AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Orbán’ı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile olan yakın ilişkileri ve AB iç pazarını baltalayan politikaları nedeniyle hedef aldı. Von der Leyen, Orbán’ın hükümetinin Avrupa şirketlerine daha yüksek vergiler koyarak ekonomiyi zarara uğrattığını söyledi. Ayrıca, Orbán’ın Ukrayna’daki savaşa ilişkin söylemlerine tepki göstererek, onun Rusya'nın saldırganlığını görmezden geldiğini belirtti. Von der Leyen, Orbán’ın Ukrayna’yı suçlayan tavrını eleştirerek, "1956’daki Sovyet işgali için Macarları mı suçlayacağız?" sorusunu yöneltti ve bu sözler Avrupa yanlısı gruplardan büyük alkış aldı.
"AB'NİN EN YOZLAŞMIŞ SİYASETÇİSİ"
Avrupa Parlamentosu’nda Yeşiller Partisi milletvekili Daniel Freund, Orbán'a yönelik en sert eleştirilerden birini yaptı. Orbán’ı "AB'nin en yozlaşmış siyasetçisi" olarak tanımlayan Freund, Macaristan’ın Orbán yönetimi altında 14 milyar avroluk AB fonunu kaybettiğini belirtti. Yolsuzluk, kamu ihalelerinin yalnızca Orbán'a yakın çevrelere verilmesi ve demokratik kurumların zayıflatılması Freund’un temel eleştiri noktalarıydı. Freund ayrıca, Orbán’ın Çin ve Rusya'nın "useful idiot’u" (kullanışlı aptalı) olduğunu belirterek, Macaristan’ın bu iki ülke ile kurduğu ilişkilerin Avrupa Birliği’nin değerleri ve güvenliğine zarar verdiğini söyledi.
Avrupa Halk Partisi lideri Manfred Weber de Orbán'ın Rusya ile olan yakın ilişkilerini sert bir dille eleştirdi. Orbán’ın Moskova’ya yaptığı ziyareti bir “barış misyonu” olarak sunmasının gerçekçi olmadığını ve bunun yalnızca bir "propaganda şovu" olduğunu söyledi. Weber, Orbán’ın bu tür eylemlerinin Rusya'nın savaşını uzattığını ve Avrupa’ya zarar verdiğini ifade etti.
ORBAN: 'SOLCU PROPAGANDA'
Orbán ise tüm bu eleştiriler karşısında oldukça öfkeli bir tutum sergiledi ve Avrupa Parlamentosu'nun kendisine karşı "solcu propaganda" yürüttüğünü iddia etti. Orbán, AB Komisyonu'nun tarafsız olmadığını, aksine siyasi bir silah olarak kullanıldığını öne sürdü. Ancak bu eleştiriler ve Orbán’ın savunması, onun Avrupa Birliği içerisindeki yalnızlığını ve marjinalleşmesini daha da belirgin hale getirdi.
Bu tartışmalar, Macaristan’ın AB Dönem Başkanlığı döneminde yaşanan gerilimlerin, AB’nin temel değerleri olan demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları çerçevesinde ciddi bir kriz yaşandığını gözler önüne serdi. Orbán’ın politikaları, hem AB içerisinde hem de uluslararası alanda geniş çaplı tartışmalara yol açmaya devam ediyor.