Al-Monitor'un haberine göre, Türkiye hükümeti Saltzman & Evinch isimli hukuk firmasıyla anlaştı ve ABD'in District of Columbia bölge mahkemesinden mahkeme celbine yanıt vermek için 55 günlük ek süre talep etti.
Firmanın Türkiye'nin savunmasında nasıl bir rol oynayacağı belirsiz, ancak dava dosyasındaki bir belgede firmanın "bu konuyla ilgili yeni görevlendirildiği ve davada ilave ya da farklı dava vekillerinin olabileceğinin söylendiği" belirtiliyor.
16 Mayıs 2017'de yaşanan arbedenin ardından Washington D.C. Metropolitan Emniyet Müdürlüğü ilk olarak 19 kişiyi suçladı, bunlardan 15'i Erdoğan'ın korumalarıydı. Birleşik Devletler'de ikamet eden iki sanık kavganın ardından tutuklandı.
Bütün sanıklar şiddet suçu işlemek üzere gizli tertiple suçlanıyorlar, bunun için öngörülen azami hapis cezası ise 15 yıl. Ancak ABD'li savcılar 2018 başında protestoculara yönelik saldırıya iştirak ettiği iddia edilen Erdoğan'ın korumalarından 11 kişi için şikayeti geri aldılar.
Türk kökenli iki Amerikan vatandaşı, Eyüp Yıldırım ve Sinan Narin, bir yıl hapis yattıktan sonra elçilik konutunun dışında protestoculara saldırı suçlarını kabul ettiler.
2018'de serbest bırakıldılar ve Narin aynı yıl Eylül ayında İstanbul'u ziyaret etti.
Türk korumalarca fena şekilde dövülen protestoculardan altmış üç yaşındaki Engin Yasa Ahval'le görüşmesinde ülke olarak Türkiye'ye karşı kötü bir his beslemediğini, en iyi arkadaşlarının Türk olduğunu ve Dersim doğumlu olduğunu belirtti.
"Türklere karşı hiçbir öfkem yok. Ben sadece Washington'a gelen Türkiye Cumhurbaşkanını protesto etmek, ona faşist ve diktatör olduğunu haykırmak istedim. Bize saldırılmadan önce bunu barışçıl bir biçimde yapıyorduk" dedi.
Türkiye hükümeti ise ilk olarak protestocuların saldırdığını iddia ediyor. Saltzman & Evinch hukuk firmasının yöneticilerinden Günay Evinch de Erdoğan'ı karşılamak için elçilik konutunun dışında toplanan Türkler arasındaydı. Washington'daki Türk çevreleri içinde etkin bir isim olan Türk-Amerikalı Evinch bir yerel televizyon istasyonuna, protestocuların Türk korumalara saldırdığını, onların da kendilerini korumak zorunda kaldığını söyledi.
Evinch'in ifadesi iletildiğinde Yasa sadece on kadar protestocunun alanda bulunduğunu, bunların arasında 60 yaş üstünde üç kişi, kadın ve çocuklar olduğunu söyleyerek yanıt verdi. Yasa, "video kayıtları orada ve hiçbir şeyin ispatlanmasına gerek yok" dedi.
Tekrar gelmesi halinde Erdoğan'ı protesto etmek için yine Türk Elçiliğine gidip gitmeyeceği sorulduğunda ise Yasa "bu bizim hakkımız" diyerek hiç düşünmeden tekrar gideceğini belirtti.
Davada Türkiye hükümetine karşı beş davacıyı temsil eden avukat Andreas Akaras da Evinch'in ifadesine yanıt verdi:
"Böyle bir demeç verildiyse eğer, yanlış bir ifadede bulunuluyor demektir. İfadenin yanlış olması bir yana, burada Birleşik Devletler'de değer verdiğimiz demokratik özgürlüklerin özüne de aykırı: özgürce konuşmak, özgürce düşünmek, bir düşünceye sahip olmak ve protesto yoluyla da olsa kamusal tartışmaya katılmak. Böylesi bir demeç veren kim olursa olsun demokratik bir toplumda özgürlüklere sahip olmanın ne anlama geldiğine dair bir kavrayışı olmadığını ortaya sermektedir."
İsmini vermek istemeyen bir başka davacı da Ahval'e artık topun Türkiye hükümetinin sahasında olduğunu söyledi.
Şimdilik "her şey Türkiye hükümetinin ne şekilde tepki vermek istediğine bağlı" diyen davacı şunları söyledi: "Ek süre talep ettiler ve biz de verdik. Nasıl ilerleyeceğimiz konusunda kesin bir takvimimiz yok ancak ilk olarak Türkiye hükümetinin tepkisini görmek istiyoruz ki, o da muhtemelen 31 Mart'ta yapılacak yerel seçimlerin ardından gelecektir."
Davacı, Mayıs 2017'deki arbedeyle ilişkili başka bir özel hukuk davasında Türkiye hükümetine karşı on kadar davacıyı temsil eden bir avukatlık grubunun daha olduğunu da ekledi.
Söz konusu dava Mayıs 2018'de, hukuk firması Bregman, Berbert, Schwartz & Gilday ile avukat Steven Perles'in de dahil olduğu bir ekip tarafından beş davacı adına Türkiye hükümetinden 310 milyon dolar tazminat talebiyle açıldı.
Savcılar Erdoğan'ın 11 koruması hakkında suçlamaları geri almış olsalar da beş koruma hakkında suçlama devam ediyor ve hapiste süre geçirmiş iki Türk-Amerikalının yanı sıra onlar hakkında da yakalama müzekkeresi hazırlandı.
Ayrıca, bu defa Türkiye aleyhinde bir özel hukuk davası açılmış durumda, bunun da ceza soruşturmasından farklı olarak kanıtlar ve ispat yükümlülüğü konularında kendine özgü ölçütleri var. Akara'ya göre, "bir ceza davasında davanın soruşturulmasına hükümet karar verir. Özel hukuk davasını ise özel şahıslar başlatabilir ve tazminat talebinde bulunabilir."
ABD hükümetinin suçlanan 15 Türk görevlisinden 11!i hakkındaki şikayeti hangi saiklerle geri çektiği bilinmiyor, ancak Akaras Ahval'e demecinde firmasının -bir tahkikat heyeti hükmü bağlamında getirilen- suçlamanın geri çekilmesine itiraz ettiğini belirtti ve kararın nasıl alındığına ilişkin bir soruşturma açılması gerektiğini söyledi.
Wall Street Journal gazetesi ABD federal savcılarının suçlamaları geri almasının ABD'li ve Türk hükümet yetkilileri arasındaki üst düzey temaslarla aynı zamana denk geldiğini bildirdi.
Bu davada savunma, yabancı bir hükümetin görevlilerinin insan haklarını bu şekilde ihlal eden eylemlerinde tazminat verilmesinin emsalleri bulunduğunu savunuyor.
Bu anlaşmazlıkta yeni bir boyut da var şüphesiz, zira bir müttefik ülkenin görevlileri Amerikan topraklarında barışçıl protestocuların üzerine sürülüyor ve bu olay Washington polisinin yetkilileri tarafından Amerika Birleşik Devletleri Anayasasında vazedilen özgürlüklere yönelik "açık bir hakaret" olarak tanımlanıyor. Akaras'a göre, bütün bunlar dikkate alındığında, " FSIA kapsamında getirilmiş çok sayıda emsal dava mağdurların hukuk davasını güçlü şekilde destekliyor."
Türkiye hükümetinin avukatı olarak Evinch ise Ahval'in davaya ilişkin yorum taleplerine yanıt vermedi.