ANKARA (CİHAN)- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın bugün Diyarbakır'da okunan mesajına ilişkin, "Diyarbakır'da ihanet mektupları okunmaktadır. Türkiye'nin kuyusu kazılmaktadır. Türk milletinin varlığı ufalanmaktadır." dedi. Bahçeli, "İmralı canisinin mesajı okunacakmış. Bebeklere kurşun sıkan bir katilin ne diyeceği, hangi fitne ve fesat sözlere imza atacağı günlerdir konuşulmaktadır. Mütareke basını, yandaş ve köşesiz yazar çizer takımı İmralı canisinin ağzına bakmaktadır. PKK'nın siyasi kolu, AKP'nin klonlanmış ve kopyalanmış hali BDP gün aşırı İmralı'dadır. Ankara-İmralı-Kandil arasında ihanet mesaisi vızır vızır işlemektedir. Türkiye pazarlık masasındadır. Türk vatanı ve Türk milleti ihanet ağındadır. Öcalan canisi ne isterse AKP'ye yaptırmaktadır." şeklinde konuştu.
Milliyetçi Hareket Partisi 11. Olağan Büyük Kurultayı Ankara Arena'da gerçekleştiriliyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, saat 11.00 gibi geldiği salonda yaklaşık 1 saat 20 dakika süren bir konuşma yaptı. Bahçeli'nin eleştirilerinin hedefinde çoğunlukla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan vardı. Bahçeli konuşmasının ardından sahneye çağırdığı bir "bozkurt" ve bir Asena" ile temsili olarak örste demir dövdü. Önce iki genç ardından da Devlet Bahçeli, örste demir dövdü.
ERDOĞAN VE DAVUTOĞLU'NA AĞIR İTHAM: ÇANAKKALE'DE OLSALARDI VATANI TESLİM EDERLERDİ
Bahçeli konuşmasında Süleyman Şah Operasyonu'na da değindi. Bahçeli, "Vatan nedir bilmeyen, ruhsatlı Türk düşmanlarının Çanakkale edebiyatı yapması kirli sicillerini aklamaya yetmeyecektir. Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu'nu havaya uçurup korkakça kaçanların Çanakkale kahramanlarından bahsetmeleri yüzsüzlüğün zirvesidir. Serok Ahmet'e göre vatan kaybı başarıdır. 17-25 Erdoğan'a göre toprak kaybı kutlanması gerek bir zaferdir. PKK'nın gölgesine sığınmak, teröristlerin kortejiyle emniyete alınmak, hainlerin gözetiminde hareket etmek itibardır. Bunlar Çanakkale'de olsalardı, tek kurşun atmadan vatanı teslim ederlerdi. Bunlar Milli Mücadele yıllarında yaşasalardı işgalcilere bin takla atarlar, bayraklarını sevinçle sallarlardı. Bunlar Damat Ferit'e bile rahmet okuturlar, Ali Kemal'i bile aratırlardı. Zira bunlarda milli namus yoktur. Zira bunlarda milli haysiyet kadavra halindedir. Erdoğan'a göre vatan sıradan toprak parçasıdır. Erdoğan'a göre vatan kupon araziden farksızdır. Bize göre ise vatan namustur." dedi.
DİYARBAKIR'DA İHANET MEKTUPLARI OKUNMAKTADIR
MHP, Kurultay tarihi olarak Nevruz kutlamalarının yapıldığı 21 Mart tarihini özellikle seçmişti. Bahçeli de konuşmasında Nevruz kutlamalarına değindi: "Nevruz, barış ve huzurun tomurcuklarının açtığı, ortak milli ve manevi değerler etrafında kenetlenme ve kucaklaşma vesilesidir. Fakat Nevruz'da hainler meydanlara çıkmaktadır. AKP-PKK koalisyonu Nevruz'u bölücülüğün günü haline getirmektedir. Biz bugün buradayız ve Nevruz'da 11.Olağan Büyük Kurultayımızı yapıyoruz. Ne var ki, Diyarbakır'da ihanet mektupları okunmaktadır. Türkiye'nin kuyusu kazılmaktadır. Türk milletinin varlığı ufalanmaktadır. Nevruz kirletilmekte, hain pazarlıklara paravan yapılmaktadır. Ne ibretliktir ki, bölücü hainler Nevruz Bayramı'nı da sahiplenmektedir. Alçak emellerini haykıracakları, devlete meydan okuyacakları bir vesile olarak kullanmaktadır. Bugün de hayâsız tahriklerle ortalığa dökülmüşler; kin, nefret ve ihanet ateşleri yakmak için toplanmışlardır. Çok şükür millet burada, Türkiye aramızdadır."
