Muğla'nın Bodrum ilçesinde Suriyeli Aylan Kurdi bebek ile birlikte ağabeyi ve annesinin de aralarında bulunduğu 5 kişinin öldüğü mülteci faciasıyla karar verildi. Bodrum Ağır Ceza Mahkemesi'nde tutuklu yargılanan sanıklar, Suriyeli Mwafaka Alabash (36) ve Asem Alfrhad (35), 'göçmen kaçakçılığı' suçundan, temyiz yolu açık olmak üzere 4'er yıl 2'şer ay hapis cezasına çarptırıldı.
Duruşmada savcılığın esas hakkındaki mütalaası bir kez daha tutuklu sanıklar Asem Alfrhat ve Mwafaka Alabash ile avukatlarına okundu. Savcılığın mütalaasında 2 Eylül 2015 tarihinde, içinde 14 yabancı uyruklu göçmenin bulunduğu fiber teknenin Bodrum sahilinden hareket ettikten sonra seyir halinde iken hava muhalefeti ve aşırı yüklü olması nedeniyle batması ve teknede bulunanlardan 5 kişinin hayatını kaybetmesi olayı ile ilgili olarak yakalanan ve tututklu yargılanan iki sanığın göçmen kaçakçılığı organizasyonu içinde yer aldıklarının sabit olduğu ifade edildi.
Savcılık iddianamesinde, iki sanığın olayın emanetçisi konumunda oldukları belirtilerek buna rağmen sanıkların üzerine atılı bulunan bilinçli taksirle ölüme neden olma suçunu işlediklerine dair somut ve şüpheden uzak bir delil elde edilemediği kaydedildi.
İddianamede, "Her iki sanığın da suçüstü yakalanmadıkları mağdurlar tarafından sanıkların ya tekneye bindiklerine ya da birilerini tekneye bidirdiğine dair bir beyanda bulunulmadığı belirlendi" ifadeleri dikkat çekti.
Savcılık iddianamesini dinleyen ve son sözleri sorulan sanıklardan Asem Alfrhat, kendisinin emanetçi olmadığını, olayın hiçbir şekilde içinde yer almadığını iddia ederek, "Mağdurlar beni tanımadıklarını söylediler. Bu nedenle böyle bir suçun bana isnat edilmesini doğru bulmuyorum. Mahkemeye saygılıyım ve beraatimi istiyorum" dedi.
İlk duruşmada mağdurların 4 tanesi tarafından teşhis edilen ve parayı aldığı iddia edilen sanık Mwafaka Alabash, "Ben para almadım. Parayı alan kişinin yanında oturuyordum kaçmasın diye. Benim tek niyetim karşıya geçmekti. Orada oturmamın nedeni de o kişinin kaçmasını önlemek ve kendi seferimi daha ucuza getirebilmekti. Bütün mağdurlar sorumlu organizatör olarak Abdullah Kurdi'yi işaret ettiler. Ben suçsuzum" diye konuştu.
Alabash, yakalandığı sırada üzerinde bulunan paranın mahkeme tarafından iadesini isteyerek, "O para çocuğumun ilaç parasıydı. Şimdi Tarsus'ta bir hastane ile anlaşmışlar. Benim çocuğumu tedavi ettirebilmem için o paraya ihtiyacım var. O benim alın terim, emeğimdir, yarısını da borç aldım." dedi.
Alabash, bir önceki duruşmada Avrupa'ya gitme yönündeki ısrarlı isteği nedeniyle tutuksuz yargılanmasında sakınca görülen Alabash, bu duruşmada, "Ben Avrupa'ya gitmekten vazgeçtim. Bir Allah'tan bir de sizden yardım istiyorum. Buradan Avrupa'ya kaçmayı düşündüğüm için 6 aydır içeride yatıyorum. Pişmanım" şeklinde konuştu.
Bunun üzerine mahkeme başkanı, "Zaten Avrupa kimseyi almıyor. NATO gemileri mületcileri Türkiye'ye geri gönderiyor." dedi.
Avukatların savunma yapmalarının ardından karar açıklandı.
Aylan Kurdi'nin de hayatını kaybettiği tekne faciasından sonra yakalanan iki sanığın göçmen kaçakçılığı suçu sabit görülerek Türk Ceza Kanunu'nun 79/1 b bendi gereğince 5'er yıl hapsine, duruşmadaki iyi halleri, saygılı tavırları ve pişmanlıkları nedeniyle cezanın 1/6 oranında indirilerek 4'er yıl 2'şer ay hapis cezası verilmesine karar verildi. Sanıkların yattığı 6 aylık hapis cezasının da bu cezadan mahsub edilmesi karara bağlandı. Mahkeme heyeti, sanık Mwafaka Alabash'ın çocuğunun tedavisi için geri verilmesini talep ettiği paranın müsaderesine hükmederken, olayda şüpheli olarak görülen ancak kimlik tespitleri yapılamadığı için yakalanamayan şahıslar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını kararlaştırdı. Karar, temyiz yolu açık olmak üzere sanıklara ve avukatlarına tebliğ edildi.
Sanık avukatlarından Kemal Ertuğrul, dava sonrasında gazetecilerin sorularını cevapladı. Ertuğrul, olayın asıl suçlusunun Aylan Kurdi bebeğin babası Abdullah Kurdi olduğu yönünde çok sayıda ifade ve delil ollduğunu ancak bu soruşturmanın gereği gibi yapılamadığını belirterek, "Yakalanamayan diğer sanıklarla ilgili bu eylemin başkaları tarafından organize etdildiği sabit. Fakat bu kişilerin dosyalarda ismi bile yok. Organizatörler içinde olduğu sabit bir tek kişi var o da ölen küçük bebeğin babası. Tekneden kurtulanlar tarafından ifade ediliyor. Aynı zamanda para topladığı, sonuçta da teknenin kaptanlığını yaptığı açıkça deklare edilmiş bir hadise. Ancak küçük çocuğun cesedinin kıyıya vurması, dünyada çok dramatik bir etki arzettiği için muhtemeleen biz daha fazla suça karışmış bir ülke gibi görünmemek adına, Abdullah Kurdi'yi bu işten apar topar uzaklaştırmış gibi görünmekteyiz hukuken." şeklinde konuştu.
Davayı gözlemci olarak izleyen Muğla Barosu yönetim kurulu üyesi Serhan Kaya, dava sonrasında gazetecilere açıklama yaparak, "Adil bir yargılama süreci oldu. Tabii ki çok üzgünüz. Bu ilk olmadığı gibi son da olmayacak. Baro olarak toplum vicdanının savunucusuyuz. Tek temennimiz bir daha böyle bir olayla karşılaşmamak." dedi. CİHAN