Türkiye'nin de üyesi olduğu Strazburg'daki Avrupa Konseyi'nin Bakanlar Komitesi'nin son toplantısında bir kez daha Osman Kavala'nın durumuna yer verildi.
Yayınlanan sonuç bildirisinde daha önceki çağrılar hatırlatılarak Kavala'nın devam eden tutukluluğunun uluslararası hukuka aykırılık teşkil ettiği ve derhal salıverilmesi gerektiği belirtildi.
"Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "casusluk" suçlamalarıyla yargılandığı davada şubat ayında ikinci kez hâkim karşısına çıkan iş insanı ve Anadolu Kültür A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamına karar verilmişti.
Birleştirilen davanın ilk duruşması 21 Mayıs'ta görülecek.
3 YILI AŞKIN SÜREDİR CEZAEVİNDE
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi 22 Ocak'ta, Gezi Parkı eylemlerine ilişkin davada, tutuklu olarak yargılanan Osman Kavala ile diğer 8 kişi hakkındaki beraat kararlarını kaldırdı.
İlk olarak Gezi olayları ile bağlantılı suçlamalar nedeniyle 1 Kasım 2017'de tutuklanan Osman Kavala, 3 yılı aşkın süredir cezaevinde bulunuyor.
Anayasa Mahkemesi (AYM) , Kavala'nın Gezi Parkı davasından tutukluluğuna yönelik başvurusunu 22 Mayıs 2019'da reddetti. Kavala'nın avukatları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurdu.
AİHM, 10 Aralık 2019 tarihli kararında, Kavala'nın "makul şüphe olmadan, siyasi nedenlerle tutuklanması ve AYM'nin bireysel başvurusunu makul sürede incelenmemesi"ni gerekçe göstererek, bu durumun hak ihlali olduğunu belirterek, Kavala'nın derhal serbest bırakılmasını istedi.
30. Ağır Ceza Mahkemesi, 18 Şubat 2020'de Gezi Parkı olayları nedeniyle yargılandığı davada, Kavala'nın beraatine ve tahliyesine karar verdi. Ancak aynı gün 15 Temmuz darbe girişimi davasından, hakkında gözaltı kararı çıkarılan Kavala, ertesi gün çıkarıldığı hakimlik tarafından "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlamasıyla tutuklandı.
Gezi Parkı davasından beraat eden ve tahliyesine karşın, casusluk suçlaması nedeniyle tutukluluğunun devamına karar verilen Kavala, AYM'ye başvurmuştu.
AYM, Aralık ayında Osman Kavala'nın bireysel başvurusunu "kişi hak ve özgürlüğü güvenliğinin ihlâl edilmediğine" hükmederek reddetmişti.