TÜRKİYE PAZARLIK MASASINDA
PKK elebaşısı Abdullah Öcalan'ın bugün Diyarbakır'da mesajının okunmasını da eleştiren Bahçeli, şu ifadeleri kullandı: "İmralı canisinin mesajı okunacakmış. Bebeklere kurşun sıkan bir katilin ne diyeceği, hangi fitne ve fesat sözlere imza atacağı günlerdir konuşulmaktadır. Mütareke basını, yandaş ve köşesiz yazar çizer takımı İmralı canisinin ağzına bakmaktadır. PKK'nın siyasi kolu, AKP'nin klonlanmış ve kopyalanmış hali BDP gün aşırı İmralı'dadır. Ankara-İmralı-Kandil arasında ihanet mesaisi vızır vızır işlemektedir. Türkiye pazarlık masasındadır. Türk vatanı ve Türk milleti ihanet ağındadır. Öcalan canisi ne isterse AKP'ye yaptırmaktadır. Türk milleti böylesi bir çürümüş iktidarı hiç görmemiştir. Teröristbaşının 10 maddelik ihanet ve melanet metni saraylarda okunmuş, Erdoğan ve Davutoğlu adeta sevinç çığlıkları atmışlardır. 10 maddelik "Bölünme Manifestosu" ile ihanet resmiyet kazanmıştır. Ortak açıklamayla AKP ile PKK eşitlenmiştir. İmralı canisinin dikte ettiği bu 10 madde, Türkiye'nin bölünmesinin yol haritasıdır. İhanet müzakereleri bu esaslara göre yürütülecek ve 7 Haziran seçimlerinden sonra AKP ile PKK'nın ortaklaşa hazırlayacağı yeni anayasanın omurgasını ve çatısını bunlar oluşturacaktır. AKP ile PKK'nın yeni demokratik Cumhuriyet'i bu esaslar üzerine bina edilecektir. Yeni vatan, millet ve kimlik tanımını teröristbaşı dikte ettirecek, PKK'ya ilk etapta özerklik, teröristlere af ve bebek katili serbest kalarak siyaset yolu açılacaktır. Süreç rezaleti yeni anayasayla sonuçlandırılacak, çözülme somutlaşacak, Türkiye'nin çivisi tamamen çıkacaktır. AKP hükümeti, Türkiye'nin bölünmesi için PKK ile resmi söz kesmiştir. Yeni anayasa, AKP–PKK siyasi birlikteliğinin ihanet sertifikası; dağ-ada ve sarayda ikmal edilmiş eşkıya fermanı olacaktır. PKK silah bırakmamış, silahtan vazgeçmemiştir. Ve buna da niyeti yoktur. İhanet müzakereleri silah tehdidi altında sürmektedir. Terör örgütü sadece, AKP'den istediklerini alıncaya kadar eylem yapmayacağını söylemektedir. Bunun ön şartı da, Türk ordusunun PKK teröristlerine karşı silahlı mücadeleden vazgeçmesidir. Tahkim edilmiş çatışmasızlıktan kastedilen karşılıklı ateşkestir. Erdoğan'ın Başkanlık ihtirasları ile PKK'nın Türkiye'yi bölme emelleri kesişmiştir. Meksika Modeli, Türk Tipi Başkanlık derken dört parçalı Kürdistan küresel güçlerin teşvik ve tazyikiyle Erdoğan ve Öcalan'a çözülme şartnamesiyle ihale edilmiştir. AKP-PKK yeni anayasaya bel bağlamıştır. Buradaki "al–ver" pazarlığının özü şudur: Ver Başkanlığı, al özerkliği. Ver Başkanlığı, al teröristbaşının özgürlüğünü. Erdoğan'ın meydan meydan dolaşarak "Yeni anayasa için 400 milletvekili" çığırtkanlığı yapmasının arkasında yatan da budur. Bu zihniyete yeminlerini çiğneten, Anayasa suçu işleten koltuk ve bölünme hırsıdır. AKP-PKK-BDP koalisyonu Türkiye'nin karşısına geçerek Türk milletinin iliğini, kemiğini kurutmaya azmetmiştir."
