Aydın Doğan hakkında, kızı Hanzade Doğan Boyner'le birlikte 'Sermaye Piyasası Kanunu'na muhalefet' suçlamasıyla yargılandığı davada zorla getirme kararı çıktı.
Doğan'ın avukatları, kararı bazı yayın organlarının 'yakalama kararı' diye duyurmasına tepki gösterirken, davanın Yargıtay Ceza Kurulu'nca esasa hiç girilmeden usule ilişkin bozulduğunu ve bu kapsamda İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi hakiminin dosyayla ilk kez karşılaştığını hatırlattı.
Diken'in aktardığı habere göre, açıklamada Doğan'ın duruşmaya gelmemesinin nedenine ilişkin şu bilgiler verildi: "Müvekkilimiz Aydın Doğan'ın 2015 yılından bu yana omurilik rahatsızlığı vardır ve sürekli ertelediği ameliyatı için Doğan Medya Grubu'nun satışından sonra karar almış ve 12.04.2018 tarihinde de tedavi için Münih'e gitmiştir. 18 Nisan'da da daha önce planlandığı gibi bir operasyon geçirmiştir. Bu operasyondan sonra 7 Mayıs 2018 tarihinde İstanbul'a gelmiş ancak nekahat döneminin iyi gitmemesi nedeniyle doktorunun çağrısı üzerine 9 gün sonra Münih'e geri dönmüştür. Halen de orada yoğun bir tedavi görmektedir. Bu tedavi 31 Temmuz'a kadar devam edecek bilahare doktorları tarafından değerlendirilecektir."
'KONSOLOSLUK ONAYLI RAPOR SUNDUK'
7. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 6 Haziran tarihli duruşmada son derece haklı, yasal ve belgeli mazeret beyanını kuşkuyla karşıladığı belirtilen açıklamaya şöyle devam edildi:
"Mahkeme Münih'ten alınan sağlık raporunun tek imzalı olduğu heyet raporu olmadığı gerekçesi ile kabul etmemiş, yine de sağlık sorunu olduğundan duruşmayı 11 Haziran tarihine ertelemiştir. Ancak duruşmadan sonra 7 Haziran tarihinde il sağlık müdürlüğüne raporları göndererek uygun olup olmadıklarını sormuştur. 11 Haziran günlü duruşmada bu kez tarafımızdan üç doktor imzalı ve konsolosluk onaylı rapor sunulmuş ve operasyona katılan Türk doktor da tanık olarak dinlenmiştir. Buna rağmen duruşmayı yine de 18 Haziran tarihine bırakmış ve yine yokluğumuzda, kararda belirtmediği halde hem İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne yazı yazarak yurt dışında olup olmadığını sormuş hem de adreslerine zorla getirme kararı çıkarmıştır. Müdafii olarak biz bu karara itiraz ettiğimiz gibi sayın hakimi de HSK'ya (Hakimler ve Savcılar Kurulu) şikayet ettik. Çünkü T.C. Devleti, laik demokratik sosyal bir hukuk devletidir, anayasaya göre de yasalar herkese eşit ve objektif bir biçimde uygulanmak zorundadır. "
'HAKİMİN AMACINI ANLAMAKTA GÜÇLÜK ÇEKİYORUZ'
Yerel mahkeme hakiminin amacını anlamakta güçlük çektiklerini belirten avukatlar açıklamayı şöyle sonlandırdı:
"Bugüne kadar yargıya güvendik ve ilk duruşmaya katıldığımız gibi çağrılan her duruşmada da hazır olduk, yargılama sürecinin uzamasının müsebbibi biz olmadığımız gibi yerel mahkeme de değil. Dolayısı ile, yasal ve haklı mazeretimize karşın böyle zorlayıcı ve onur kırıcı davranış biçimini ne müvekkillerimiz ne de savunma makamı olarak bizler hak etmiyoruz. Bu açıklamayı da bazı yayın organlarında müvekkilimiz aleyhine ‘yakalama kararı çıktığı' yazıldığı için yapmak zorunda kaldık. Bu kapsamda her türlü yasal yollara başvuracağımızı kamuoyuna saygı ile duyururuz."