Türkiye’nin Avrupa’ya yakınlaşma konusunda adım atması gerektiğine işaret eden Avusturya başbakanı, gümrük birliğinin genişletilmesinin ancak böyle bir adımdan sonra Türkiye ile AB arasındaki yeni ilişkinin bir unsuru olabileceğini dile getirdi.

AB’nin ekonomik yönden Türkiye’ye bağımlı olmadığını, aksine Türkiye’nin bağımlı olduğunu savunan Christian Kern şöyle konuştu: “Türkiye, Avrupa ve Batı’ya büyük ölçüde bağlıdır. Aynı şekilde sığınmacılar konusunda da, bazılarının bize söylediğinin aksine, Türkiye’ye daha az bağımlıyız. Türkiye’ye doğrudan yatırımların çoğu Batı’dan yapılıyor. Bu bilgiler ışığında Batı’nın geri çekilmesi durumunda, Türkiye’deki gelişmelerin nasıl olabileceğini görebiliriz.”

Gazetenin haberinde ayrıca uzun süredir Türkiye’ye karşı daha sert bir politika izlenmesini savunan Hollanda, Belçika ve Avusturya’nın yanısıra, bugüne kadar ihtiyatlı davranan Almanya’nın da politika değişikliğine gittiğine dikkat çekildi. AB çevrelerinde gümrük birliğinin genişletilmesi söz konusu olacaksa, bunun AB anlaşmalarındaki hukuk devleti ve insan hakları hükümlerinin daha sıkı kurallara bağlanmasıyla mümkün olacağı görüşünün ağırlık kazandığı belirtildi.

AB verilerine göre, 1995 yılında yürürlüğe giren Gümrük Birliği Anlaşması sayesinde Türkiye ile AB arasındaki ticaret hacmi dört katına çıkmış durumda. Türkiye dış ticaretinin yüzde 40’ını AB ülkelerine yapıyor ve Türkiye’ye doğrudan yatırımların üçte biri AB şirketleri tarafından gerçekleştirilmiş durumda. Yabancı yatırımların yüzde 10’unu gerçekleştiren Alman şirketleri ise Türkiye’ye 12 milyar avro (yaklaşık 50 milyar TL)  yatırım yapmış durumda.

Münih merkezli Ifo Enstitüsü’nün hesaplamalarına göre, gümrük birliğinin genişletilmesi Türkiye’nin ekonomik gücünü 1,8 oranında arttıracak. Tarım ürünlerinin AB’ye ihracatı yüzde 95, hizmet sektörü ise yüzde 430 oranında artacak. Bu da Türkiye’de kişi başına düşen milli geliri yıllık 171 dolar artıracak.