İZLEME HEYETİ AÇIKLAMASI: ERDOĞAN KAÇAK GÜREŞİYOR
Bahçeli konuşmasında İmralı'da Öcalan ile görüşmeler yapacak İzleme Heyeti'ni de eleştirdi. Bahçeli, "Şimdi de Öcalan'ın emri doğrultusunda izleme heyeti kurulmuştur. 63'lükler arasında yer alan bazı yozlaşmış isimler PKK amigosu, PKK maskotu, PKK tayfası olarak yeniden tedavüle çıkmışlardır. Bu heyet neyi izleyecek, neleri seyredecektir? Sözde sanatçılar, sözde gazeteciler, Yeşilçam kalıntıları, PKK'nın boğazda demlenen adamları, para içinde yüzen elemanları hangi film fırıldağı çevireceklerdir? Namertler, nankörler, nimet bilmeyenler bize neyi anlatacaklar, Türk milletine neyi kabullendireceklerdir? Türkiye yenilmiştir de sırayı tasfiye memurları mı almıştır? Türk milleti dağılmıştır da devreye ganimet paylaşımı mı girmiştir? BDP'liler 16 kişilik izleme heyetinin oluşturulduğunu geçtiğimiz günlerde açıklamışlardır. Çözülmeye memur edilmiş, meşrebi ve mizacı bulanık bir başbakan yardımcısı, bunu hemen yalanlamış ve uydurma olduğunu söylemiştir. Çok geçmeden Erdoğan'ın dizinin dibinden ayrılmayan aynı kişi, izleme heyetinde 5-6 kişinin yer alacağını itiraf ve ifade etmiştir. Erdoğan ise dün izleme heyetinden 'haberim yok' demektedir. Bunu doğru bulmadığını açıklamaktadır. Siz bakmayın Erdoğan'ın bu kaçak güreşmesine. Siz inanmayın sahte sözlerine. 'PKK'yla görüşüyorsun' dediğimiz de ağız dolusu hakaret etmiş, şeref resti çekmiş, inkar yolunu tercih etmişti. Ancak şerefsizliğin kimin ayağına dolandığı, kimin alnına yapıştığı kısa sürede vuzuha kavuşmuştu. Erdoğan'ın izni ve icazeti olmadan PKK heyeti kurulmaz, kurulamaz." şeklinde konuştu.
ERDOĞAN'IN CUMHURBAŞKANI OLMASI BÜYÜK TALİHSİZLİK
Bahçeli, ardından Erdoğan'a yüklendi: "Doğu'da Kürt sorunu yaygarası koparan, Batı'da 'ne Kürt sorunu kardeşim' diyen bu Erdoğan'dır. Mısır'da İhvancı, Erbil'de peşmergeci, İmralı'da peşkirci, Brüksel'de AB'ci, ABD'de BOP'çu, tarihte mandacı, Erivan'da diasporacı, Moskova'da Şangay'cı, Kıbrıs'ta Rum'cu, Kandil'de işbirlikçi, Ankara'da 36 etnik tetikçi aynı kişidir. Erdoğan her şey olmuştur, her şeye gönül vermiştir; ama bir tek Türk olamamış, bir tek Türklüğü içine sindirememiştir. Bu zihniyet diyor ki, 'Türk sadece bizim ülkemizde etnik anlam taşır. Batılılar gözünde geçmişten bu yana her Müslüman Türk'tür.' Türklüğü etnik seviyeye indiren, Kürt kökenli kardeşlerimi siz-biz diye ayıran Erdoğan gaflettedir, şuursuzluğun gayya kuyusundadır. Ve böyle bir kişinin Cumhurbaşkanı olması büyük bir talihsizliktir." Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "devamlı çark ettiğini" ileri süren Bahçeli, "Erdoğan devamlı falso yapmakta ve yalpalamaktadır. Türk askerinin başına çuval geçirilmesini seyredenler, PKK'nın taş yağmurlarına, alçak provokasyonlarına sessiz kalanlar bugünlerde bambaşka tavırdadır." diye ekledi.
