Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komitesi (AFET), Avrupa Konseyi ve Komisyonuna da iletilecek olan 2021 Türkiye raporunun ilk taslağını 7 Şubat 2022 tarihinde yayınladı. Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Nacho Sánchez Amor tarafından hazırlanan taslak raporun üzerinde 8 Mart tarihine kadar müzakerelerde bulunulacak ve AP üyelerinin değişiklik teklifleri değerlendirilecek. Taslak raporda özellikle hukukun üstünlüğü ve temel haklar ile ilgili sorunlara dikkat çekilirken Türkiye’nin AB ve değerlerinden çok uzakta olduğu ve bu mesafenin büyümekte olduğu belirtildi.
TR724'te yer alan habere göre raporda siyasi irade eksikliği sebebiyle gerekli reformların gerçekleştirilememesi ve insan hakları gibi konularda Türkiye’nin AB değer ve standartlarından çok uzakta olması göz önünde bulundurulduğunda 2018’den beri fiilen durma noktasına gelen müzakerelerinin yeniden başlamasının şu an mümkün olmadığı belirtildi. Geçtiğimiz aylarda hükümetin en üst yetkililerinden gelen AB ile tekrar ilişkilerin güçlendirileceğine dair yapılan açıklamalara dikkat çekilirken Türk makamlarına bu sözlerini eyleme geçirmeleri ve somut adımlar atmaları çağrısında bulunuldu. Raporda ayrıca Türkiye’deki yüksek enflasyon ve hayat pahalılığının birçok insanı yoksulluğa ve zorluğu ittiği ifade edilirken mevcut durumun endişe verici olduğu dile getirildi.
Hukukun Üstünlüğü ve Temel Haklar
Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve insan haklarının her geçen gün daha kötüye gittiği açıklanırken yargının bağımsızlığının yok edilerek ve hukukun hiçe sayılarak kurulan mevcut baskıcı yönetim biçiminin kasıtlı, amansız ve sistematik bir devlet politikası olduğunu düşünülmektedir denildi. Raporda, Türk devlet yetkililerinin, Türkiye’nin uluslararası ve yerel yasal yükümlülüklerini açıkça ve ısrarla göz ardı ettiği, Avrupa Konseyi kararlarının hiçe sayılmasının dehşete düşürücü olduğu ifade edildi. İnsan haklarının AB-Türkiye ilişkilerinden ayrı düşünülemeyeceği, aksine bu konuların müzakerelerin merkezinde olduğunu ve Türkiye’nin AB yolundaki en büyük engelleri olduğu açıklandı. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin kınandığı raporda gazetecilere ve bağımsız medyaya yönelik devam eden baskı, sansür ve tacizin endişe konusu olmaya devam ettiği belirtildi.
2021 yılında Türkiye’de kabul edilen dördüncü ve beşinci yargı paketlerine atıf yapılarak Türkiye’deki gerçek problemin yasal düzenlemelerden ziyade bu hükümlerin uygulanmamasından kaynaklandığı ileri sürüldü. Raporda, Anayasa Mahkemesi nezdinde yapılan bireysel başvuru sayılarının arttığı ve bu şikayetlerin bir değişim getirmediği vurgulandı, Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının erozyona uğramasından endişe duymaya devam etmekteyiz denildi. Türk Hükümeti, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin nihai kararına uymaya ve dört yıldan daha uzun süredir tutuklu olan Osman Kavala’yı serbest bırakmaya çağrıldı.
Taslakta, terörle mücadelenin hukuk devleti, insan hakları ve temel özgürlüklere saygı çerçevesinde yürütülmesi gerektiği ifade edilirken toplantı ve gösteri hakkı, ifade ve basın özgürlüğü, sivil toplum ve muhalefet partilerine yönelik baskılar, LGBTİ kişilerin insan hakları durumundaki kötüleşme ile gözaltında işkence ve kötü muamele konularına da değinildi. Türkiye işkenceye karşı sıfır tolerans politikasına uymaya çağırılırken cezasızlığa son vermek ve sorumlulardan hesap sormak için gözaltında işkence, kötü muamele ve insanlık dışı veya aşağılayıcı muameleye ilişkin gerekli soruşturmaların usullerine uygun şekilde yapılması istendi.
Raporda muhalefet partileri ve politikacılarına yönelik tehdit, baskı ve saldırılardan endişe duyulduğu ve 4000’den fazla HDP üyesinin şu anda cezaevinde olduğu belirtilirken HDP eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın Kasım 2016’dan bu yana tutuklu olmaları kınandı. Muhalefet partilerinin milletvekillerinin parlamento üyeliklerinin düşürülmesinin Türkiye Parlamentosu’nun demokratik bir kurum olarak imajını ciddi şekilde zedelediğinin altı çizildi.