Suriye'nin geleceğini görüşmek üzere Cumartesi günü İstanbul'da Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuela Macron bir araya geldi. Bu yıl içinde yeni bir Suriye anayasası oluşturulması için çalışmalara başlanması konusunda anlaşan liderler, Esad’ın iktidarda kalıp kalmayacağına ise Suriye halkının karar vereceği görüşünde birleşti. Ancak Ocak 2018’de yazım komitesi kurulması kararlaştırılan ve bugüne kadar ilerleme sağlanamayan anayasa ile ilgili olarak önümüzdeki iki ayın yeterli olup olmacağı konusunda uzmanlar kuşkulu.
Zirveden çıkan sonuçları DW Türkçe'ye değerlendiren Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Suriye Uzmanı Oytun Orhan, Erdoğan’ın “Esad kesinlikle olmayacak” tavrından uzaklaştığının gözlemlendiğini söyledi. Orhan’a göre Erdoğan, Esad’ın geleceği konusunda Rusya’ya daha yakın bir tavır sergilemeye başladı ve bu tavır onu Avrupa'yla ortak bir zeminde buluşturdu. Orhan, “Ama tabii ki Erdoğan Suriye’de adil ve şeffaf bir seçim yapılmasında ısrarcı ve bu seçime Suriye dışındaki Suriyelilerin de katılmasını istiyor. Bu istek bugün tüm dünyanın ortak görüşü” dedi.
Orhan, anayasa yazım komitesinin de Esad rejiminin BM’nin atadığı isimleri tanımamasından toplanamadığına dikkat çekti. Komitenin toplanmasında özellikle Erdoğan'ın ısrarcı olduğunu vurgulayan Orhan “Çünkü Erdoğan, Rusya ile İran’ın Suriye rejimine bu konuda baskı yapmasını istiyor. Yıl sonuna kadar komitenin toplanıp toplanamayacağını da zaman gösterecek” dedi.
Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu da Erdoğan’ın zirvede “Esad’ın geleceğine Suriye halkının karar vereceği” görüşünü dillendirmesinin Türkiye’nin Suriye politikasında değişiklik olduğu anlamına gelmediğini savundu. Loğoğlu’na göre Erdoğan, bu konuda Rusya, Almanya ve Fransa’nın fikir birliği içinde olduğunu biliyor ve bu fikir birliğinden ayrı düşmemek için çaba sarfediyor. Loğoğlu, yeni anayasa çalışmaları ile ilgili olarak da “Anayasa yazım komitesinin geçtiğimiz on ay içinde oluşturulamaması önümüzdeki süreçte ciddi sıkıntı yaratacak. İki ay içinde bu komite oluşturulamazsa siyasi çözüm önerileri de askıda kalacak” dedi.
İdlib’te ateşkes kalıcı mı?
İdlib’te silahlardan arındırılmış bölge kurulması konusunda Türkiye ile Rusya arasındaki 17 Eylül tarihli mutabakat muhtemel mülteci akını nedeniyle Fransa ve Almanya'nın da yakın takibinde. Mutabakat gereğince silahlardan arındırılmış bölgenin 15 Ekim’e kadar kurulması gerekiyordu, ancak bölgedeki radikal muhaliflerin çekilmesi sürdüğü için bu tarihin biraz daha ötelenebileceği konusunda Türkiye ile Rusya arasında görüş birliği var.
İdlib’teki ateşkesin kalıcı olabileceğine işaret eden Orhan’a göre Almanya ve Fransa, Türkiye’nin İdlib’te ateşkesin sağlanması ve olası göç dalgasının durdurulması konusunda Rusya’yla anlaşarak başarı sağladığını düşünüyor. Orhan, “Bu başarı Merkel ile Macron’un İstanbul’a gelmesinde temel rol oynadı. Aslında zirveye katılmakta çekimserdiler. Çünkü zirve Erdoğan’a yüksek bir profil sağlayacaktı. Ama İdlib başarısı, Suriye’de siyasi çözümde Türkiye’nin daha aktif rol alabileceği düşüncesini pekiştirdi” yorumunu yaptı.
Büyükelçi Loğoğlu ise İstanbul zirvesinde Putin’in “Eğer radikal muhalifler saldırırsa, biz de saldırırız” sözlerine işaret ederek İdlib’ten muhaliflerin çekilişinin bütünüyle tamamlanmadığını kaydetti. Loğoğlu, Rusya’nın muhaliflerin çekilişinde öncü rol üstlenen Türkiye’ye daha uzun zaman tanımayabileceği riskine de dikkat çekti.
YPG'den bahsedilmedi
İstanbul zirvesinde Erdoğan dışındaki liderler YPG’yle mücadeleden bahsetmedikleri gibi bu mücadelede Türkiye’ye nasıl destek verileceği konusu zirve bildirisine de yansımadı.
Oytun Orhan, bunun nedeninin Almanya ile Fransa’nın İstanbul zirvesini Amerika karşıtı bir platform gibi göstermek istememeleri olduğunu söyledi. Ancak, zirve bildirisinde Suriye’nin toprak bütünlüğü ve terörle ortak mücadele kavramına vurgu yapıldığını hatırlatan Orhan, bu vurgunun da Türkiye’nin beklentilerine uygun olduğunu dile getirdi.
Mültecilere ortak yardım
İstanbul zirvesinde liderler Suriyeli mülteciler konusunda uluslararası bir konferans toplanması, mültecilerin Suriye’ye geri dönüşünün gönüllülük ve BM şartlarına uygun gerçekleştirilmesinde de görüş birliğine vardı.
TOBB Üniversitesi Siyaset Bilimi’nde göç çalışmaları yapan Doç. Başak Yavcan, Merkel ile Macron’un Suriyelilere yardım konusunda Türkiye’nin çabalarını takdir etmelerinin, Suriye’deki altyapı çalışmaları tamamlandıktan sonra geri dönüşlerin gerçekleştirilebileceğini söylemelerinin "çok yerinde" ve "mülteciler için sevindirici" olduğunu belirtti.
Yavcan, “Ortada uluslararası bir sorumluluk var. Dünyanın sorumluluklarının farkına varması mülteci sorununun çözümünde daha kolay ilerlememize yardımcı olacak” dedi.