'ALDATILDIK' AÇIKLAMASI: MAĞDUR EDENLER HESAP VERECEKTİR
Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Balyoz davası konusundaki "aldatıldık" sözlerine karşı ise şu değerlendirmede bulundu: "Türk ordusuna alçakça kumpas kurulurken suç ortaklığı yapan, darbe davalarının savcısıyım diye ortaya çıkan Erdoğan'ın, şimdilerde aldatıldık, yanıltıldık, yanlış bilgilendirildik sözleriyle pişmanlık duyması münafıklık ve ikiyüzlülüktür. Paralel yapı dedikleri AKP'nin eseridir. 12 yıl birbirlerinin gölgesi ve paraleli olanlar karanlık bir yolda beraber yürümüşlerdir. Kim hukuksuz ve kanunsuz işlere bulaştıysa, kim kirli kumpas ve tezgahlarla masum insanları mağdur ettiyse, bunun hesabını Türk adaleti önünde verecektir. Mehmetçiğe hayatı zindan eden adam yine kılık değiştirmiştir. Milli güvenliğimizi harap eden, vatanı satan kişi bir kez daha sözünden dönmüştür. Mehmetçiğin moral değerlerini aşındıran şahıs modaya uymuş, bir zamanlar işbirliği yaptığı çevrelere tüm günahı yüklemiştir. Erdoğan'ı her önüne gelen kandırıyorsa, Türkiye batmış demektir. Erdoğan iradesini aldırdığından onun bunun ağzına göre iş yapıyor ve tuzağa düşüyorsa Türkiye çukurda demektir. Ülkemiz art niyetlilerin elindedir. Altını çizerek söylüyorum ki, ihanet, en aşağılık suçların başında gelmektedir. AKP iktidarı Türk tarihine, Türk milletine ve Türkiye Cumhuriyeti devletine alenen ihanet etmiştir. Türk milletinin etnik temelde ayrıştırılması ve devletin bölünmesi için İmralı canisi ile müzakere masasına oturmuştur. Bu ihanet sürecinin mimarı Recep Tayyip Erdoğan ve İmralı'daki cani yoldaşıdır. Bu zat, şimdi Cumhurbaşkanı olarak teröristbaşı ile müzakereleri yönetmekte ve yönlendirmektedir. Başbakan Davutoğlu da, bu süreçteki taşeronluk görevini layıkıyla yerine getirmektedir. Gerçeklerin Türk milletinden saklanması için her yalana başvurulmuş, büyük bir karartma uygulanmıştır. AKP hükümeti tam bir teslimiyet anlayışıyla İmralı'nın önünde diz çökmüştür. İmralı dayatmış, AKP gerilemiştir. Kandil ayar vermiş, AKP hizaya gelmiştir. PKK tehdit etmiş, AKP sinmiştir. Hükümet İmralı'nın maskarası, Kandil'in oyuncağı olmuştur. Bu onur ve haysiyet kırıcı durumu sineye çekmiş, bu bölünme sürecini sahiplenmiştir. Bundan cesaret alan bölücü hainler iyice azmıştır. Devlet, Güneydoğu'nun bazı bölgelerinde görünmez olmuş, güvenlik güçleri adeta silah bırakarak kışlalarına ve karakollara çekilmiştir. Bayrak yakılmaktadır. Bugün PKK bazı pilot bölgelerde fiili hakimiyetini ilan etmiştir. Ve paralel devlet gibi faaliyet göstermektedir. Sözde vergi daireleri açmışlar, yol kesip kimlik kontrolü yapmışlar, yerel asayiş güçleri adıyla devriye görevine çıkmışlar, çadır mahkemeleri kurarak yargılama bile yapmışlardır. Bölgede sokak terörü de tırmandırılmıştır. Atatürk heykelleri yıkılmakta, teröristlerin heykelleri dikilmektedir. Eli kanlı teröristler için sözde şehitlikler inşa edilmektedir. AKP hükümeti bütün bu rezaletler karşısında, İmralı'nın ve ihanet sürecinin hatırına sessiz ve tepkisizdir. PKK'nın şehir yapılanması KCK, bölgede adeta egemenlik yetkileri kullanırken, AKP hükümeti hala "güzel şeyler olacak" masallarıyla Türk milletini oyalamaktadır. PKK üniversitelerimizde de örgütlenmiştir. Bazı üniversiteler, bölücü hainlerin kontrolüne geçmiş, PKK'nın propaganda cephesi ve eylem platformuna dönüşmüştür. Hükümet sesiz ve umursamazdır. Rektörler PKK çetelerine teslim olmuştur. Güvenlik güçleri sinmiştir. Terör örgütü serbestçe at koşturmaktadır."
FIRAT ÇAKIROĞLU'NU ANDI, İNTİKAM SÖZÜ VERDİ
Bahçeli, konuşmasında geçtiğimiz ay Ege Üniversitesinde öldürülen Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nu da andı: "Evladımız Çakıroğlu, bu şerefsiz hainler tarafından alçakça şehit edilmesinin acısı yüreklerimizdedir. Hükümetin, rektörlüğün ve güvenlik güçlerinin ihmali ve aymazlığı sonucu Fırat evladımız katledilmiştir. Bunların hepsinin eline Fırat'ın kanı bulaşmıştır. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki; bu kanın hesabı bir gün çok ağır bir biçimde sorulacaktır. Buradan sevgili evladımız Çakıroğlu'na bir kere daha Yüce Allah'tan rahmet diliyor, kederli ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileklerimi iletiyorum."
CİHAN