ANKARA (CİHAN)- Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Kandil ve İmralı'ya heyet gitmesi ve HDP temsilcilerinin gitmesinin ve ayrıca 16 kişilik bir izleme komitesinin eklenmesinin tamamen gayri yasal, hatta gayri anayasal işler, gayri hukuki işler olduğunu açıkladı. Destici, "Apo'yu bıraksanız da, silahları bırakmayacaklar. 2 dilli bir eğitime izin versenizde, silahları bırakmayacaklar. Anadilde eğitime izin verseniz de, silahları bırakmayacaklar. Özerklik verseniz de, silahları bırakmayacaklar. Suriye'nin kuzeyinde yeni bir devlet kurulsa da silahları bırakmayacaklar. Hiçbir zaman bırakmayacaklar." açıklamasında bulundu.
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, seçim koordinasyon merkezinin açılışına katıldı. Partisinin il başkanları ile gerçekleştirdiği açılışta Destici, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Destici, 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle tüm sağlık çalışanlarının bayramını kutlayarak konuşmasına başladı.
"DÖVİZ LOBİSİ KİM AÇIKLAMAZSANIZ, DÖVİZ LOBİSİNİN İŞBİRLİKÇİSİ KENDİSİ OLARAK İLAN EDECEĞİZ"
Türkiye'yi şuan yönetenlerin açık açık söylemeseler bile Türkiye'nin açık bir ekonomik kriz yaşadığını anlatan Destici, "Yüzde 30'a yakın devalüasyon oldu bu ülkede, niye kimse bunu söylemiyor. Dövizdeki artış normal bir artış mı bu bir devalüasyon açık ve net olarak bu gözüküyor ve bunun sebebi nedir? Diye baktığımızda birincisi imalata dayanmayan, üretime dayanmayan, tasarruf ekonomisine dayanmayan, tamamen ithalata ve tüketime ve sıcak paraya dayanan, borçla yürütülen bir ekonomi var, kırılgan bir ekonomimiz var, istikrarsız bir ekonomimiz var. Bakmayın birilerinin güçlü ekonomimiz var dediklerine, onların kendilerinin güçlü ekonomileri var, vatandaşın ve devletin güçlü ekonomisi yok. İkincisi de bütün bunları bile bile Türkiye'yi yönetenler kendileri bir kriz çıkarıyorlar. Sayın cumhurbaşkanının Merkez Bankası ile dalaşması ve Merkez Bankası başkanına yüklenmesi, aynen bize şu fotoğrafı hatırlattı. 2001 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in önüne anayasa kitapçığı fırlatması gibi bir hadise. O dönemde nasıl kriz olmuşsa bu dönemde o nasıl bardağı taşırmışsa, sayın cumhurbaşkanın Merkez Bankası başkanına yüklenmesi bardağı taşıran damla oldu. Bu kime yansıdı, bunun olumsuz etkileri kime karşı oldu. Vatandaşa karşı oldu bu, çarşı pazara yansıdı. Bu esnafa, işçiye, memura, köylüye ağır fatura olarak yansıdı. Elbetteki Türkiye'yi yönetenlere, onların yandaşlarına, sermayedarlarına ya iş adamlarına eksi yansımadı tam tersine onlara artı olarak yansıdı. Diyorlar ki döviz lobisi. Allah aşkına, bi açıklayın da bilelim, bu döviz lobisini kim. Geçmişte faiz lobisi dendi, kim bunlar. Biz bunu bilmek istiyoruz. Türkiye'yi yönetenler böyle muğlak cümleler konuşmayacaklar, soyut laflar etmeyecekler. Bu faiz lobisi kimse, bunu açıklayacaklar. Bu döviz lobisi kimse, bu vatandaşa kene gibi yapışıp vatandaşın kanını emen, emeğini çalan, vatandaşın hakkına, sofrasına el uzatan, cebine el uzatan, bu faiz ve döviz lobisi kimse, bunu açıklayacaksınız. Eğer açıklamazsanız, biz sizleri faiz lobisinin ve döviz lobisinin hem işbirlikçisi hem de onun ötesinde ta kendisi olarak ilan edeceğiz." şeklinde konuştu.
