Zaman'da yer alan analiz habere göre, en büyük hatalar genelde telaş ve kaçış esnasında yapılır. Böyle durumlarda kaş yaparken göz çıkarılır. Yandaş medya ve Saray savcılarının Saray’la ilişkisi de tam olarak bu. Yaptıkları her haber ve soruşturma ile korumak istedikleri kimselerin başına yeni çoraplar örüyorlar.
İDDİALAR:
1- Savcı İrfan Fidan’ın fezlekesine göre Fethullah Gülen 25 Eylül 2013 tarihinde yaptığı “Din Adına Cinayetler” adlı sohbetinde Müslümanlıkta terörün olmadığını anlatıyor. Bu sohbet, fezlekede talimat olarak yer almış.
2- Amerikalı bir gazeteci olan David Ignatius, Washington Post’ta çıkan bir yazısı ile askerlere talimat vermiş ve onlar da harekete geçerek TIR’ları durdurmuş.
3- Önceki gün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Jandarma personeline yönelik gözaltı operasyonu yapıldı. Adana ve Hatay’da durdurulan TIR’lar ile ilgili yargılaması devam eden 34 kişi için gözaltı kararı alındı. Gözaltıların Selam-Tevhid terör örgütü dosyası kapsamında olduğu öğrenildi.
ÇELİŞKİLER
1- Hocaefendi o sohbette Müslümanların terörist olamayacaklarını, İslam’ın hiçbir terör eylemine izin vermediğini anlatıyor. Bu cümleden ancak İslam’ı terör eylemleri için alet etmek isteyen örgütler rahatsız olur. Bu argümanla TIR’ların durdurulduğunu iddia etmek terör örgütü IŞİD’e silah yollamanın delili bile sayılabilir.
2- David Ignatius’un 16 Ekim 2013 tarihinde yazdığı yazının hiçbir yerinde askerlere talimat olabilecek bir cümle yok. Sanki TIR’ları durduran askerler ABD’den emir almış ve sabah Washington Post okuyup harekete geçmişler gibi. Bu iddia doğrudan TSK’ya saygısızlık ve hakaret.
3- Hangi insani yardımı MİT sevk ediyor ki? İnsani yardımlar törenlerle üzerlerine flamalar, dev reklamlar asılarak gönderilmiyor mu? İnsani yardımlar ne zamandan beri istihbarat gözetiminde ve gizlice yapılıyor?
4- TIR’larda insani yardım olsaydı aranmasın diye ortalığı yıkmaya gerek kalır mıydı? Savcı, bakar battaniye, çocuk bezi... Ve bırakırdı. Polis, ihbar ya da istihbari çalışmalar üzerine her yıl yüzlerce TIR’ı durdurur, arar ve bırakır. Demek ki TIR’larda görülmesinden korkulan malzemeler var!
5- İnsani yardım komikliğini bir kenara bırakmak lazım. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan “Birinci TIR’da birinci sandığı açmışlar 25-30 adet füze ve roket. 15 sandıkta yaklaşık 300’e yakın 450’ye yakın bomba atar mühimmat. İkinci sandıkta 20-25 adet füze roket” demişti. Ki medyada yer alan resmi tutanaklar da bu açıklamaları doğruluyor.
6- Dönemin Adana Cumhuriyet Savcısı Aziz Takçı, o günü şöyle anlatmıştı: “Her iki TIR’da yaptığım incelemede, 4 ayrı demir sandık içerisinde çok miktarda top, uçaksavar gibi savaş silahlarına ait mühimmat olduğunu gördüm. Dönemin Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’un kendisine Başbakan Erdoğan’ın “Bu araçlar MİT’e ait, biz görevlendirdik. Bu konuda yasa çıkaracağız. Hiçbir işlem yapılmadan araçlar bırakılsın.” mesajını ilettiğini söyledi. Coş, daha sonra 300-400 Çevik Kuvvet polisi ile olay mahalline gidip, savcıyı tehdit ediyor “Araçların bırakılması için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım, ölümüne her şeyi yapabilirim.” diyor. Bunlar o tarihte yalanlanmadı.
7- MİT’in yasal olarak silah ve patlayıcı taşıma, nakletme, ihraç etme gibi görevleri yok. Ayrıca böyle bir görev verilemeyeceği yasa ile hüküm altına alınmış. Bu itibarla MİT’in silah vb. nakletmesi yasal olmadığı gibi MİT’e böyle bir görev verilmesi de yasa dışı ve açıkça suç. MİT’e yasal olmayan bu emri kim verdi?
