Canı gönülden teşekkürler Bay Kemal…
SAMANYOLUHABER.COM - ANALİZ
“İnsanların gerçek karakteri tanışırken değil, ayrılırken belli olur” denir ya, aynen öyle oldu. Perşembe akşamı Altılı Masa liderleri ile birlikte “Cumhurbaşkanı adayının tespiti için ortak anlayışa vardık” ifadelerinin yer aldığı metne imza atıp, aradan sadece 14 saat geçtikten sonra “Kıskaca alındık, dayatmaya maruz kaldık, noter masasında olmayız” dedi. Türlü kıvrak manevralara sahne olan Türk siyasi tarihi, böyle seri bir tornistan görmemiştir.
Üstelik bu hakaret ve suçlamalarla da yetinmedi Akşener, başka bir partinin, yani CHP’nin iki belediye başkanına “Aday ol” çağrısı yaptı. Açıkça içişlerine müdahale etti, siyasi nezaket kaidelerini de tekmeledi. Ki davetin muhatabı olan Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş, öncesinde ve dün Akşener’in çıkışından sonra, aday olmadıklarını ve Kılıçdaroğlu’nun adaylığına destek verdiklerini ifade ettiler. Ayartma çabalarını boşa çıkardılar.
Akşener’in üslubu, tahkir ifadeleri ve İmamoğlu ile Yavaş’a yaptığı “çağrı”, Altılı Masa’yı terk etmesinden çok daha fazla tepki uyandırdı. Erdoğan’ın faşist rejiminin sona ermesini gün sayarak bekleyenleri, konuşmayı izleyenleri şok etti Akşener. Nedim Şener’in abisi Yılmaz Özdil ve Turhan Çömez’in dışında destek çıkanı da olmadı. Danışıklı muhalifler, foyalarını dökme yarışına girdi.
Evet, Akşener’in hem üslubu hem de suçlamaları çok moral bozucu ve umutları yıkan nitelikteydi. Ancak farklı bir açıdan bakınca “Olanda hayır vardır” demekten kendini alamıyor insan. Foyaların yol yakınken akması, Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonraki kritik süreçte dökülmesinden iyidir. O dönemde Akşener’in sakladığı bu karakteri, Türkiye için çok daha elim sonuçlar doğurabilirdi.
Hemen herkes hayretler içinde kalmış, ümidini kaybetmiş ve öfke ile dolmuşken, sükunetini ve umuduna koruyan bir isim vardı: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu. Akşener’in açıklamalarından birkaç saat sonra bir video yayınladı CHP lideri. Son derece sakin ama bir o kadar da kararlı ve umut dolu idi.
Şu ifadeleri son derece dikkat çekiciydi: “Ben bu saatten sonra değişmem. Ben birleştiririm, birleştirmeye de devam edeceğim. Sofra büyümek zorunda, bunu da kimse durduramaz. Bu sofrada siyasi oyunların, nezaketsizliğin, Erdoğan dilinin yerinin olmaması gerekirdi. Bu sofraya oturanlar böyle oturdu. Kalkan da ancak bu sebepten kalkacaktır. Umudum, niçin bir araya geldiğimizin farkındalığıyla sakin olmamız.”
Evet, bugüne kadar Kılıçdaroğlu pasif muhalefet yaptığı gerekçesiyle çok eleştirildi, ben de yer yer tenkit ettim. Yüz milyonlarca dolar ve Euro’nun sıfırlanmasının damgasını vurduğu 17-25 Aralık operasyonlarından sonra, çok daha sert ve net muhalefet yapabilirdi. 15 Temmuz tiyatrosu gerçeklerinin ortaya çıkarılması ve mağduriyetlerinin giderilmesi için çok daha güçlü adımlar atabilirdi.
Atı çalanın Üsküdar’ı geçtiği Cumhurbaşkanlığı sistemi referandumundaki usulsüzlüklere çok daha güçlü direniş gösterebilirdi. Türkiye’nin Erdoğan faşizminin boyunduruğuna girmemesi için daha kararlı ve gayretli olabilirdi. Halkı gerçekten iktidar olmak ve sorunlarını çözmek istediği hususunda ikna edebilirdi.
Evet, bence de bu eleştirilerin hepsi doğru. Ancak bir doğru daha var ki, Kemal Kılıçdaroğlu, son zamanlardaki çıkışları ve de dünkü sakin, kararlı ve umut dolu duruşu ile büyük bir takdiri ve teşekkürü hak ediyor.
İnşallah bu duruşunuzu bundan sonra da sürdürür ve Türkiye için, faşizmin sona ereceği günü bekleyen milyonlar için bir umut olursunuz Sayın Kılıçdaroğlu.
Akşener’in çok sert suçlamalarına rağmen gösterdiğiniz umut ve kararlılıkla dolu duruşunuz, her türlü takdirin ötesinde.
Tüm kalbimizle ve canıgönülden teşekkür ediyoruz Bay Kemal…