"NE PKK SİLAH BIRAKIR, NE YURT DIŞINA ÇEKİLİR NE DE KENDİSİNİ LAĞVEDER"
Dün Kandil'e bir heyetin gittiğini anlatan Destici, "HDP temsilcileri gidiyor. İmralı'ya gidiyor, 16 kişilik bir izleme komitesi buna ekleniyor. Sanki bütün bunlar hangi yasadan güç alıyorlar. Hangi yasaya dayanarak bütün bunlar yapılıyor. Biz bunları anlamakta güçlük çekiyoruz. Bunlar tamamen gayri yasal işler hatta gayri anayasal işler, gayri hukuki işler. Yani nasıl oluyorda Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetenler, hükümet edenler, İmralı'ya heyetler gönderebiliyor. Açık heyetler gönderiyor, bu yetmiyor Kandil'e gidip gelmesine izin veriliyor. Kandil neresi? Kandil Kırşehir mi? Hakkari'mi Türkiye Cumhuriyeti devleti içerisinde bir yer mi? Ya da Kandil başka bir devletin bir şehri mi ya da bir yeni temsilcilerin olduğu bir yer mi? Devlet oraya elçiler, temsilciler ve arabulucular gönderiyor. Bu kabul edilecek bir şey değil. Neticede biz haklı çıktık. Keşke haklı çıkmasaydık. Bu çözüm sürecinde ne dedik? Ne PKK silah bırakır, ne yurt dışına çekilir ne de kendisini lağveder. Ne olur dedik meşrulaşır bu süreci devam ettirirse işte meşrulaştı, öyle meşrulaştı ki, artık Kandil'e gidiş gelişler normal bir hale döndü. İmralı'ya gidiş gelişler normal bir hale döndü. Hem İmralı'daki cani hem Kandil'deki yılanlar hem onların sözcüleri KCK bütün bunlar meşru hale geldi. Bir meşruiyet kazandılar ve bunu kazandıranlar Türkiye'yi yönetenler." şeklinde konuştu.
Bir hafta önce Dolmabahçe'de ortak bir açıklama yapıldığını hatırlatan Destici şunları söyledi: "Silahların bırakılması zemininde bir kongre çağrısı yapıldı. Ama Kandil'den hangi cevaplar geldi. Dediler ki Apo, teröristbaşı serbest bırakılmadan asla biz silah bırakmayız, dediler. Bırakmayacaklar. Bakın ben şunu ısrarla söylüyorum. İnanarak, öngörerek söylüyorum. Apo'yu bıraksanız da, silahları bırakmayacaklar. 2 dilli bir eğitime izin verseniz de, silahları bırakmayacaklar. Anadilde eğitime izin verseniz de silahları bırakmayacaklar. Özerklik verseniz de, silahları bırakmayacaklar. Suriye'nin kuzeyinde yeni bir devlet kurulsa da, silahları bırakmayacaklar. Hiçbir zaman bırakmayacaklar. Nihai hedefleri nedir? Ayrı bir devlet kurmak silahları bırakmayacaklar, eğer o amaçlarına ulaşırlarsa, silahlı güçlerini aynen şimdi belli bölgelerde yaptığı gibi resmi kolluk güçleri haline getirecekler. Asla ve kata bunu bırakmayacaklar. Bunun böylece bilinmesi ve Türkiye'yi yönetenlerin buna göre hareket etmesi lazım. Ha bilmiyorlar mı bunu? Ben bildiklerini düşünüyorum. Hatta benim bildiğimden bizlerin bildiğinden daha fazla şey bildiklerini düşünüyorum. O halde niye bu yolda yürümeye bu ayrışma, çözülme sürecini bölünme sürecini yürütüyorlar diye sorarsanız bence dediğim gibi ya gaflet içindeler ya ihanet içindeler bu cümleyi ağzımıza dahi almak istemiyoruz ama ya da iktidarlarını ki en güçlü ihtimal budur sürdürme adına birilerinin sopası üzerlerinde habire sallanıyor kafayı kaldırdıklarında o sopayı görüyorlar dolayısıyla verdikleri sözü ve taahhütleri sopa sallandıkça yiyemiyorlar ve oradan geriye dönüş yapamıyorlar iktidarlarını sürdürmenin yolunun bu olduğunu düşünüyorlar. Fakat şunu bilsinler ki bu sürdürülebilir bir şey değil. Dolayısıyla mutlaka bir gün yolun sonu gelecektir."
CİHAN