8- Erdoğan TIR’lardaki malzemelerin Suriye’deki Türkmenlere gittiğini söyledi. Bu olaydan hemen sonra Suriye’deki Türkmen liderler kendilerine yardım malzemesi gelmediği gibi silah olarak mantar tabancası bile gelmediğini kamuoyuna duyurdu.
9- Peki silahlar kime gidiyordu? Jandarma Komutanlığı’na ait olduğu ileri sürülen fezlekede “TIR’ların El-Kaide' class='textetiket' title='El Kaide haberleri'>El Kaide’ye gittiği” ve El Kaide’ye roket başlığı ve bomba taşındığı, talimatın ise bizzat Recep Tayyip Erdoğan’dan geldiği iddia edildi. Bu iddianın duyulmasının hemen ardından MİT’e ait araçların durdurulması ve aranması ile ilgili davaya yayın yasağı geldi.
10- Jandarmanın kolluk gücü olarak savcı emriyle hareket ediyor olmasına ve sorumluluğun savcıda olmasına rağmen askeri savcılık TIR’ların durdurulması olayında Jandarmanın kusuru olup olmadığını ortaya çıkarmak için soruşturma yapıyor. Ama Adana Cumhuriyet Savcılığı olayla ilgili hiçbir belge paylaşmıyor. Ve askeri savcılık ‘talep edilen bilgi ve belgelerin gönderilmediği, yeterli şüphe bulunup bulunmadığına dair değerlendirme yapılabilecek mahiyette delil toplanmasının da mümkün olmadığı’ gerekçesiyle soruşturmayı bitiriyor.
11- TIR’larla Selam Tevhid arasındaki bağlantının mantıki temeli yok. Bu tuhaf bağı 25 Aralık yolsuzluk soruşturmasına takipsizlik kararı vererek dosyayı kapatan savcılardan İrfan Fidan kuruyor. Fidan, 22 Temmuz 2014’te Selam Tevhid Kudüs Ordusu terör örgütüne yönelik soruşturmada görev alan polisleri gözaltına aldırmıştı. Şimdi aynı savcı bu defa askerlere yöneliyor. Görev alanını çiğneyip yasal olmamasına rağmen İstanbul Başsavcılığı adına Adana’da operasyona girişiyor ve 34 muvazzaf asker hakkında gözaltı ve yakalama kararı çıkarıyor.
12- Operasyonun 3 sebebi olabilir:
a) İranlı bazı politikacı ve milletvekilleri açıklamalar yaparak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İran’dan özür dilemesini ve İran ziyaretinin iptal etmesini talep etmişlerdi. Erdoğan şimdi İran’a gidiyor. Bu operasyonla ‘sizin ajanlara operasyon yapan polisleri tutuklatmıştım. Şimdi de aynı davadan askerleri tutuklattım’ deme şirinliği olabilir.
b) TSK’ya gözdağı şeklinde açıklanabilir. Güç sahipleri ‘Artık güç bende haberiniz olsun. Canım isterse en saçma bağlantılar kurup canımın istediğini bana bağlı özel mahkemelerim ve savcılarımla içeri attırırım’ mesajını vermek istiyor olabilir.
c) Gündem değiştirerek, savcı kurtarma fiyaskosunu, 76 ilde sebebi hala bulunamayan elektrik kesintisi skandalını ve milletvekili liste savaşlarını perdelemek.
SONUÇ
Eğer Türkiye; El Kaide, El Nusra, IŞİD gibi örgütlere silah gönderdi ise ABD, Almanya gibi Türkiye’yi dinlediğini saklamayan ülkelerin bunu bilmeme ihtimali yok. Kimseden öğrenmeye ihtiyaçları yok. Dönemin Adana Savcısı Aziz Takçı “Biz TIR’lara operasyon yaparak Türkiye’de suç işleyen ve yarın bizi uluslararası arenada karşımıza çıkabilecek muhtemel davaların önüne geçtik.” demişti.
Tabii TIR’ları yakalayan savcı ve askerlere savaş açmasalardı, bu imkan söz konusu olabilirdi. Ama artık Türkiye’de paralel bir hukuk sistemine geçildi. Hukuk ve yasalar değil, telefon talimatları geçerli.