Anayasa Mahkemesi, CHP’nin iptal başvurusu üzerine; daha sonra TBMM’de kabul edilerek 6755 sayılı Kanun haline gelen, 27 Temmuz 2016 tarihli 668 sayılı OHAL KHK’sının 2. Maddesinin 4. Fıkrası ve 38. (yürürlük) maddesini iptal etti. Karar 7'ye karşı 7 oyla alındı. AYM Başkanı Zühtü Arslan da istemin kabulü yönünde oy kullandığı için davada iptal kararı çıktı.
"İDARİ KARARLA KAPATMA, FİKİR ÖZGÜRLÜĞÜ İHLALİDİR"
Yüksek Mahkeme'nin gerekçeli kararında, "Milli Güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı ya da bunlarla irtibatı olan özel radyo ve televizyon kuruluşları ile gazete ve dergiler (...)" cümlesinde yer alan "aidiyet", "irtibat" ve "iltisak" kavramlarının genel kavram niteliğinde olduğu belirtildi. Kararda, "Bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamı yargı içtihatlarıyla belirlenebilecek durumdadır. Diğer yandan anılan kavramların içinde bulunulan dönem için farklı yorumlanabilmesi de mümkündür" tespitine yer veren Anayasa Mahkemesi, idari bir kararla basın yayın kuruluşlarının kapatılmasının basın ve fikir özgürlüklerini ihlal ettiğini vurguladı.
Basın yayın kuruluşlarının kapatılmasına dayanak olan ve kapatma kararına karşı itirazların önünü kapatan maddelerin iptaliyle birlikte, kapanan, mallarına el konulan ve lisansları iptal edilen kurumlara ne olacağı da merak konusu oldu.
"KARAR DOĞRULTUSUNDA İDARE MAHKEMESİ İŞLEMİ İPTAL ETMELİ"
İMC TV davasını da takip eden Hukukçu Kerem Altıparmak, kararı şu şekilde değerlendirdi:
“Kapatılan bazı kanallar idare mahkemesine dava açmıştı o davalar devam ediyor. Normalde bir idari işlem yapıyorsanız onun hukuki dayanağı ortadan kalkarsa o idari işlem de hukuki geçerliliğini yitirir. Onun için hakkında kapatma kararı verilen kanalların dava açmış olmaları halinde, ki İMC TV o durumda, idare mahkemesinin artık Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda iptal kararı vermesi, kapatma kararlarının hukuki sonuçlarının ortadan kaldırılması lazım. Bu hem söz konusu kanalların mallarına el konulmuştu, o sonuçları ortadan kaldırır hem de ruhsat ve yayın haklarının engellenmesi sonuçlarını ortadan kaldırır. El konulan mallar şu anda artık satıldı, onun bir hesabı yapılacak, zararın karşılanması istenecek. Dava açmamış olanlar varsa o şekilde (komisyon kararıyla) kapatılanlardan, onların hukuki durumu biraz daha zor. Onlar da tek tek başvuracaklar idare mahkemelerine. Onlar şu saatten sonra idare mahkemesine giderek sonuç alabilirler mi göreceğiz.”
NE OLMUŞTU?
Söz konusu KHK kapsamında, Başbakanlık’a bağlı olarak kurulan komisyonun kararı ile aralarında İMC TV, Hayatın Sesi gibi kanalların bulunduğu 16 TV kanalı, 2 radyo kanalı, 45 gazete ve 15 dergiyle birlikte, terör örgütleri ile ilişkilendirilen 29 yayınevi kapatılmıştı. Kararın ardından Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), DİSK Basın-iş ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanları, kapatma kararlarının basın özgürlüğüne karşı olduğunu belirterek dönemin Bakanlar Kurulu'na seslenmiş, kararların geri alınmasını istemişti.