15 Temmuz sonrası tutuklanan ve 4 yıldır cezaevinde olan Anayasa Mahkemesi eski üyesi Alparslan Altan’ın eşi Necla Altan Twitter hesasından eşinden gelen mektubu paylaştı.
Altan’ın mektubunun girişinde kullandığı başlık ise dikkat çekti: “Beni duyuyor musunuz? Nefes alamıyorum.”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararına rağmen cezaevinde tutulduğunu belirten Alparslan Altan, “Yargı yetkisi baskı ve yıldırma aracı olarak kullanılmakta, hukuksuzluklar bizzat yargı yetkisi kullanan makam ve kişiler eliyle gerçekleştirilmektedir” dedi.
Bu dönemde Anayasa mahkemesi temel hak ve hürriyetleri korumak ve hukukun üstünlüğünü teminat altına almak işlevini tersine çevirdiğini aktaran Altan, “Yapılan hukuksuzluklara göz yummak ve bunlara meşruiyet kazandırmaya çalışmak yönünde yeni bir misyon edinmiş görünmektedir.” ifadelerini kullandı.
Keskin T Tipi Kapalı Cezaevi’nde 4 yıldır hücrede tutulan Alparslan Altan, ‘Terör örgütüne üyelik’ suçlamasıyla 16 Temmuz 2016’da gözaltına alınıp 20 Temmuz’da tutuklanmıştı. Altan, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin kararıyla 11 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Önce Anayasa Mahkemesi’ne ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuran eski yüksek yargıç Alparslan Altan’ın tutukluluğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırı bulunarak, özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğine karar verildi. Türkiye’nin itirazını da reddeden AİHM Büyük Dairesi’nin kararı kesinleşti. Ancak bu karar bağlayıcı olmasına rağmen Yargıtay tarafından ‘iç hukuka uygun’ denerek yerine getirilmedi.
Alparslan Altan’ın eşi Necla Altan twitter adresinden eşinin mektubunu paylaştı.
Alparslan Altan mektupta, “AİHM’in benim hakkımda vermiş olduğu ihlal kararındaki tespitler Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun ifade ettiği gibi olaya özgü, tartışmaya açık ve sübjektif hususlar değildir. Bunlar, Türkiye darbe teşebbüsü bahane edilerek muhalif görüldükleri için terör örgütü üyesi olmakla suçlanan tüm yargı mensuplarına yönelik uygulamaların hukuksuzluğunu ortaya koymaktadır. AİHM kararlarıyla da doğrulandığı gibi şimdiye kadar hakkımda yürütülen tüm soruşturma işlemleri, tutuklama ve mahkumiyet kararı başlangıçtan itibaren hukuksuzdur ve suç teşkil etmektedir” diye yazdı.
Altan, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na onlarca kez dilekçeyle başvurmasına rağmen bu dilekçelere cevap dahi verilmeyerek hukuksuzlukların sürdürüldüğünü kaydetti. Altan’ın mektubundaki önemli tespitleri şöyle:
“Olağan başvuru yollarından sonuç alınamaması üzerine Anayasa Mahkemesi’ne yaptığım ilk başvuru haksız olarak reddedilmiş; ancak, AİHM’de ihlalle sonuçlanmıştır. Yaptığım ikinci başvurumun da reddedilmesi üzerine tekrar AİHM’e başvurulmuş ve tekrar ihlalle sonuçlanma olasılığı yüksek bir ihtimaldir. Nihayet üçüncü kez Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmuş ve aradan uzun bir süre geçmesine rağmen karar verilmemek suretiyle hukuksuzluğun sürdürülmesine göz yumulmuştur” dedi.
“Anayasa Mahkemesi bu dönemde temel hak ve hürriyetleri korumak ve hukukun üstünlüğünü teminat altına almak işlevini tersine çevirerek yapılan hukuksuzluklara göz yummak ve bunlara meşruiyet kazandırmaya çalışmak yönünde yeni bir misyon edinmiş görünmektedir.”
“16/07/2016 tarihinden beri dört yıldır hürriyetimden haksız biçimde yoksun kılınıyorum. Mahkumiyet kararı, temyiz için Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda olup tüm hukuksuzluğa rağmen onanarak kesinleşeceği anlaşılmaktadır. Bu şekilde onama ile sonuçlandıktan sonra Anayasa Mahkemesi’ne yapılacak bireysel başvurunun da yine tahmin edileceği gibi 2-3 yıl bekletildikten sonra retle sonuçlanacağı şimdiden bellidir. Bundan sonra bu kez AİHM’e yapılacak başvurunun da en erken 2-3 yıl sonra bu kez ihlalle sonuçlanacak olması halinde, verilecek ihlal kararının bir anlamı kalmayacaktır. Zira işlemediğim, sonunda beraat edeceğim haksız bir suçlamadan dolayı verilen ceza süresi zaten infaz edilmiş olacaktır. İhlalle birlikte verilecek cüzi miktardaki tazminatın ise kaybedilen ve cezaevinde ömürden geçen yılları geri getirmesi mümkün olmayacaktır. Durum bu kadar vahim olmasına rağmen yapılacak bir şey bulunmamaktadır. Benim gibi mağdurların önünde, külfetli, ümitsiz ve başarı şansı olmayan uzun bir hukuk yolu uzanmaktadır.”
“TUTUKLULUK DURUMUM YÜZDE 97 ENGELLİ OĞLUMA CEZA VE ZULÜM HALİNE GELMİŞTİR”
“Hiçbir delil olmaksızın, bomboş dosya ve asılsız iddialarla haksız olarak verilen mahkumiyet hükmü ayrı bir hukuksuzluk örneği teşkil etmekle birlikte makul olmayan bir şekilde 4 yıla ulaşan tutukluluk durumum peşin bir infaza, aileme ve yüzde 97 oranında engelli olup büyük ölçüde benim bakım ve gözetimime muhtaç olan, kendi öz bakım ihtiyaçlarını yardımsız gideremeyen çocuğuma verilen bir ceza ve zulüm haline gelmiştir.”
“Uzun bir süredir ülkemizde hukuk adına büyük bir buhran yaşanmaktadır. Yargı yetkisi baskı ve yıldırma aracı olarak kullanılmakta, hukuksuzluklar bizzat yargı yetkisi kullanan makam ve kişiler eliyle gerçekleştirilmektedir. Bundan daha vahim olan durum ise yapılan bu zulüm ve hukuksuzlukların hiç kime tarafından dile getirilmemesi, görmezden gelinmesi, sessiz kalınması, hatta desteklenmesidir.”
“Yaşanan bu zor dönemde herkes yaptıkları kadar yapmadıklarıyla, söyledikleri kadar söylemediklerin ile de sorumludur. Bireysel olarak yaşadığım zulüm ve hukuksuzlukları kısmen de olsa dile getirme ihtiyacı ve mühürlenmemiş kalp, katılaşmamış vicdan, insaf, ahlak ve cesaret sahibi muhataplar bulabilmek ümidiyle bilgi ve değerlendirmelerinize sunarım. Keskin T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, E 75 Nolu Oda, Alparslan Altan”