İsveç'in NATO üyeliği ile Türkiye'nin AB üyelik müzakerelerinin birbiriyle bağlantısı olmadığını belirten Başbakan Scholz, "Bu nedenle de birbiriyle bağlantılı olarak düşünülmemesi gerektiği kanısındayım" dedi.
İsveç'in en kısa sürede NATO'ya katılmasını umduğunu ifade eden Scholz, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından "yakında verilebilecek bir karar olduğu" yönünde olumlu bir mesaj aldığını dile getirdi.
İsveç'in NATO'ya "en kısa sürede" katılması için çaba göstermeyi sürdüreceğini belirten Scholz, "İsveç NATO üyeliği için gereken bütün şartları karşılıyor" ifadesine vurgu yaptı.
Sosyal Demokrat Partili (SPD) Başbakan, AB Komisyonu'nun Türkiye ile ilişkilerin durumu ve "AB ile Türkiye arasındaki iş birliğinin yeniden nasıl iyileştirilebileceği ve ilerletilebileceğine" dair rapor hazırlayacağını hatırlattı.
Erdoğan'ın İsveç'in NATO üyeliğine onay ile ilgili "Önce gelin Türkiye'nin Avrupa Birliği'nde önünü açın, ondan sonra biz de Finlandiya ile ilgili nasıl onun önünü açtıysak, İsveç'in de önünü açalım" şeklinde sözleri Almanya'da birçok siyasetçi tarafından tepkiyle karşılandı.
Muhalefetteki Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partili milletvekili Norbert Röttgen, Erdoğan'ın NATO ve AB'nin birbirinden tamamen farklı organizasyonlar olduğunu anlaması gerektiğini vurguladı. Funke Medya Grubu'na konuşan Röttgen, AB ve NATO'nun "şantajı bir davranış şekli olarak kabul etmeme" konusunda aynı görüşte olduklarını söyledi. "Türkiye'nin AB yolunu tıkayan AB değil, tam aksine sadece Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır" diyen Röttgen, Erdoğan'ın Türkiye'yi bilinçli bir şekilde "demokrasi ve hukukun üstünlüğünden, dolayısıyla da AB'den uzaklaştırdığını" savundu.
İktidar ortağı Hür Demokrat Parti'den (FDP) milletvekili Ulrich Lechte de, Erdoğan'ın şartını eleştirerek "Erdoğan tehlikeli bir oyun oynuyor" dedi. Welt gazetesine konuşan Lechte, "Türkiye Cumhurbaşkanı İsveç ile bütün bir ülkeyi rehin alarak, sadece NATO üyeliğini değil Avrupa'nın daha güvenli olmasını da engelliyor" ifadelerini kullandı.
Yeşiller Eş Genel Başkanı Ricarda Lang da Erdoğan'ın şartını eleştirdi. İki konunun birbiriyle bağlantısı olmadığını belirten Lang, Türkiye ile üyelik müzakerelerinde ilerleme sağlanamamasının geçerli nedenleri olduğunu ifade etti. Türkiye'deki demokrasi ve insan haklarının durumuna işaret eden Lang, bunu değiştirmenin Erdoğan'ın elinde olduğunu dile getirdi.
Erdoğan'ın şartını AB Komisyonu da reddetti. AB Komisyonu sözcüsü Dana Spinant, "Türkiye ile bağlantılı bu iki süreç arasında bağlantı kuramazsınız" dedi.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ise Erdoğan'ın açıklamalarını, Türkiye ile AB arasındaki bir mesele olarak değerlendirdi. Beyaz Saray sözcüsü ABD'nin Türkiye'nin AB üyeliğini her zaman için desteklediğini ve desteklemeyi sürdüreceğini belirterek, ancak bu tartışmaların Türkiye ile Birlik'e üye 27 ülkenin meselesi olduğunu kaydetti. Sözcü, NATO'ya katılmaya hazır olan İsveç'e odaklandıklarını da sözlerine ekledi.