SAMANYOLUHABER | ANALİZ- Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “tek adam” yetkisini aldığı 24 Haziran 2018’in yıldönümünde İstanbul’da Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile İyi Parti’nin ortak adayı Ekrem İmamoğlu karşısında hezimete uğradı. 

Erdoğan’ın adayı Binali Yıldırım olsa da 31 Mart’ta kaybettiği İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı 23 Haziran’da alabilmek için başta kendisi ve ortağı Devlet Bahçeli ile devletin bütün imkânlarını seferber etti. Büyük bir risk alarak İstanbul seçimini iptal ettirmişti. 

Sandıktan çıkan sonuç Cumhur İttifakı’nın iki partisi AKP ile Milliyetçi Hareket Partisi’nden (MHP) son bir yılda toplam 4,5 milyona yakın seçmenin uzaklaştığını teyit etti. AKP’nin oy oranı yüzde 33’e kadar gerileyerek iktidara geldiği 2002 yılından bu yana en düşük seviyeye indi.  

Sonun başlangıcı ise en fazla “medya havuzu” ya da “Saray medyası” diye nitelenen gazete ve televizyonları zorda bıraktı. 

Düne kadar Erdoğan’a toz kondurmayan yazarlar alttan alta Erdoğan'ı eleştirmeye ve Abdullah Gül’ün desteği ile yeni parti kurma çalışmalarına devam eden Ali Babacan’a selam çakmaya başladı.    

Üç gün önce “her devrin gazetecisi” Mehmet Barlas, Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın kardeşi Serhat Albayrak’ın idare ettiği Sabah’ta hem Gül’e hem de Babacan’a şu tavsiyede bulunmuştu.

Barlas, “Çeşitli merkezleri temsil eden isimler geleceğe dönük tutumlarını belirlemeye çalışırken, iç siyasete takılı kalmaktan kaçınmalıdırlar. Sonuçta global siyasetteki gelişmeler şu ya da bu şekilde iç siyasete mutlaka yansıyor.” demişti. 

17/25 Aralık 2013 yolsuzluk soruşturmalarını örtbas etmek için AKP hükümetinin yaptığı sivil darbeyi alkışlamaya başladığında Barlas kendisine gelen eleştirilere, “Devran döndüğünde cemaat (Hizmet Hareketi) bizi affeder, fakat Erdoğan affetmez.” cevabını vermişti. 

Böylece Barlas gazetecilikte ne kadar ilkeli (!) olduğunu kendisi itiraf etmişti.  

Barlas gibi her devirde baş köşeye oturmuş gazetecilerden biri de Ertuğrul Özkök. Hürriyet’in genel yayın müdürlüğü koltuğunda 20 yıl oturabilmiş olması ile her iktidarın nabzına göre şerbet vermiş olması arasında birebir irtibat var. 

Özkök halihazırda köşe yazarlığına devam ettiği Hürriyet’te bugün ilginç bir makale yayımladı.  “2023'te Türkiye'nin en güçlü insanı kim?” sorusunu makaleye başlık yapan Özkök, “Çoğunuz diyeceksiniz ki... Hiç şüphesiz o gün Cumhurbaşkanı kimse işte o…” cevabını da ilk cümlede dile getirdi.

“Haklısınız…” diyen Özkök kendisinin de tuğla koyduğu tek adam rejimini de ilk defa keşfetmiş gibi şöyle tarif etti: “Öyle bir koltuk ki… Adalet ve yargı iki dudağının arasında... Ekonomi iki dudağının arasında… Hatta koskoca Türkiye’yi 100 yıldan fazla süredir ait olduğu Batı dünyasından çıkarıp alelade bir Ortadoğu ülkesi haline getirme yetkisi iki dudağının arasında… Kendisine meydan okuyacak, işini zorlaştıracak bir parlamento yok…”

Özkök böylesine sınırsız yetkilere sahip koltuğa kimin oturacağına dair değerlendirme yaparken zannedildiğinin aksine Erdoğan’ı işaret etmedi. 

“Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan mı?Yüzde 54 oyla seçilen İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu mu?” sorularının akabinde sözü yeni parti kurmaya hazırlanan Ali Babacan’a getirdi. 

Ali Babacan veya Ahmet Davutoğlu’nun başarı ihtimalini en karamsar ihtimale göre ele alan Özkök, “Tutun ki yüzde 5 aldılar. Şimdi alın milletvekili seçimlerini, Cumhurbaşkanlığı seçimini, referandumları, belediye başkanlığı seçimlerini… Bugün yüzde 45’e inmiş AKP ve Cumhur İttifakı’nın toplam oyundan düşün 5 puanı daha. Kaldı mı size yüzde 40.” ifadelerini kullandı.

“Aynı şeyi Ekrem İmamoğlu için de yapabilirsiniz. Bugün CHP’ye gelmiş AK Parti ve MHP oylarını çekin 23 Haziran bilançosundan. Hadi seçtirin bakalım İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı.” diyen Özkök, 2023’te Türkiye’nin en kudretli insanlarından birinin Ali Babacan olacağı görüşünde.

Yeni dönemde Selahattin Demirtaş, Devlet Bahçeli, Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu, Ahmet Davutoğlu isimlerinin kritik roller üstleneceğini belirten Özkök, “Önümüzdeki 4 yıl ‘kudretli başkan’ döneminin sonudur. Başkan sahip olduğu yetkileri kullanırken, bunu öteki güçlü insanlarla paylaşmak zorunda kalacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

Mehmet Barlas, Ömer Turan, Fikret Bila, Deniz Zeyrek, Şirin Payzın, Murat Yetkin, Ahmet Taşgetiren, Abdurrahman Dilipak ve Ertuğrul Özkök gibi farlı mahallelerin  gazetecileri dün “Kudretli Başkan” naraları atıyordu. 

Her biri hukuk devletini yerle bir eden Erdoğan’ı avuçlarının içini patlatırcasına alkışladıkları günleri de çabuk unutacak. 

Ertuğrul Özkök şimdiden dümeni yeni limana kırdı bile…

240 gazeteci sadece işlerini yaptıkları için hapis yatarken, darbe dönemlerindeki hukuk ihlallerini bile gölgede bırakan hak ve hürriyet gaspı son sürat devam ederken tatlı su gazetecileri yeni güç merkezine doğru yol alıyor. 

Hayat tatlı su gazetecilerine güzel!