İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul ve gündeme ilişkin açıklamalar yaptı. İmamoğlu, "Şov yapmaya değil, sorunu çözmeye uğraştık ve gerçekten sorunu çözdük.Benim üzerimden binlerce arkadaşımın emeklerini yok saymaya hiç kimsenin hakkı yok. Objektifin önüne geçip çizme görüntüsü vermeyle kimse bu emeğin üstünü kapatamaz. Ben huzurlarınızda o gece boyunca çalışan her bir mesai arkadaşımı İstanbul halkı ve kendi adıma gerçekten tebrik ediyor ve yürekten teşekkür ediyorum" dedi.
İmamoğlu'nun açıklamalarının satırbaşları şöyle:
"Şov yapmaya değil, sorunu çözmeye uğraştık ve gerçekten sorunu çözdük. Yaratılmaya çalışılan suni gündeme bakarsak 3 bin 200 çalışanımızın hiçbir emeği yok.
İBB'de kahraman bir kişi değildir, hiçbir zaman olmayacak. İBB'de kahraman koca bir ekiptir. Keşke İmamoğlu'nun elinde sihirli değnek olsa, olay yerine gelip oradaki sorunu anında çözse. Ama böyle şeyler Hollywood filmlerinde olur, bir de basına fotoğraf vermek için çizme giyerek tek adam anlayışına hizmet etmek için iş yapma biçiminde olur.
Benim üzerimden binlerce arkadaşımın emeklerini yok saymaya hiç kimsenin hakkı yok. Objektifin önüne geçip çizme görüntüsü vermeyle kimse bu emeğin üstünü kapatamaz. Ben huzurlarınızda o gece boyunca çalışan her bir mesai arkadaşımı İstanbul halkı ve kendi adıma gerçekten tebrik ediyor ve yürekten teşekkür ediyorum. Zarar gören tüm vatandaşlarımızın her zaman yanında olduğumuzu ve olacağımız bir kez daha belirtmek isterim.
Bu süreçte 'çizmeni giy, alanda fotoğraf ver' diye çok sayıda iyi niyetli tavsiye almadım değil. Ben çizmemi afet sonrası değil, gösteriş olsun diye değil, afet olduğunda vatandaşlarımız zarar görmesin diye öncesinde altyapı çalışması yaparken giyiyorum. Medyada fotoğraf vermek için değil, sorun olmasın diye 25 yıldır çözülmemiş altyapı sorunlarını çözmek için sahada giyiyorum.
"İBB, İSKİ YATIRIMLARINA DEVAM EDİYOR"
İstanbul'da 2-2.5 yılda 10.2 milyar liralık İSKİ sadece bu baskınlar engellensin diye yatırım yaptı, yapmaya devam ediyor. O yağmur 3 yıl önceki İstanbul'a yağsa aradan bir hafta geçtikten sonra bile hala selde kaybolmuş insanlarımızı arar olurduk. O gün 25 yıldır olduğu gibi denizle karanın birleştiğini görürdük. Hangi semt olduğunu benden daha iyi biliyorsunuz. Biz bütün bu görüntülerin yaşanmaması adına tümden ortadan kaldırmış aklın, tekniğin, bilimin yolunda yürüyen kocaman bir aileyiz.
İSKİ'ye çektirilen zulmü altını çizerek hatırlatmak istiyorum. Onca yapılmış işleri de bu süreçte görmeniz çok zor değil. İstanbul'un makus su baskını sorununu çok büyük oranda çözmüş, kalan az kısmı da bir süre sonra tamamlayacak gururu yaşayan bir ekibiz. Ama ne yazık ki dejenere edilmiş düzende ne bu çalışmalar konuşuluyor ne de sıkıntıların asıl sahiplerinin 20-25 yıllık aymazlıkları ele alınıyor.
"ESENYURT'TA DERE YATAĞINI BEN OLDUĞU YERDEN DEĞİŞTİRİP BAŞKA YERE KAYDIRMADIM"
Esenyurt'ta dere yatağını ben olduğu yerden değiştirip başka yere kaydırmadım. Çünkü Esenyurt'ta dere yatağını ben daraltmadım. Alt yapı olmadan binlerce beton gökdeleni ben dikmedim. Aynı zihniyet sadece Esenyurt'ta değil rant uğruna İstanbul'un birçok vadisine, dere yatağına kötü yapılaşmaları soktu. Bu dere yataklarında İstanbulluların ne bedeller ödediğini görebilirsiniz.
Bu rantçıların yarattığı kaosu azaltmak için büyük bir özveriyle çalışıyoruz. Yağmur üç yıl önce yağsa hala selde kaybolanları arardık.
İstanbul'un makus su baskını sorununu çok büyük oranda çözmüş kalan az bir kısmı da tamamlayacak gururu yaşayan bir ekibiz. Ne yazık ki bu düzende ne bu çalışmalar konuşuluyor ne de sıkıntıların asıl sahibinin 20-25 yıllık aymazlıkları ele alınıyor. Ben televizyon kanallarınızı izlemiyorum. Çünkü dejenere edilmiş bu düzende insanımıza yakışan konuşmalar o kanalların çoğunda yapılmıyor.
Ortada bir cinayet var zanlı elini kolunu sallayarak olay yerinde geziyor, kurtarıcı gibi bir de poz veriyor. Herkes onun suçlu olduğunu biliyor ama her nedense maktulü yaşama döndürmeye çalışan insan suçlanıyor ve linç ediliyor. Basının yaratmak istediği bu.
"ÜÇ YILDA İZİN KULLANDIĞIM GÜN SAYISI TAM 25 GÜN"
İstanbul seçimlerini kazandığım günden bu güne 3 yıl geçti. Üç yılda izin kullandığım gün sayısı tam 25 gün. Yani her yıla sadece bir hafta düşüyor. Her yıl bir hafta ailesine vakit ayırmış bir babayım. Ailelerin birlikte zaman geçirmeye, paylaşmaya ve mutlu olmaya da hakkı var. Ben İstanbul'a hizmet etmeyi kutsallaştırmış bir belediye başkanıyım. Bu anlamda en üstün çalışkanlığı, eforu ortaya koymaya kararlıyım ama aynı şekilde ben çocuklarımı dinlemeyi ve onları anlamaya çalışmayı, onlarla kaliteli zaman geçirmeyi kutsallaştırmış da bir babayım. İki tatilimde de yağmura denk geldi İstanbul. Bütün İstanbul çalışkanlığımı da iyi niyetimi de iyi biliyor. Benim aile fertlerim, çoluk çocuğum siyaset ortamında hiç gezmediği için ben onlara siyaset ortamında vakit ayıramıyorum. Ben onlara ancak evimde ve yıl içindeki bir haftada vakit ayırabiliyorum. Onların siyasi ortamda vakit geçirmesi bizim aile prensiplerimize aykırı."