İzmir merkezli 18 ilde, kamuoyunda "askeri casusluk" olarak bilinen davanın soruşturmasında usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla önceki gün düzenlenen operasyonda gözaltına alınanların emniyette ifade verme işlemi sürüyor. Gözaltındakilerin avukatlarından İsmail Hakkı Küçük, insanların savunma hakkının Anayasa'da, kanunlarda lüks olmadığını dile getirdi. Av. Küçük, "Bu, illüzyon olsun diye oraya yazılmamış. Her bir insan şüpheli olduğunda, polise getirildiğinde ya da adliyeye götürüldüğünde savunma hakkının neden kutsal olduğunu, nasıl herkesçe kıymetinin bilinmesi gerektiğini o zaman anlar. Dışarıdaki insanlar bunu anlamayabilir ama şu an savunma hakkıyla ilgili ciddi problemler var. İnsanların kendilerini savunabilmek için hiçbir imkanları yok. Hayali savunmalar yapıyorlar ve 'terör örgütü yönetmek, kurmaktan' suçlanan insanlara okuduğu gazete, seyrettiği televizyon soruluyor. Çok çirkin buluyorum ben bunu." dedi.
Gözaltına alınanların tutulduğu İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü önünde gazetecilere açıklamalarda bulunan Av. Küçük, gözaltında bulunanlardan 35 kişinin ifadesinin tamamlandığını, yaklaşık sekiz dokuz kişininkinin devam etitğini dile getirdi. Yarın sabah adliyeye sevk edilmelerinin beklendiğini aktaran Küçük, savunma hakkına değinerek, "İnsanlar bu devirde 2 bin yıl öncesinin ortamıyla, şartlarıyla iş yapıyor. Hukuk devleti ilkesini, hukukun üstünlüğünü, 10 yıl, 20 yıl, 1980'lere, 90'lara götürüyorlar. Bin 500, 2 bin yıl, Milat'tan önceye götürmüşler. Suçladığın hususta, hem suçladığın kişiye o suçun delilini hem de suçlamayla orantılı silahların eşitliği diye bir ilke var. Anayasa Mahkemesi'nin çok güzel kararları var, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin çok güzel kararları var ve Türkiye'nin taraf olduğu birçok sözleşmede var ama sadece var. Kağıt üzerinde var, uygulamaya gelince yok. Bu bizi üzüyor hukukçu olarak. Biz kendimizi avutuyoruz." şeklinde konuştu.
'MÜVEKKİLLERİMİZE ÇOK BARİZ MENFİ AYRIMCILIK YAPILIYOR'
Avukat olarak zaman zaman medyaya yönelik bilgilendirmeler yaptıklarını dile getiren Küçük, "Gördüğümüz hukuksuzlukları, yanlışları ifade ediyoruz. Biz avukatlığını yaptığımız kişiler için bir ayrıcalık, özel kıyak talep ettiğimizden değil; müvekkillerimize gerçekten çok bariz menfi ayrımcılık yapılıyor. Kanunda çok açık belirtilmiş sorgu usullerine riayet edilmiyor. Bir soru hazırlanıyor, üç sayfa. Yani sorunun daha birinci paragrafını okuduğunda, başında anlatılanları anlamak mümkün olmuyor. Bir insana sorulacak soru, mümkünse üç beş cümleyi geçmemeli. Üç sayfa boyunca, her sayfada da yaklaşık 25 satır olduğunu düşünecek olursanız, sürekli böyle tekrarlar. Kendi kafalarına göre soracakları detay bilgileri düzgünce çalışıp anlamadan hazırlanmış sorular, yani fecaat hukuk adına." dedi.
'KANUNDA AÇIK HÜKÜM VAR, BÖYLE SORU HAZIRLANMAZ'
Kanunda açık hüküm bulunduğunu ve bu şekilde soru hazırlanamayacağını ileri süren Av. Küçük, "Devletin valisini, devletin emniyet müdürünü terör örgütü kurmaktan ya da anayasal düzeni değiştirmeye çalışmaktan suçluyor ve buraya getiriyorsan, bu insanlara gerçekten bu suçun delili mahiyetinde bir kısım somut deliller göstermek zorundasın. Gizlilik kararları veriliyor. Bu dosyada da var, onun için detay veremiyorum. Gizlilik kararı olduğu için insan kendisini savunmak için soru sorulan evrağı görmesi gerekiyor. İlk başlangıçta soru sorulan evrağı hazırlayan kişi bunlar ya da parafı olan kişi. İçerikle ilgili soru sorulması mesela çok hatalı. Sadece evrağı hazırlayan insan da, 'Bakayım evrağa, ona göre izah edeyim.' diyor ama gizlilik kararı olduğu için onlara da ulaşılamıyor. Moda oldu gizlilik kararlarıyla, kalabalık sayılarla operasyon yapmak. Bu gelenek bitmeli." dedi.
'BİR İNSANIN OKUDUĞU GAZETE, O İNSANI TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYESİ YAPMAZ'
Bir insanın okuduğu gazetenin, o insanı terör örgütü üyesi yapmayacağını belirten Av. İsmail Hakkı Küçük, "Terör örgütü olması için, kurulması için, bir insanın terör örgütü olması için yapılması gereken, olması gereken hususlar bellidir. Bu memlekette herkes terör örgütlerini adıyla, yöneticisiyle, bütün tepe kadrosuyla biliyor. Türkiye'de şu an biz hukukçuların da, normal vatandaşların da bildiği terör örgütlerinin tamamı, devletler tarafından kurulmuş örgütlerdir. Hiçbirini normal vatandaş, kendi kafasına göre kurmuş değil. Bu terör örgütlerinin bütün kafa kadrosu, yönetici kadrosu genel müdür, müsteşar yardımcısı düzeyinde bürokratik imkanlara sahip insanlar. Aynen zorla, 'siz terör örgütü üyesisiniz, terör örgütü kurmuşsunuz' gibi suçlamalar yapılıyor insanlara. Üç beş tane kafayı kırmış, artık böyle hangi kafayla yapıyorlar onu da bilmiyorum ama onlar istedi diye insanlar örgüt olmaz. Örgüt için bomba lazım, silah lazım, eylem lazım. Bunların hiçbiri yok. 'Sen şu gazeteyi neden okudun, sen bu televizyonu neden seyrettin' demeye getiriyorlar. Hala fişleme, hala bin yıl öncesinin mantığıyla gidiliyor." diye konuştu. CİHAN