SAMANYOLUHABER | ANALİZ- 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimi’nde İstanbul’u 13 bin oy farkı ile kaybetmeyi içine sindiremeyen Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, müttefiği Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) lideri Devlet Bahçeli ile seçimin iptal edilmesini sağlamıştı.
Aynı zarftaki dört oy pusulasından biri olan “Büyükşehir Belediye Başkanlığı” pusulasının geçersiz sayıldığı skandal Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararı ile 23 Haziran’da İstanbul’da halk tekrar sandık başına gitmişti.
ERDOĞAN, İSTANBUL’U KAYBETMEYİ BİR TÜRLÜ SİNDİREMİYOR
Hakkı gasp edilen Ekrem İmamoğlu (Cumhuriyet Halk Partisi ile İyi Parti'nin ortak adayı), Erdoğan-Bahçeli ittifakının adayı Binali Yıldırım’ı bu defa 810 bin farkla hezimete uğrattı.
Erdoğan için 25 yıllık İstanbul iktidarını kaybetmesi kolay olmayacak. Ağır hezimeti hâlâ kabullenemedi. Sandıkta kazanamadığını cebren ve hile ile elde etmekten geri durmadı, durmayacak.
AKP lideri Erdoğan, Karadeniz gezisinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu yanından ayırmadı.
AKP çevrelerinde dillendirilen “kayyım” formülünün bir hafta önce Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerinde denenmiş olması akıllara İstanbul ve Ankara’yı getirdi.
Üç belediyede halkın iradesine rağmen kayyım gaspına maruz kalan Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Garo Paylan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun imzası bulunan ve tek suç delilinin yer almadığı kararı “halkın iradesine darbe” diye nietelemişti.
SIRA İSTANBUL VE ANKARA’YA MI GELDİ?
Paylan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İyi Parti ve Saadet Partisi başta olmak üzere MHP haricindeki muhalefet partilerini ufuktaki tehlikeye dair ikaz etmişti.
Paylan’ın “Bu zulme karşı ortak bir mücadele vermezsek sıra İstanbul ve Ankara’ya gelecek.” sözlerinin mürekkebi henüz kurumadı.
Erdoğan’ın 25 Ağustos Pazar günü Trabzon ve Rize’de birkaç defa tekrar ettiği cümleler ile Paylan’ın işaret ettiği tehlikenin kesişim kümesinde İstanbul var.
Erdoğan, HDP’yi terör örgütü PKK’nın uzantısı olmakla itham ederken, “İşte biz bu milletin alın teriyle kazandığı paraları Kandil'e gönderenlerden hesap sorduk ve onları görevden aldık mı? Aldık.” dedi.
“SANDIK” DEDİĞİNE GÖRE…
“Bu örgütün Meclis'teki uzantılarına, temsilcilerine en büyük cevapları sandıkta vermeliyiz. Trabzon ne kadar güçlü olursa İstanbul da o kadar güçlü olur.” diyen Erdoğan, “İstanbul'a hep beraber sahip çıkacağız. İstanbul'un bölücü örgütün temsilcilerine peşkeş çekilmesine mani olacağız.” ifadesini kullandı.
Hani sandık 2023’ten evvel getirilmeyecekti? Erdoğan ise bugünden sandıkta hesap sormaktan bahsediyor.
ERDOĞAN, HDP'Yİ ŞEYTANLAŞTIRMAYA DEVAM EDİYOR
24 Haziran 2018’de yapılan Partili Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimi’nde halkın oyları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) 67 sandalye kazanmış bir partiyi “terör örgütü” diye itham eden Erdoğan hemen akabinde sözü CHP’ye getirdi.
Erdoğan şunları söyledi: “CHP çıkıp ne diyor? Bu hak ve özgürlüklere demokrasiye aykırıdır. Bay Kemal sen bu terör örgütünün mensuplarıyla Ankara’dan İstanbul’a yürüyebilirsin ama bizim en ufak dirsek temasımız olamaz.” Cumhurbaşkanı olarak bugüne kadar hiçbir davetime davet etmedim. Etmem.”
Erdoğan halkın huzurunda “HDP” dedi, PKK” dedi, “CHP” dedi… Devamında, “Çarpık siyasi anlayışın en başında CHP ile HDP yer alıyor; hadi, HDP terör örgütünün uzantısı olmaktan hiçbir zaman kendini kurtaramadı, peki ama yaşını Cumhuriyet ile bir tutan CHP'ye ne oluyor?” diye sordu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile AKP lideri Erdoğan Trabzon yaylalarında neşeli pozlar verdi.
ERDOĞAN PLANLARINI İÇİNDE TUTAMIYOR
Siyaset bilimciler şu hususta ittifak ediyor: Erdoğan’ın planladıklarını içinde tutamamak gibi zaafı var. Dolayısıyla muhalefet partileri Erdoğan’ın Karadeniz’den verdiği “yanlarına bırakmayacağız” mesajını yabana atmamalı.
Diyarbakır, Mardin ve Van’da keyfi kararlarla halkın iradesinin gasp edilmesine mukabil HDP haricinde kalan partilerin verdiği cılız tepki AKP lideri Erdoğan tarafından yeni kayyım kararları için cesaret verici bulunmuş olabilir.
Erdoğan, “İstanbul'un bölücü örgütün temsilcilerine peşkeş çekilmesine mani olacağız.” cümlesinin altını çizdiğine göre “İstanbul ve Ankara’ya bir bahane ile kayyım tayin etme” hazırlıklarında sona mı gelindi?
UFUKTA ERKEN SEÇİM Mİ VAR?
Ayrıca “bunlara sandıkta gereken cevabın verilmesi gerektiğine” dair sözleri ne anlama geliyor? Ufukta baskın erken seçim mi var?
31 Temmuz’da Yüksek Askeri Şura’dan (YAŞ) bir gün evvel Bahçeli’nin Çayyolu’ndaki tripleks villasında yapılan ve iki saat süren toplantıda alınan kararlar birer birer uygulanıyor mu?
HDP’nin kazandığı üç büyükşehir belediyesi ile atılan gasp adımları devam mı edecek?
Muhalefet partileri 31 Mart ve 23 Haziran’da AKP-MHP İttifakı’na karşı yakaladığı psikolojik üstünlüğü kaybetme tehlikesinin ne kadar farkında?
MUHALEFETİ BEKLEYEN TEHLİKE
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İyi Parti lideri Meral Akşener ve Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, ekonomik kriz yüzünden halk desteği giderek azalan Erdoğan’ın “kayyım sopası” ile muhalefet bloğunu parçalamayı ve halkı baskı ve zorbalıkla sindirmeyi hedeflediğini göremeyecek kadar kör olabilir mi?
Muhalefet partileri, kendisine tabi olanlar haricinde herkesi ve partiyi “terörist”, “bölücü”, “vatan haini”, veya “darbeci” diye yaftalayan Erdoğan’ın hep aynı taktikle ayakta kalmasına daha ne kadar göz yumacak?
Hülâsa: Erdoğan’ın dilinin altında ne var?