Yargıtay kararına rağmen 4 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan gazeteci yazar Ahmet Altan’ın maruz kaldığı hak ihlali “104 Prosedürü” ile UNESCO’nun gündemine taşındı
Geçtiğimiz günlerde Anayasa Mahkemesi (AYM), 15 Temmuz sonrası başlatılan Cemaat soruşturmaları kapsamında tutuklanan gazeteci yazar Ahmet Altan hakkında ‘bireysel başvurusu kabul edilemez’ kararı verdi.
Altan’ın avukatı Figen Çalıkuşu, yaptığı açıklamayla yargı reformu tartışmalarının gündemde olduğu bir zaman diliminde verilen kararı eleştirdi.
Öte yandan, Almanya Federal Meclis Başkan Vekili Claudia Roth’un, “Başkan Vekili” sıfatıyla Ahmet Altan’ın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Yargıtay kararlarına rağmen 5 yıldır tutuklu bulunduğunu belirterek, tahliye edilip yeniden tutuklanmasının ardından UNESCO’ya başvuru yaptığı ortaya çıktı.
10 YAKIN İHLAL
Alınan bilgiye göre, Roth da başvurusunda, Ahmet Altan’ın gözaltına alınması, tutuklanması, yargılanması, Yargıtay ve temyiz süreci, Anayasa Mahkemesi kararı, AİHM başvurusu, Silivri’deki yaşamı, tahliye edilip yeniden tutuklanması ve yargılanma sürecinde yaşanan 10’a yakın hakkının ihlal edildiğini vurguladı.
UNESCO, başvuru ile ilgili olarak Türkiye’den, Altan’ın, “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi”, “Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi” hükümlerine aykırı biçimde cezaevinde tutulduğu iddiası konusunda bilgi talep etti. Bilgi talebi yazısında, Yargıtay’ın dosyayı hala arşivde tutması ve Altan’ı tahliye etmemesine de vurgu yapıldı. UNESCO, başvuruyla ilgili kararını bahar aylarında verecek. UNESCO’dan gelen yazıyla ilgili olarak, Ankara’da, “Zaten yaptırım söz konusu olamıyor” değerlendirmesinin yapıldığı bildirildi. UNESCO, başvuruyu haklı bulursa, Türkiye ilk kez mahkum edilmiş olacak. Yargı reformunun tartışıldığı bir dönemde, beyanname ve uluslararası sözleşmelere aykırı uygulamalar yaptığı karar altına alınacak.
KASITLI GÖRMEZDEN GELİNDİ
Dosyaya gönderilen yazıda, başvuruyla ilgili olarak, “Tüm iç ve dış hukuk yollarına başvurulduğu ancak Türkiye’de mahkemelerin mevcut siyasi baskı koşullarında bağımsız olamaması nedeniyle sonuç alınamadığı, Türkiye’nin Ahmet Altan’ın lehine olan bulguları kasıtlı olarak görmezden geldiği, bu bilgiler ışığında devletler arasında yargı yetkisi olmayan bir diyalog formatının Altan’ın durumunu değerlendirmesinin gerekli olduğu, özellikle sanat ve kültür özgürlüğünün korunmasıyla özel olarak görevlendirilmiş BM örgütünün sözleşmelere taraf devlet olarak yükümlülüğünü ihlal etmesi sebebiyle Türkiye’yi sorumlu tutması gerektiği” ifadeleri yer alıyor.
KARDEŞİ SUÇSUZ KENDİSİ SUÇLU
Bu iddialara, Altan’ın eleştirisel sesleri tamamen bastırmak amacıyla tutuklandığı, uydurma suçlamalar altında hukuka aykırı bir şekilde hapsedilmiş bulunduğu, televizyonda konuşması, Cumhurbaşkanı’nı eleştirmesi nedeniyle suçlandığı, bu nedenlerle 10 yıl 6 ay hapse mahkum edildiği, bunun yanı sıra propaganda ve Cumhurbaşkanı’na hakaret gerekçesiyle 5 yıl 11 ay hapse mahkum olduğu, kardeşi Mehmet Altan’ın benzer eylemlerden suçsuz bulunmasına rağmen Ahmet Altan’ın suçlu sayıldığı olguları sıralandı.
UNESCO 1978 yılındaki 104. Yürütme Kurulu Toplantısında kendisine iletilen İnsan Hakları İhlalleri karşısında harekete geçme kararı aldı. Bu süreç “104 Prosedürü” olarak niteleniyor. Başvurular temel görevlerinden biri UNESCO’nun görev alanındaki insan hakları ihlallerini incelemek olan 30 üyeli ‘’Sözleşmeler ve Tavsiyeler Komitesi’nde ele alınıyor.Komite ihlal bulması halinde bunu gizli bir raporla Yürütme Kurulu’na bildiriyor.Bugüne kadar Türkiye için ‘’104 Prosedürü’’ nü işleten bir başvuru olmamıştı, UNESCO Ahmet Altan, başvurusunu kabul ederse bu bir ilk olacak ve UNESCO Türkiye’yi insan haklarını ihlal eden bir ülke olarak kayda geçirecek.Başvuru 2021 ilkbaharında ele alınacak.