Türkiye: Haksız Tutuklama ve Hukuk Devletinin Çöküşü. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ve Avrupa Devletleri’nin Pasifliği” konulu konferansın ev sahipliğini Avusturya Gazeteciler Kulübü yaptı.
Konuşmasında “KHK’lar ile özgürlük alanımız her gün daha da daralıyor” diyen Veysel Ok, “152 gazeteci halen cezaevinde. Bu tutuklamaların çoğunda delil toplama sürecinde hukuk uygulanmadı. İddianameler gazetelerde çıkan bilgilerle hazırlandı” dedi.
“Tutuksuz yargılanma hakkınının ihtimal dahi olmadığı bir süreçteyiz” diyen avukat Veysel Ok, bunun en son örneğini ‘Altan Kardeşler’ sürecinde yaşadık. Baskılı bir mahkeme süreci sonrasında müebbet hapse mahkum oldular” ifadelerini kullandı.
Şu anda mahkemeleri süren gazetecilerin de benzer ceza alma ihtimalinin çok yüksek olduğunu belirten Veysel Ok, “Mahkemelerin kimi zaman verdiği tahliye kararlarına bile bir direnme var. Şahin Alpay ve Mehmet altan vakası örneğin. Anayasa Mahkemesi ‘tutuklamalar hukuka aykırı, ihlali gider’ dedi. Ama yerel mahkeme Anayasa Mahkemesi’nin bu kararını ‘bize karışamazsın’ diyerek uygulamadı. Oysa ki, Türk Ceza Kanunu’nun 153. maddesi gayet açık ve nettir. Anayasa Mahkemesi kararı bağlayıcıdır, kesindir. Yani şu anda Türkiye’de Anayasa Mahkemesinin kararlarının yerel mahkemeler tarafından uygulanmadığı bir döneme girdik.” dedi.
‘AİHM AĞIRDAN ALIYOR’
Şimdi rotayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne çevirdiklerini söyleyen Veysel Ok, “Darbe girişimi sonrası 13 gazetecinin AİHM başvurusu var. Bunlar arasında benim de başvurularım var. Mahkeme, başvuruları ‘öncelikli’ olarak değerlendirecekti. Başvurularımıza 13 uluslararası örgüt de müdahil oldu. Ancak AİHM nedense davaları ağırdan alıyor.” dedi.
Veysel Ok, “Altan Kardeşler için bir yıl önce AİHM’e başvurmuştuk. Altan Kardeşler’in yargılandığı davada bir ceza çıkacağını AİHM de biliyordu. Fakat buna rağmen bir karar almadı. Endişem o ki, bu gecikmeler Türkiye’deki gazeteciler için de vahim sonuçlar doğuracak.” dedi.
Veysel Ok, “AİHM’i artık haklarımızı koruyacak tek kale olarak görüyoruz. Ancak AiHM yavaş hareket ederek bizi hayal kırıklığına uğratmıştır.” ifadelerini kullandı.
Orta vadede AİHM’den bir ihlal kararı beklediğini söyleyen Veysel Ok AİHM’i insiyatif almaya çağırdı:
“Zaman işliyor. Altan Kardeşler müebbet aldı. Şahin Alpay gibi gazetecilerin de müebbet alma ihtimali yüksek. Olası bir AİHM kararı sadece Türkiye’deki gazetecilerin ifade özgürlüğünü korumakla yetinmeyecek, aynı zamanda Avrupa’da da ifade özgürlüğünün korunmasını destekleyecek.”
AİHM’e yapılacak her başvurunun, mahkeme nezdinde bir baskı unsuru olacağını söyleyen Avukat Veysel Ok, “Ancak şu ana kadar ki başvuru sayısı sadece 12. Oysa ki 152 gazeteci ver cezaevinde. Soru şu: Diğer gazeteciler neden başvurmuyor? Ciddiye mi almıyorlar? Yoksa bir hukuki desteğe mi ihtiyaçları var. Eğer hukuki desteğe ihtiyaçları varsa Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği olarak biz yardıma hazırız” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de tutuklu gazetecilerin özgürlüklerine kavuşması için uluslararası bir dayanışma gerektiğini vurgulayan Veysel Ok, “Paris’te bir gazeteci ‘evlat edinme projesi’ başlatmıştı. Biz ‘evlat edinin’ demiyoruz. Ama dayanışma içinde olsunlar. Avrupa’daki gazeteciler Türkiye hakkında haber yapmaktan yılmasınlar.” diye konuştu.
TÜRKİYE’DE YARGI YOK!
Konferans katılımcılarından avukat Ceren Uysal da konuşmasında,“Şu anda Türkiye’de yargı yoktur” dedi. Uysal, “Bir avukat olarak şahsen ben, Türkiye’de yargının tamamen bağımsız olduğu bir dönem hatırlamıyorum. Türkiye asla bir gül bahçesi değildi. Fakat yargıya olan güven eksikliği asla bu boyuta ulaşamamıştı. Şu anda Türkiye’de yargımız yok. Sahip olduğumuz, hükümetin emirlerini uygulayan bir grup kamu görevlisi. Bizler sadece bu AKP rejiminin rehineleriyiz. Biz güç tarafından hapsedildik. Hepsi bu. Ama sevgili hakimlerimizden birinin söylediği gibi, bütün mahkeme kararları yalnızca bu hükümetin yaşam süresi boyunca geçerli olacak.” dedi.
Avukat Uysal, “Darbeden hemen sonra, 3 bin hakim ve savcı tutuklandı. Bu da bizlere bir darbeden önce kara liste hazırlandığını, hakim ve savcıların da siyasi görüşlerine bu listeye dahil edildiğini gösteriyor” diye konuştu.
Avukat Ceren Uysal, sözleri şöyle noktaladı: “200 bin kişi hapiste derken hep gazetecileri, avukatları, yargıçları anlatıyoruz. Aslında Türkiye’nin kendisi bir açık hapishane. Ve Türkiye’de şu anda 3 milyon Suriyeli göçmen var. Bunlar şimdi AKP’nin Avrupa’ya karşı koz olarak kullandığı bir rehine. AKP ile hep problemi olmuş biri olarak öfke duyduğum en büyük şeylerden biri de bu göçmen anlaşması.”