinde ise böylesi bir konuyu seçimlere malzeme yaptıkları suçlaması ile karşı karşıya kalabiliyorlar" diye de ekliyor.
Merkel ise bu suçlamadan muaf, zira 16 yıllık görev süresinden sonra 26 Eylül'de yapılacak seçimlerde bir daha aday değil.
Kriz dönemleri hükümette olanlara yarıyor
Almanya'da 26 Eylül'de Federal Meclis seçimleri yapılacak. Merkel sonrası dönem için partilerin başbakan adayı olarak gösterdiği üç politikacı var ve onların hepsi de selden etkilenen bölgelere gidip durumu yerinde incelediler. Onlardan, Hristiyan Birlik olarak nitelenen, Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ile Hristiyan Sosyal Birlik'in (CSU) adayı ve Kuzey Ren-Vestfalya Başbakanı Armin Laschet ile Federal Başbakan Vekili ve Maliye Bakanı Sosyal Demokrat Parti'li (SPD) Olaf Scholz öne çıktı, zira ikisi de hükümet sorumluluğu taşıyor ve dolayısıyla da böylesi dönemlerde iktidar partisinin hükümet temsilcileri olarak bölgeye gitmeleri, icraatta bulunmaları doğal. Yeşiller'in Başbakan adayı Annalena Baerbock ise muhalefetten ve o da bölgeye gittiyse de onunki gözlerden uzak bir ziyaret oldu. Onun ziyretinin medya eşliğinde gerçekleşmemesinin kendi tercihi olduğunu söylemekte fayda var; seçim dönemine başlarken yaptığı hatalar üzerine partisi biraz gözlerden uzak olması ve nefes alması yolunu tercih etti. Böylece seli seçime malzeme yaptığı iddialarına da fırsat vermemiş oldu.
Siyaset bilimci Gero Neugebauer, iktidarda olan partilerin politikacılarının kriz dönemlerinde sahip olduğu avataja "kurumsal bonus" diyor. Uzmanlar, iyi bir kriz yönetimi ile partilerin veya politikacıların kendilerini ve yeteneklerini ortaya koyma fırsatına sahip olduğuna işaret ediyorlar.
Dolayısıyla Almanya'da yaşanan sel felaketinin boyutu, yaşanan can kaybı ve yol açtığı hasar siyasete yansıdı mı boyutuna bakıldığında teorik olarak iki erkek aday, Laschet ve Scholz'a yarayabilirdi. Zira Laschet, hem Merkel'in koltuğuna aday hem de selin vurduğu Kuzey Ren-Vestfalya'nın Başbakanı vasfıyla kamuoyu önünde krizi yönetmekle yükümlü. Öte yandan SPD'li rakibi Scholz ise Federal Maliye Bakanı olarak afetzedelere yapılacak maddi yardımların idarecisi ve kasası.
Peki araştırmacıların iddia ettiği gibi bu durum iktidar partilerine ve adaylarına olumlu yansıdı mı?
Anketlere göre krizin kazananı yok
Der Spiegel'in kamuoyu araştırma kuruluşu Civey'e yaptırdığı bir ankette, vatandaşlara iklim değişikliğiyle mücadelede en başarılı kimi gördüklerini sordu. Hristiyan demokrat Laschet yüzde 26 ile yüzde 35 alan sosyal demokrat aday Scholz'u izledi. Muhalefetten Yeşiller'in adayı Baerbock ise yüzde 56 ile ilklim değişiyliğiyle mücadelede en yetkin kişi olarak nitelendi.
Bu durum siyaset bilimci Ursula Münch'ü ve Gero Neugebauer'i şaşırtmıyor. Bunun Almanlara has bir nokta olduğunu belirten araştırmacılar da nihayetinde Almanya'da başbakanın doğrudan seçilmediğini, partisinin seçildiğini hatırlatıyorlar ve iktidarda olan partilerin adaylarının sel krizini yönetmedeki icraatlarının anketlerde az etkili olmasını da bu şekilde açıklıyorlar. Onlara göre muhalefetteki Yeşiller, iklim değişikliğiyle mücadele dendiğinde en yetkin parti ve adayları Annalena Baerbock da o partinin temsilcisi olduğu için birinci sırada yer aldı.
Laschet'in sempati değerlerindeki kayıp geçen haftaki tavrından
Hristiyan Birlik Partileri'nin (CDU/CSU) başbakan adayı Laschet'in sel felaketi sonrası krizin yöneticisi olarak boy göstermesine rağmen sempati değerlerinin düşüklüğü ise geçen günlerde kriz bölgesinde yaşanan bir gelişmeye bağlanıyor. Sel bölgesine giden Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier konuşurken Laschet'i arka planda bir grupla gülüşme içinde olduğuna dair yayılan görüntüler tepki topladı. Cumhurbaşkanı Steinmeier yıkımdan, acının sözcüklerle ifade edilemediğinden bahseder ve başsağlı mesajı verirken, uzakta arka planda bir noktada Laschet'in bir grupla şakalaştığı ve gülüştüğü görüntüler dikkat çekmiş, eleştirilmişti.
Daha sonra özür dilese de siyaset bilimci Münch'e göre başbakan adayı Laschet öylesi bir tavrın kamuoyuna yansıyacağını bilmeli, hesaba katmalı ve ona göre davramalıydı. Herkesin cep telefonuyla dolaştığı dijital çağda kamuoyundan bu tür görüntülerin kaçması mümkün değil. Münch'e göre Laschet'in tavrı uygunsuzdu.
Seçmen çabuk unutur
Almanya'da son yılların en büyük afetlerinden biri olan bu selin yol açtığı yıkım, seçimlerin yapılacağı 26 Eylül'e kadar ortadan kalkmayacak. Ancak uzmanlara göre sel felaketinin hafızalarda yol açtığı fotoğraflar o zamana kadar etkili olup, seçmenin tutumunu büyük ölçüde etkilemeyecek. Siyaset bilimci Münch, seçimlere yaklaşık daha iki ay olduğunu hatırlatıyor ve "Her şeyi çabucak unutuyoruz" diye ekliyor.