Avrupa Postası’ndan Ufuk Evla Bostan’a konuşan Aslı Erdoğan, "Türkçe benim hep evimdi. Cezaevinde Türkçe mahkeme evraklarıyla emirlerle zulmün diline dönüştü. Sürgün çok daha büyük bir kırılma, yaşamayan bilemez. Kendi dilinden bile sürgün edilmiş oldum” dedi.
ALMANYA’DA SESİMİZ USTALIKLA KISILDI
Erdoğan, ‘Her koşulda yazarım diyordum ama sonunda sesimi kestiler’ diyerek şunları söyledi:
“Yenildiğim zamanı bilirim. Cezaevinde belli bir kırılma başlıyor. Türkçe benim hep evimdi. Türkiye'de hiç evimde hissetmedim ama o dilde varoluyordum. İlk kırılma cezaevinde başladı. Cezaevinde Türkçe mahkeme evraklarıyla, belgelerle, emirler yağdırılarak zulmün diline dönüştü. Sürgün çok daha büyük bir kırılma, yaşamayan bilemez. Kendi dilinden bile sürgün edilmiş oldum. Kendi kütüphanemden uzağım. 20 yılda yazdığım her şey İstanbul'da kaldı. Burada yeniden onları kurmak neredeyse imkânsız. Türkçe'yi de unutuyorum. Onu da kaybettim daha çok İngilizce konuşuyorum, okuyorum. Bir tür suskunluk dönemine girdim. Son 3 yılda on bir kez hastanede yattım, halim kalmadı.”