Evrensel Gazetesi'nden Hüseyin Sinan Güler'in konuştuğu işçi geçim şartlarını anlattı

Ankara’da Dışkapı Yıldırım Beyazıt Hastanesinde çalışan S.B. asgari ücretle geçinmeye çalışan bir kadın işçi. Kendisi gibi asgari ücret alan eşiyle birlikte evi geçindirmeye çalışan S.B. “Düğüne, bayrama da gidemez olduk. Düğüne gidip bir çeyrek altın taksak 350 lira, gittisi geldisi ile maaşın 4’te 1’i içerideyiz zaten” diyor. S.B. asgari ücretin en az 2 bin 600 lira olması ve asgari ücretlilerden vergi alınmaması gerektiğini düşünüyor.

Nisan ayında taşerondan “kadroya” geçen S.B, kadroya geçtikten sonra ücretteki kesintilerin aydan aya arttığını söylüyor. Geçen yıl ücretinden 175 lira kesilirken geçtiğimiz ay 265 lira kesildiğini belirten S.B. asgari ücret konusunda dertli olduğunu ifade ediyor. S.B. geçen yıl 1400 liradan 1603 liraya çıkan asgari ücretin yeterli olmadığını ifade ederek, 200 liralık artışa karşılık, her şeye daha büyük oranda zam geldiğine dikkat çekiyor. Geçtiğimiz yıl asgari ücret, yol parası ve çocuk yardımı gibi ek ücretlerle birlikte 1700 lira aldığını ama bu yıla göre daha rahat geçindiğini söyleyen S.B, “Bu sene sözde 2 bin lira alıyorum ama geçinemiyorum, maaşımdan sürekli kesinti oluyor, elektrik faturasına, su faturasına hep zam geldi. Geçen yıl 50 lira verdiğim elektrik faturası bu sene 108 lira oldu” diyor. Mevcut asgari ücretle geçinmenin imkansız olduğunu söyleyen S.B, “Eşim de asgari ücretle çalışıyor, eve iki asgari ücret giriyor, tek bir çocuğumuz var. Buna karşın yine geçinemiyoruz. Ya üç çocuğum olsaydı nasıl geçinecektim bu asgari ücretle?” diye tepki gösteriyor.

S.B. gıda ürünlerine gelen zamlarla birlikte mutfak harcamalarının çok fazla arttığını ifade ederek “Ailemin desteği olmasa geçinemezdik. Devlet bana bir yol parası ücreti veriyor, 100 lira. Geçen yıldan beri aynı parayı veriyor, artmadı hiç. Ama otobüs ve metro ücretlerine zam geldi. Ben kendi cebimden vermek zorunda kaldım aradaki farkı. 100 lira daha cebimden çıkmış oldu” diyor. S.B. içinde bulundukları durumun ‘Kaşıkla verip kepçeyle almak’ anlamına geldiğini belirterek eve iki asgari ücret girse bile çocuklu bir ailenin bu koşullarda geçinemeyeceğini söylüyor. 

Ücretinin yeni yatmasına karşın cebinde 35 lira kaldığını söyleyen S.B. “Evin kirasını, faturaları, çocuğun okulunun masraflarını ödedim sadece. Çocuğum devlet okuluna gidiyor yine de bir ton ödeme yapıyoruz. Biz geçinemiyoruz bu parayla. Onlar gelsinler bu maaşla şu ödemelerimi yapsınlar. Elde kalan para ile bir ay geçinilebiliyorsa benim hiçbir sözüm yok. Sosyal hayatımız yok, aile olarak sinemayı unuttuk. Ben en son 4 yıl önce gittim sinemaya... Düğüne, bayrama da gidemez olduk. Düğüne gidip bir çeyrek altın taksak 350 lira, gittisi geldisi ile maaşın dörtte biri gidiyor zaten” diyor.

Asgari ücretin insanca bir yaşam için en az 2 bin 600 lira olması gerektiğini söyleyen S.B. “En az 2 bin 600 lira olsun ama vergi kesintileridir, ürünlere fahiş zamlardır devreye girmesin. Asgari ücretliler vergiden muaf tutulsun. Öyle en azından şimdiki gibi kıt kanaat değil de biraz daha rahat geçiniriz” diyor.

Asgari ücrete yapılacak 500 liralık zammın ülke ekonomisini kötü etkileyeceği görüşüne katılmayan S.B. “Türkiye ekonomisi her şeyi kaldırıyor da bir tek asgari ücretliye yapılacak zammı mı kaldıramıyor? Milletvekillerinin maaşlarına o kadar zam yapılıyor, ülkede o kadar gereksiz harcama oluyor. Bunlar ülkeyi kötü etkilemiyor, batırmıyor da bize verilecek 1000 lira mı çok geliyor ülke ekonomisine” diyor. S.B. “Ben MHP’liyim ama işçinin sağcısı, solcusu olmaz. Hepimiz eziliyoruz” diyerek işçilerin yaşam ve çalışma koşullarını iyileştirmek için birleşmeleri gerektiğini söylüyor.

Evrensel