Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hafta sonu gerçekleştirdiği Kıbrıs ziyaretinde Maraş bölgesini de ziyaret etti ve "Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK) aracılığıyla buralar sahiplerini bulur ve bu iş çözüme kavuşur" ifadelerini kullandı. Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da aynı ziyaret sırasında "Eski mülk sahipleri gelebilirler, TMK aracılığıyla mallarını geri vereceğiz" dedi.
Erdoğan ve Tatar'ın bu çıkışları ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) onayıyla kurulan TMK'nın yaşadığı ödenek/kaynak sorunlarını gündeme getirdi. Yeterli finansal kaynağa sahip olmayan TMK'nın Rumların mülkiyet başvurularını işleme koymakta gecikmesi veya makul bir sürede sonuçlandıramaması nedeniyle Ankara, AİHM önünde yeni bir Rum davalar zinciri riskiyle karşı karşıya bulunuyor.
Kıbrıs'ın kuzeyinde 1974 sonrası taşınmazları kalan Rumlar için oluşturulan TMK önünde davası sürüncemede olan veya hakkında hükmedilen tazminatı kaynak olmadığı için alamayan yüzlerce Kıbrıslı Rum bu gerekçeleri ileri sürerek son aylarda AİHM'de Ankara'dan davacı olmaya başladı. Rumlar, TMK'yı "ağır çalışmak" ve "etkin bir mekanizma olmamakla" suçluyor. Kıbrıs Cumhuriyeti de TMK’nın "etkin bir mekanizma" olmadığına dair tezleri düzenli aralıklarla Avrupa Konseyi gündemine getiriyor. AİHM kararlarının icrası Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından denetleniyor.
AİHM'den ilk TMK kararı
AİHM, konuyla ilgili ilk şikayetlerden olan Joannou davasında 12 Aralık 2017 tarihinde açıkladığı kararında, TMK’nın "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) mülkiyet hakkıyla ilgili maddesi uyarınca gerekli tutarlılık, özen ve uygun ivedilik çerçevesinde davranmadığı" sonucuna varıldı. Ankara böylelikle TMK'nın işleyiş biçimi nedeniyle ilk kez AİHM önünde mahkum oldu.
Mahkeme, buna karşılık, "TMK’nın, AİHS kapsamındaki haklarını AİHM önünde aramak isteyen diğer başvuranlar tarafından tüketilmesi gereken bir çözüm yolu olmaya devam ettiğini" vurguladı. Bir diğer deyişle TMK, 1974 sonrası Ada'nın kuzeyinde taşınmazı kalmış Rumların mülkiyet başvuruları için Avrupa hukuku (AİHM) açısından iç hukuk yolu olmaya devam ediyor.
Ancak AİHM kaynakları TMK önündeki yargı süresinin uzunluğu ve tazminat ödemelerindeki gecikmenin Ankara açısından "gelecek ay ve yıllarda Strasbourg'da sorun oluşturabileceği" uyarısında bulunuyor. Yargı süresinin uzunluğu ve ödemelerdeki gecikmenin TMK’yı Rumlar için "etkin iç hukuk yolu" olarak görmeye devam eden AİHM’yi "ters yönde bir karar almaya itebileceği" belirtiliyor.
TMK nasıl kuruldu?
Türkiye’nin 1987 yılında AİHM'ye bireysel başvuru hakkını tanımasının ardından, 1974'te Ada'nın kuzeyinde mülklerini bırakmış çok sayıda Rum, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin de resmi teşvikiyle Ankara'ya karşı Strasbourg Mahkemesi önünde şikayette bulunmaya başladı. AİHM binlerce Rum başvurusunun arasından Titina Loizidou’nun şikayetini pilot dava olarak seçip 1996’da karar açıkladı. Türk tezlerini tamamen geri çeviren Mahkeme, Ankara'nın "Kıbrıslı Rumların mülkiyet haklarını ihlal ettiği" sonucuna vardı.
Bu karar diğer başvurular için de emsal teşkil ettiğinden Türkiye önemli tazminat yüküyle karşı karşıya kaldı. Ankara’nın Rumlara ödemesi gerekecek tahmini tazminat miktarı yaklaşık 25 milyar Euro olarak hesaplandı. Bu aşamada Rumların mülkiyet başvuruları için "KKTC bünyesinde iç hukuk mekanizması oluşturulması” fikri geliştirildi. Bu amaçla yasa çıkarıldı. Yasa AİHM'e iletildi. AİHM, Kıbrıslı Rumların karşı çıkmasına rağmen, yeni bir Rum başvurusunu (Xenides-Arestis) pilot dava seçti. Bu davada Mart ve Aralık 2005’te açıkladığı iki kararla TMK’ya ilke olarak onay verdi. Xenides-Arestis kararı kapalı Maraş bölgesindeki bir mülkle ilgiliydi. AİHM bu kararda TMK’ya onay verse de, Ankara’nın “Xenides-Arestis mağdur değildir, Maraş Evkaf malıdır” tezini geçersiz buldu.
“KKTC” Yüksek Mahkemesi de Ekim 2019’da aldığı bir kararda, “TMK Maraş’a ilişkin karar verirken 1974 tapu kütüklerini esas alır, bunun öncesinde usulsüzlük olup olmadığını sorgulama yetkisi yoktur” hükmünde bulundu.
AİHM'nin Xenides-Arestis kararı sonrası TMK 17 Mart 2006 tarihinde resmen faaliyete geçti. TMK'nın bağımsızlığını göstermek amacıyla AİHM’nin bağlı olduğu Avrupa Konseyi’nin İsveçli eski Genel Sekreteri Daniel Tarschys ve Alman eski Genel Sekreter Yardımcısı Hans Christian Krüger de Komisyon üyeleri arasında yer aldı.
AİHM, Mart 2010’da açıkladığı Demopoulos kararıyla TMK’yı "etkin iç hukuk yolu" olarak kabul ettiğini duyurdu. Kıbrıslı Rumların mülkiyet başvurularıyla ilgili AİHM içtihadını değiştiren bu karar gereği, o tarihten itibaren Ankara’ya karşı mülkiyet davası açmak isteyen Rumların önce TMK'dan geçmesi şart haline geldi. AİHM'de işlem görmeyi bekleyen binlerce Rum mülkiyet başvurusu da otomatik olarak gündemden düştü.
350 milyon Euro
Son verilere göre, Kuzey Kıbrıs’ta mülkü kalmış Rumların mağduriyetlerini takas, tazminat veya iade yoluyla gidermekle yükümlü TMK’ya bugüne kadar 6 bin 754 başvuruda bulunuldu. Bunlardan bin 213 (1213) tanesi "dostane çözüm", 33’ü ise duruşma yoluyla karara bağlandı. Komisyon şu ana kadar çözümlenen dosyalarda başvuranlar için, mallarının bedeli olarak, yaklaşık 350 milyon Euro tazminata hükmetti. Ayrıca 3 başvuru için iade, 2 başvuru için takas ve tazminat, 7 başvuru için de iade ve tazminat kararı verdi.
TMK kaynakları Komisyon gündeminde kapalı Maraş bölgesiyle ilgili 281 Rum başvurusunun bulunduğunu, bunlarla ilgili çalışma başlatılması için Kuzey Kıbrıs İçişleri Bakanlığı ve savcılıktan görüş beklendiğini belirtiyor.