Özmen, “Marmara denizine en yakın olan noktaları Silivri’den başlayıp Tuzla’ya kadar olan bütün yerlerde, eski harita ile kıyasladığımızda deprem tehlikesinin çok yükseldiğini görüyoruz” dedi.

Özmen, 1 Ocak 2019’da yürürlüğe giren ‘Türkiye Deprem Tehlike Haritası’nda radikal değişiklikler gözlemlendiğine dikkat çekerek, İstanbul için ‘1’inci derece, 2’inci derece, 3’üncü derece’ diye bahsedilen bölgelerin kalktığını söyledi.

Yeni haritayla inşa edilecek binaların bu haritadan alınan parametrelere göre yapılacağını ve depreme dayanıklı olacağının altını çizen Özmen, güçlendirme yapılması gereken binaların da tespit edileceğini belirterek şöyle devam etti: “Çevre ve Şehircilik Bakanımız bir eylem planı açıkladı. Kentsel dönüşüm çerçevesinde belirlenen riskli binalar da artık yine bu haritaya göre belirlenecek.”

İstanbul için yeni haritada tehlikeli alanların Marmara denizine kıyısı olan ilçeler olduğunu vurgulayan Özmen şunları söyledi: “Marmara denizine en yakın olan noktaları Silivri’den başlayıp Tuzla’ya kadar olan bütün yerlerde eski harita ile kıyasladığımızda deprem tehlikesinin çok yükseldiğini görüyoruz. Bu, İstanbul’da beklenen deprem açısından önemli.“

Çankaya, Yenimahalle, Mamak, Keçiören, Etimesgut ilçelerine değinen Özmen, Ankara’da da kent merkezindeki deprem riskinin eski haritayla kıyaslandığında arttığını söyledi.

Özmen, önceki gün Çankırı’nın Çerkeş ilçesinde meydana gelen depremlere ilişkin ise, şunları söyledi: “Çankırı’da meydana gelen depremler ‘Dodurga fayı’ dediğimiz Kuzey-Güney doğrultusunda uzanan yaklaşık 30 kilometre uzunluğunda olan bir fay üzerinde meydana geldi. Ankara’da bu kadar fazla hissedilmesinin nedeni bu fayın doğrultusunun Ankara kent merkezine doğru uzanması. Dolayısı ile deprem dalgalarının bize doğru gelmesini sağladı. İkinci nedeni ise; Ankara’nın yüzde 50 kısmı zemin açısından sağlam değil. Üçüncü neden de; Ankara hep deprem bölgesi olarak düşünülmediği için binalar da ona göre yapılmış.”