AYM'den 'hukuksuz' gizli tanık içtihadı

Anayasa Mahkemesi (AYM), somut olgular içeren gizli tanık ifadelerinin, başka yan delillerle desteklenmeden de "kuvvetli suç belirtisi" olarak kabul edileceğini belirterek, bu şekilde verilen tutuklamaların hukuka uygun olacağını kaydetti. Ancak bu durum uluslararahı hukuk ormları açısından hukuki değil. aksine siyasi bir karar. Türkiye'nin en üst yargı mercii olan AYM bu kararı ile, Doğu Perinçek'in 'Hukuk siyasetin köpeğidir' sözünü bir kez daha tescillemiş oldu.

SHABER3.COM

DW'den Alican Uludağ'ın haberine göre, Anayasa Mahkemesi (AYM), ilk kez Ergenekon soruşturması sırasında savcı Zekeriya Öz tarafından kullanılan, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında da sıkça başvurulan gizli tanıklar konusunda tartışma yaratan bir karar verdi. Mahkeme, "somut olgular" içermesi halinde tek başına gizli tanık ifadesiyle tutuklama kararı verilebileceğine hükmetti. Hukukçu Celal Ülgen, tek başına gizli tanığın ifadesinin hükme esas olamayacağını belirterek, "kuşkuya kapıldım" dedi.

Anayasa Mahkemesi, tek başına gizli tanık ifadesiyle tutuklama kararı verilebilmesinin önünü açan bir karara imza attı. Arasında İrfan Fidan'ın da olduğu beş üyeli AYM Birinci Bölüm, Diyarbakır Eğil Belediye Meclis Üyesi Rıza Barut'un gizli tanık ifadesi üzerine 2020 yılında "terör örgütü üyeliği" iddiasıyla bir ay süreliğine tutuklanmasıyla ilgili hak ihlali kararı verdi.

Mahkeme, gerekçeli kararında Barut'la ilgili gizli tanık ifadesinin "soyut beyanlar" içerdiği; yer, zaman, kişi ve eylem bilgileri ihtiva etmediği ve bu anlamda yargı makamlarına denetim imkanı vermediği belirtti. Bu nedenle Barut'un tutuklanması hukuka aykırı bulundu. 
AYM'den tartışmalı gizli tanık içtihadı

Ancak Yüksek Mahkeme, gerekçeli kararının ayrıntılarında, tek başına gizli tanık ifadesiyle kişilerin tutuklanabileceğini belirtti. Kararda; daha önce Rahip Brunson gibi bazı AYM kararlarında diğer tanık anlatımları ve telefon görüşmeleriyle desteklenen gizli tanık anlatımlarını kuvvetli belirti olarak kabul edildiği anımsatıldı. Ancak mahkeme, Rıza Barut kararında tek başına gizli tanık beyanının "kuvvetli belirti olup olmadığına yönelik" ilk kez değerlendirme yaptı.

Kararda, "şüpheli ya da sanığa gizli tanık beyanını yeterince denetleme imkanı sunulduğu durumlarda gizli tanık beyanının tutuklama bakımından kuvvetli belirti olarak kabul edilebileceği" belirtildi. Mahkeme, bunun için gizli tanığın anlatımlarının "yer, zaman, kişi ve eylem bilgileri" içermesi şartıyla yargı makamlarına denetim imkanı veren somut olgular içeren gizli tanık beyanının tutuklama bakımından kuvveli belirti saydı. Böylece AYM, başka delillerle desteklenmeyen gizli tanık ifadelerinin "somut olgular" içermesi halinde "tek başına kuvvetli belirti olabileceğini" kaydetti.

Mahkeme, ayrıca başka bir kararına atıf yaparak, duruşmada sanık tarafından denetlenebilen gizli tanıkların beyanının da mahkumiyete esas alınabileceği değerlendirmesinde bulundu.

"Gizli tanık" endişesi

DW Türkçe'ye konuşan Avukat Celal Ülgen, mahkemenin bu gerekçesiyle kuşkuya kapıldığını belirterek, gizli tanığın tek başına ifadesinin hükme etki etmemesi gerektiğini vurguladı. Ülgen, "Gizli tanığın ifadesini doğrulayan ve ona somutluk kazandıran yan delillerin de aranması gerekiyor. Bunu yapmadan sadece gizli tanıkla yaparsanız, böyle kumpas ve kurgu davalarının özellikle yargının bağımsız olmadığı, bir erkin/oligarşinin elinde olduğu süreçlerde bir giyotin gibi çalışmasına sebebiyet verirsiniz" değerlendirmesini yaptı.
<< Önceki Haber AYM'den 'hukuksuz' gizli tanık içtihadı Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER