“ÇEŞME AKARKEN HARAM-HELÂL DEMEDEN TESTİMİZİ DOLDURMAYA BAKALIM” ANLAYIŞI MÜSLÜMANLIĞA SIĞAR MI?
Algılar ve Gerçekler’de İlahiyatçı Ö. Faruk Şentürk ve Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan, “Çeşme akarken haram-helâl demeden testimizi doldurmaya bakalım” zihniyetini mercek altına aldılar.
“ASRIN EN BÜYÜK HASTALIĞI, PEŞİN LEZZETİN, İLERDE KAT KAT FAZLA MÜKÂFATA TERCİH EDİLMESİ”
Algılar ve Gerçekler’de Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan, Bediüzzaman Hazretlerinin Kur’an ve Sünnet perspektifinden asrımızın hastalıklarını teşhis ettiğini, tedavi yollarını gösterdiğini, onun bu teşhisleri, tespitleri ve tedavi metotlarının bütün dünya tarafından ilgiyle karşılanmış bir insan olduğunu söyledi. Çapan, Bediüzzaman’ın teşhisine göre bu asrın en büyük hastalığının peşin ücretin, ilerdeki kat kat fazla bir mükâfata tercih etme hastalığı olduğunu, insan psikolojisinin bir zerre hazır lezzeti ilerdeki tonlarca mükâfata tercih ettiğini belirtti. Bunun yanında rahat bir dünya hayatı yaşama, yaşama zevki için yaşama, ahiret nimetlerini dünyada devşirmeye çalışma, hattâ ahiret nimetlerini dünyada ranta çevirme, dünyadan alabildiğince kâm alma gibi hastalıkların dindarları da saran ve pek çok insanı esir alan bir hastalık ve çok önemli bir imtihan argümanı olduğunu kaydetti.
“DÜNYA NİMETLERİ GEMİYİ YÜZDÜREN SUYA BENZER AMA, SU GEMİNİN İÇİNE GİRERSE BATIRIR”
Algılar ve Gerçekler’de Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan, Mevlana Hazretlerinin dünya nimetlerinin gemiyi yüzdüren suya benzettiğini, suyun gemiyi yüzdürdüğünü, ama aynı suyun geminin içine girdiğinde ise gemiyi batırdığını söylediğini belirtti. Dünyevi imkanların, konumların, hepsinin bir müslümanı rampadan Allah’a yükseltecek şeyler, toplumu da yükseltecek dinamikler olduğunu, insan eğer önceden kayma noktalarına karşı aşılı değilse, manen beslenmesi yoksa, sürekli sohbet-i cananla, oturup kalktığı çevredeki insanların ahrete yönlendiren bakışlarıyla beslenmiyorsa, enaniyeti de devreye girmişse insanın kayabildiğini vurguladı.
KİM ŞU PEŞİN DÜNYA ZEVKİNİ İSTERSE…
Algılar ve Gerçekler’de konuyla ilgili Kur’an-ı Kerim’de de meselenin ele alındığını ve İsrâ suresinde 18-19. ayetlerde “Kim şu peşin dünya zevkini isterse, Biz de dilediğimiz kimse hakkında ve dilediğimiz miktarda, o dünya zevkini ona verir. Ama sonra ona cehennemi mekan kılarız. O da yerilmiş ve kovulmuş olarak oraya atılır. Kim de ahreti ister ve ona layık bir bizimde mümin olarak gayret gösterirse, işte bunların çalışmaları makbul olur” buyrulduğu nakledildi.
Algılar ve Gerçekler’de Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan; Kurtubî’nin tefsirinde, yaptığı ibadet ve hizmetlerle dünyevi menfaat peşinde koşan insanların bu ayette tehdit edildiğini söylüyor. Bazı insanların yaptığı işlerle dine, vatana, millete hizmet ediyor göründüğünü, ama arka planına bakıldığında tamamen dünyevi bir rant devşirme, hortumları kestim deyip alıp kendi havuzuna bağlama gibi yaklaşımlar görüldüğünü söyledi. Çapan, ehl-i imanın bu tür yaklaşımlarını Kur’an’ın değişik ayetlerle ikaz ettiğini, bu yolda giden insanların ahrette bir şey kazanamayacağını, dünyada da kazandıklarından bir bereket göremeyeceklerini işaret ettiğini belirtti. Kurtubî’nin tefsirinde, ahiret ameliyle dünyevi imkân devşirme peşinde koşan bu tür insanların fısk, mürailik, dalkavukluk özellikleri olduğunu, bunların acil-peşin dünyevi menfaat elde etmek için, Müslümanlık elbisesi giyen insanlar olduğunu, bunların yaptıklarıyla bir yere varamayacağını, amellerinin kabul edilmeyeceğini kaydettiğini söyledi
“DİNİN SİYASETE MEZE YAPILMASI BUGÜN KARŞI KARŞIYA KALINAN EN TEMEL MESELE”
Algılar ve Gerçeklerde İlahiyatçı Ömer F. Şentürk, şimdilerde çok duyulan, daha önce duyulduğunda çok tepki gösterilen bazı hadiselerin daha açık bir şekilde ortaya çıktığı halde görmezden gelindiğini, yapılan icraatlara dinî kılıf uydurma, dinî kostüm giydirme, dini siyaset için kullanma, meze yapmanın bugün karşı karşıya kalınan en temel mesele olduğunu söyledi.
Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan dinî tabirlerin hiçbir dönemde bu kadar hoyratça kullanılmadığını belirtti. “Ben falan yere adayım, Referansım Allah!” diyenlerin elinde Allah nezdinde makbul olduklarına dair bir vahiy mi var?” diye sordu. Dinî terminoloji ve dinin kutsiyetinin dünya menfaatlerini elde etmek için tepe tepe kullanıldığını söyledi.
“TESTİYİ, HELÂLDEN DOLDURMALI”
Algılar ve Gerçekler’de Kıyamet suresi 20-21. Ayetlerde “Gerçek şu ki, siz bu peşin dünya hayatına çok düşkünsünüz. Onun için ahreti terk edip durursunuz” diye buyrulduğu, insanın dünyada imtihanda olduğunu, yapılan amellerle ahretin kazanıldığını sürekli kendine telkin etmesi gerektiği hatırlatıldı. Özellikle günümüzde “ne olacak yani bugüne kadar hep başkaları malı götürdü, biraz da Müslümanlar götürsün, onlar götürüyor ama biraz da bize veriyor. Herkes istifade ediyor, biz niye istifade etmeyelim? Çeşme akarken biz de testimizi dolduralım” diyenler olduğu ama, testinin helalden dolması gerektiği hatırlatıldı. Peygamberimizin (s.a.s.) sabah- akşam “Allahım! Helâl ile benim gözümü doyur” diye dua ettiği, helal-haram demeden testiyi doldurmak değil, helâl dairesinden kazanmanın esas olduğu vurgulandı.