Liberal temellerin neredeyse tümü ile yok edilmeye çalışıldığı bir durumla karşı karşıya kalındığını belirten Erdoğan, “Liberal demokratik rejimleri ayırt eden en önemli unsurlardan biri muhalefet. İktidar her rejimde vardır, muhalefet sadece demokrasilerde, yani liberal demokrasilerde vardır. Tabi ki her yerde muhalefet vardır da kastedilen muhalefetin meşru görülmesidir. Sadece liberal demokratik rejimlerde muhalefet meşrudur. Başka yerlerde meşru muhalefet olmadığı için haindirler, satılmıştırlar, işbirlikçidirler. Nerede muhalefet, eleştiri, vatan haini fiili, yabancı gücün uzantısı olarak nitelendiriliyorsa oradaki rejimden çok ciddi kuşku duymamız gerekiyor.” diye konuştu.
Prof. Dr. Mustafa Erdoğan, Özgürlük Araştırmaları Derneği’nde ‘Türkiye'de özgürlük yoluna nasıl devam edecek?’ konulu konferans verdi.
Türkiye tarihinde ilk defa, tek parti dönemini kısmen hariç tutulabileceğini, hükümetin kontrolü dışında yurttaşların haber alabilecekleri bağımsız kaynakların neredeyse kalmadığını anlatan Erdoğan, “Medyanın çoğulculuğu bir tarafa Türkiye’de basın ve televizyonlar hükümetin kontrolündedir veya şu veya bu baskı ile onunla uyumlu davranmak zorunda bırakılan grupların kontrolündedir.” dedi.
'AYAK BAĞI OLAN VEYA ÇOMAK SOKAN KİŞİ OTOMATİK OLARAK DARBECİ OLUYOR'
Basının, medyanın, hükümetin kontrol altına alınmasının devlet kaynaklarının kullanılmasıyla yapıldığını ifade eden Erdoğan, “TMSF kanalıyla şu veya bu şekilde. Hükümetin siyasetini eleştiren farklı bir görüş ifade eden veya cumhurbaşkanımızın gözünün üstünde kaşı olduğunu söyleyen kişi, hain ve demokrasi karşıtı oluyor. Bu gidişat içinde ayak bağı olan veya çomak sokan kişi, otomatik olarak tanımı gereği çünkü demokrasiyi yok etmeye çalışıyor, darbeci oluyor. Yargı, doğrudan doğruya hukukun siyasileşmesinin en somut örneği. Yargının doğrudan doğruya politik amaçlarla mahkeme kurması ve öngörüldüğü, hatta önceden siyaseten ilan edildiği amaç doğrultusunda tutarlı olarak işlev görmeye devam etmesidir.” diye konuştu.
'YARGININ HÜKÜMETİN BASİT BİR ALETİ OLDUĞU GÖRÜNTÜSÜNÜN ORTAYA ÇIKMASINI, OTORİTER REJİMLER DE İSTEMEZLER'
Türkiye’deki rejimin en karakteristik noktalarından birisinin bu olduğunu anlatan Erdoğan, “Bu şu bakımdan çok önemli bir şey. Hukuk ve siyaset ilişkisine dair literatürde vurgulanan çok temel fikirlerden biri şudur. Aslında yargının bağımsız olduğu imajını korumak. Hükümetçi devletler içinde hatta otoriter rejimler içinde uygundur. Kolay kolay yargı hükümetin basit bir aleti olduğu görüntüsünün ortaya çıkmasını, otoriter rejimler de istemezler, bunun yaratılmasını istemezler. İnsanlarda şu duygunun olması istenir. 'Evet siyaseten bir takım baskılar var ama bizim son dayanağımız, son mercimizi, bizim hakkımızın alabileceğimiz burada mahkemeler var, diyebileceğimiz, güvenebileceğimiz bir yer var.' Bu fikir doğru olmasa bile insanların buna inanmaya devam etmesi. Rejimin yararınadır, hangi türden olursa olsun. Türkiye’de bu basit basiret sağduyu gereğinin bile gözardı edilmekte olduğu bir dönem yaşıyoruz.” ifadelerini kullandı.
'İKTİDAR HER REJİMDE VARDIR, MUHALEFET SADECE DEMOKRASİLERDE'
Türkiye’nin ilk defa bu kadar göz göre göre demokrasinin göstermelik bir hale dönüştüğünü, liberal temellerin neredeyse tümü ile yok edilmeye çalıştığı bir durumla karşı karşıya kalındığını ifade eden Erdoğan, “Yeterince adil ve rekabetçi olmayan seçimler Türkiye’de olan biten bir durum. Cumhurbaşkanlığı seçimini düşünürseniz cumhurbaşkanını genel seçimler de şu veya bu şekilde müdahalesini düşünürseniz, devlet aygıtının başta TRT olmak üzere doğrudan doğruya iktidar partisinin destekleyen bir araç olarak devreye sokulduğunu düşünürseniz, yeterince adil ve rekabetçi olmayan bir seçimden geçtiğimizi söyleyebiliriz. Demokrasiyi çoğunluk iradesiyle, çoğunluğun siyasi tercihleriyle özdeşleştiren bir perspektif. Yine eleştirme, muhalefet yok. Liberal demokratik rejimleri ayırt eden en önemli unsurlardan biri muhalefet. İktidar her rejimde vardır, muhalefet sadece demokrasilerde yani liberal demokrasilerde vardır. Tabi ki her yerde muhalefet vardır da kastedilen muhalefetin meşru görülmesidir. Sadece liberal demokratik rejimlerde muhalefet meşrudur. Başka yerlerde meşru muhalefet olmadığı için haindirler, satılmıştırlar, işbirlikçidirler. Nerede muhalefet, eleştiri, vatan haini fiili, yabancı gücün uzantısı olarak nitelendiriliyorsa oradaki rejimden çok ciddi kuşku duymamız gerekiyor.” açıklamasında bulundu.
CİHAN