Belarus ve Polonya sınırları arasında sıkışan mültecilerin durumunun uluslararası basının gündemine düşmesinden sonra Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in 'insan kaçakçılığı' yapan ülkelerin havayollarının 'kara liste'ye alınacağına dair açıklama yapmıştı.
Von der Leyen'in ifadelerine atıfta bulunan Erdemir, "Avrupa Birliği sadece insan kaçakçılığına suç ortaklığı yapan havayollarına değil, aynı zamanda göçmenleri silahlandırmaktan sorumlu Türk yetkililere yönelik yaptırımları da dikkate almalıdır." diye yazdı.
Erdemir'in Demokrasileri Koruma Vakfı'nın sitesinde yayınlanan yazısının çevirisi şöyle:
"Avrupa Birliği'nin, Türkiye'nin ulusal bayrak taşıyıcısı olan Türk Hava Yolları'nın, havayolunun Belarus'a göçmen kaçakçılığındaki iddia edilen rolü nedeniyle hedefine aldığı bildiriliyor. Brüksel, havayoluna karşı yaptırımlarla ilerlerse, bunlar Avrupa Birliği'nin Ankara'nın Belarus diktatörü Alexander Lukashenko'yu insan hakları ihlallerine tutmaktan korumaya devam etmesine karşı ilk somut tepkisini oluşturacak.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği'nin göçmenleri Belarus'a uçurarak "insan kaçakçılığında faaliyet gösteren üçüncü ülke havayollarını kara listeye alma da dahil olmak üzere nasıl yaptırım uygulanacağını" araştırdığını söyledi.
Lukashenko rejimi, görünüşe göre Moskova'nın desteğiyle haziran ayından beri, göçmenleri Afrika ve Orta Doğu'dan çekerek Avrupa Birliği'ne karşı silahlandırdı ve ardından onları silah zoruyla AB üye ülkeleri Letonya, Litvanya ve Polonya'ya geçmeye zorladı.
Lukashenko, Brüksel'in Lukashenko'nun “ciddi insan hakları ihlalleri” olarak adlandırdığı şeye uygulanan bir dizi AB ekonomik ve mali yaptırımına misilleme olarak bu göçmen krizini üretti. Brüksel, geçen Mayıs ayında bir Belarus jetinin Yunanistan'dan Litvanya'ya giden 126 yolcu taşıyan bir ticari uçağı uçaktaki muhalif gazeteci Roman Protasevich'i tutuklamak için indirmesinin ardından en sert yaptırımları uygulamaya koydu.
İlkbahar ve yaz aylarında, Erdoğan, güçlü adam Lukashenko'nun yardımına koştu. Washington Post, Türkiye'nin Mayıs ayında Lukashenko'ya yönelik resmi bir kınamayı sulandırmak için NATO içindeki veto yetkisini kullandığını bildirdi. Reuters'e göre Ankara, Baltık müttefikleri ve Polonya'nın savunduğu belirtilmemiş cezalandırıcı adımları engellerken, diğer NATO üyelerinin yaptığı Belarus'a ek Batı yaptırımları ve oradaki siyasi mahkumların serbest bırakılması çağrılarını da reddetti. Türkiye'nin engellemesi, Erdoğan'ın transatlantik ittifakı içinde sistematik olarak oynadığı oyun bozucu rolüyle uyumluydu.
Haziran ayında Avrupa Birliği, AB havayollarının Belarus üzerinden uçmasını ve Belarus havayollarının AB toprakları üzerinden uçmasını veya AB havaalanlarına inmesini yasaklamış olsa da, THY, Suriye'nin Cham Wings ve BAE’nin havayolu FlyDubai ile birlikte Minsk'e düzenli uçuşlar yapmaya devam etti.
Politico Europe, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin "Minsk'e inen uçuşların ana çıkış noktaları olduğuna inanılan ülkeler arasında" olduğunu bildirdi. Bu iddiaya yanıt olarak, Türk Hava Yolları herhangi bir görevi kötüye kullanmayı reddeden bir bildiri yayınladı.
Pazartesi günü von der Leyen, Lukashenko rejiminin “göçmenleri alaycı bir şekilde araçsallaştırmasını”, askeri ve askeri olmayan yöntemleri harmanlayan bir tür düzensiz savaş olan “melez saldırı” olarak nitelendirdi.
Aynı gün, Polonya hükümet sözcüsü Piotr Mueller gazetecilere verdiği demeçte, Belarus sınırına yakın 3 ila 4 bin göçmenin bulunduğunu söyledi ve “silahlı nitelikte bir tırmanma” konusunda uyardı. AB İçişleri Komiseri Ylva Johansson, "Acil önceliğimiz Minsk havaalanına gelen arzı kapatmaktır" dedi.
Avrupa Birliği'nin, Afrikalı ve Ortadoğulu göçmenleri Belarus'a taşımasını önlemek için THY’ye karşı alacağı herhangi bir cezai işlem, Avrupa Komisyonu'nun 29 Eylül'de önerdiği ve Avrupa Birliği Konseyi'nin yayınladığı Minsk'e yönelik tedbirleri güçlendirecektir.
Bu önlemler, Lukashenko rejiminin yetkililerini hedef alan AB-Belarus Vize Kolaylaştırma Anlaşmasının kısmen askıya alınmasını içeriyor. Erdoğan'ın göçmenleri Avrupa Birliği'ne karşı silahlandırmayı Lukashenko'dan çok önce başlattığı ve gerçekleştirmeye devam ettiği göz önüne alındığında, Avrupa Birliği sadece insan kaçakçılığına suç ortaklığı yapan havayollarına değil, aynı zamanda göçmenleri silahlandırmaktan sorumlu Türk yetkililere yönelik yaptırımları da dikkate almalıdır."