Ortaya çıkan tablonun çok ağır ve acı bir sonuç olduğuna dikkat çeken Kart, "İstihbarat birimleri tek elde toplanıp MİT'in insiyatifi ve sorumluluğuna verildi. MİT, AKP'nin ve Cumhurbaşkanı'nın kişisel ve siyasi stratejilerini belirleyen, bu anlamda danışmanlık görevi yapan ve tamamen bir parti teşkilatı hiyeraşisi içinde görev yapan, bu yönüyle devletin anayasal bir kurumu olmaktan çıkan bir kurum niteliğinde." dedi.
Türkiye'den IŞİD'e katılımları Meclis'te düzenlediği basın toplantılarıyla sürekli gündemde tutmaya çalışan Atilla Kart, Şanlıurfa Suruç'ta yaşanan bombalı saldırıyla ilgili, ortaya çıkan tablonun bir sonuç olduğunu ifade etti.
SİLAH VE MÜHİMMAT TAŞIYAN 16 UÇUŞU TESPİT ETTİK
"Şu anda biz çok ağır bir sonucu yaşıyoruz, çok acı bir sonucu yaşıyoruz." diyen Kart, şöyle devam etti:
"Bu sonucu yaratan sebepleri cesaretle, sorumlukla, bir özgüvenle Türkiye'nin yüzleşmesi gerekir. Bunu 'sen-ben çekişmesi'ne dönüştürmeden, kamuoyunun, halkımızın doğru bilgilendirilmesi amacıyla yapmak gerekir. 2013 yılı başından itibaren Suudi Arabistan silahlı kuvvetlerine ait nakliye uçaklarının Ankara Esenboğa'ya silah ve mühimmat taşıdığını belgeleriyle, uçuş saatleriyle dile getirdik biz, 16 uçuşu tespit ettik. Ama bu sayı öyle anlaşılıyor ki bu sayı belki 160, belki 260."
DAHA DA AĞIR SONUÇLARI OLABİLİR KAYGISI İÇİNDEYİM
Türkiye'nin her tarafından IŞID'e katılım olduğu konusunda uyarılarda bulunduklarını vurgulayan Kart, şu değerlendirmelerde bulundu: "Yasin El Kadı'nın yasaklı olduğu dönemde Türkiye'ye gelmesi, MİT istihbaratıyla görüşülmesi, Suudi Arabistan ilişkileri, yine 2013 yılı, bizim tespitlerimiz bu yönde, daha öncesi mutlaka vardır ama kendi tespitlerimize göre söylüyorum; 2013 yılından itibaren Türkiye'nin her tarafından Konya dahil olmak üzere, Türkiye'nin muhtelif illerden ailelerin Gaziantep üzeri IŞİD'e katılımlarını aile ismi vererek, çocuk ismi vererek, Gaziantep'teki adres bilgilerini vererek bunları takip ettik, dile getirdik. Orada IŞİD ikliminin himaye edilmesi, beslenmesi, yeşertilmesi; maalesef bu süreçler yaşandı. Ve bu tabloyla beraber Türkiye-Suriye sınırındaki geçiş kolaylığı, bütün bunlar göz önüne alınınca böyle bir tablonun doğması kaçınılmazdı. Bunun çok ağır sonuçlarını yaşıyoruz. Bunun daha da ağır sonuçları olabilir kaygısı içindeyim."
BU İŞİN ÖZÜNDE İSTİHBARAT ZAFİYETİ VAR
"Türkiye'nin Emniyet yapılanması ve kolluk yapılanması anlamında hafızası yok edildi. Bu kurumların arşivi yok edildi." diyen Kart, bu işin özünde, temelinde istihbarat zafiyeti olduğuna dikkat çekti. Türkiye Cumhuriyeti'nin istihbarat birimlerinin tek elde toplanıp MİT'in insiyatifi ve sorumluluğuna verildiğini dile getiren Kart, MİT'in Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir anayasal kurumu konumunda olmadığını savundu. Kart, "MİT, AKP'nin ve Cumhurbaşkanı'nın kişisel ve siyasi stratejilerini belirleyen, bu anlamda danışmanlık görevi yapan ve tamamen bir parti teşkilatı hiyeraşisi içinde görev yapan, bu yönüyle devletin anayasal bir kurumu olmaktan çıkan bir kurum niteliğinde." diye konuştu.
OLAYLARIN PERDE GERİSİ HİÇBİR ŞEKİLDE AYDINLATILMIYOR
Anayasal kurumların geneli için zafiyet ve tahribatın zaman içinde ortaya çıktığını anlatan Kart, MİT gibi kurumlarda ise yapılan görevin niteliği gereği hemen ortaya çıktığını vurguladı. Kart, şunları kaydetti: "Diyarbakır'da HDP mitinginde yapılan saldırıdan başlayın da, Niğde saldırısından başlayın da, bütün bu süreçlerde bu olayların perde gerisinin hiçbir şekilde aydınlatılmadığını görüyoruz, üstüne gidilmediğini görüyoruz. Mevcut hafızaların, arşivin yok edildiğini biliyoruz. Böyle bir tablo içinde bu sonuçların ortaya çıkması kaçınılmazdır. MİT ve benzeri kurumdaki birimler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurumu olmaktan çıkmışlardır. 17/25 Aralık süreciyle ilgili olarak Nisan 2013'te MİT bütün bunları tespit ediyor. Bunun idari ve adli yönden yasal gereğini yapması gerekirken; dönemin Başbakana rapor düzenliyor; 'Aman Sayın Başbakan'ım şunlar şunlar var, tedbirinizi alın. Sizin için iyi olmaz.' Böyle bir kurumun milli bir kurum olduğundan söz edilebilir mi, devleti temsil ettiğinden söz edilebilir mi? Bu, yıllardır anlatmaya çalıştığımız parti hegomanyası, parti devleti yapılanmasının en acı, en dramatik örneklerinden birisidir, şu an gittiği nokta. MİT'in başındaki kişinin siyasete girmesi, siyasetten çekilmesi, bunların hepsi bir araya geldiği zaman, MİT'in Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının tümüne güven vermesinden söz edemezsiniz, maalesef mümkün değil."
IŞİD'in Türkiye'deki uyuyan hücrelerinden 2-3 yıldır bahsettiklerine dikkat çeken Kart, bir hafta içinde yeni bir takım bilgi ve dökümanlara ulaşabileceğini ve bunu da kamuoyu ile paylaşacaklarını kaydetti. Bunun bilinen bir gerçek olduğunu ifade eden Kart, oluşturulan iklimin sonucunda bu hücrelenmeler, yuvalanmaların gerçekleştirildiğinin altını çizdi.
CİHAN