Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nun 17'nci birleşimi yoklamasız açıldı. Birleşimi TBMM Başkanvekili Pervin Buldan yönetiyor. Hükûmet adına Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Musul'daki Türk askerî varlığı konusunda bilgilendirme yaptı.
Savunma politikasının temel amacının ulusal güvenliği sağlamak olduğunu dile getiren Yılmaz, bu doğrultuda Türkiye'nin huzuru ve istikrarı konusunda gerekli her türlü adımı attıklarını ve atmaya da devam ettiklerini söyledi. Son günlerde yaşanan hadiseleri de bu çerçevelerde değerlendirmenin uygun olacağını savunan Yılmaz, "Komşu ülkelerde yaşanan gelişmelerle Türkiye'nin iç barışı, vatandaşlarımızın güvenliği ve refahı arasında doğrudan bir bağ bulunmaktadır. Bu çerçevede, çevremizdeki ülkelerde barış ve istikrarın tesisi için yoğun çaba harcıyoruz. Bu bakımdan Türkiye için en önemli ülkelerden biri de Irak'tır. Geçtiğimiz otuz yıllık sürede Irak'ın yaşadığı her kriz ülkemiz açısından ağır sonuçlar doğurmuştur. Dolayısıyla Irak'ın barış içinde yaşayan müreffeh bir ülke hâline gelmesi ulusal çıkarlarımızın gereğidir. Ne yazık ki Irak ciddi bir bölünmüşlük ve istikrarsızlık içindedir. Suriye'de son dört senede yaşanan sıkıntılar Irak'ta istikrarın tesisi yönündeki çabaları daha da güçleştirmiştir." diye konuştu.
"IRAK'IN İSTİKRARI DEAŞ'IN ETKİSİZ HALE GETİRİLMESİNDEN GEÇMEKTEDİR"
DEAŞ'ın Irak'taki etnik, mezhepsel ve siyasi fay hatlarını istismar ettiğini dile getiren Yılmaz, Türkiye, bölge ve uluslararası camia için açık bir tehdit hâline geldiğine dikkat çekti. DEAŞ'ın arz ettiği tehdidin temelinde ise Irak topraklarının üçte 1'ini kontrol altında tutması ve Musul gibi stratejik, ekonomik ve lojistik açıdan kritik önemi haiz bir vilayeti ele geçirmesi yattığını dile getiren Yılmaz, "Dolayısıyla, Irak'ın istikrarının sağlanması DEAŞ'ın etkisiz hâle getirilmesinden geçmektedir. Bu da ancak, öncelikle stratejik öneme sahip Musul'un DEAŞ'tan geri alınmasıyla mümkündür." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin DEAŞ'ın Irak'taki mevcudiyetine karşı yürütülen mücadelede yerel boyutun arz ettiği önem ışığında Musul ulusal muhafız kuvvetinin çekirdeğini oluşturacak gönüllü kuvvetlerin eğitimine 2015 Mart ayında Başika Zelikan kampında başladığını anlatan Yılmaz, bu desteğin, dönemin Musul Valisi Etil Nüceyfi'nin çağrısı üzerine ve Irak hükûmetinin de bilgisi dâhilinde hayata geçirildiğini kaydetti.
"Söz konusu kampı Irak Savunma Bakanı El Ubeydi de ziyaret etmiş ve memnuniyetini dile getirmiştir." diyen Yılmaz, Irak hükûmetinin sürecin başından bu yana muhtelif seviyelerde gerçekleştirilen görüşmelerde Başika'daki faaliyetler hakkında bilgilendirildiğini ifade etti.
"BAŞİKA'DA 2 BİN 441 PERSONELİN EĞİTİMİ TAMAMLANDI"
Amerika Birleşik Devletleri makamlarına da Başika'daki çalışmaları hakkında malumat verildiğini belirten Yılmaz, şöyle devam etti: "Irak hükûmetinin ve kamuoyunun bilgisine açık şekilde icra edilen eğitim kapsamında, Başika'da bugüne kadar 2 bin 441 personelin eğitimi tamamlanmıştır. Bunların bin 40'ı daha üst düzey eğitim almak üzere Başika kampında bulunmaktadır. Ayrıca farklı yerlerde 2 bin 308 peşmergeye de eğitim sağlanmıştır. Aynı şekilde, koalisyona mensup 15 ülke tarafından bugüne kadar yaklaşık 16 bin Iraklıya eğitim verilmiştir. Amerika orada eğitim veriyor, Almanya orada eğitim veriyor; Avustralya orada eğitim veriyor; Belçika orada eğitim veriyor; Danimarka, Finlandiya, Fransa orada eğitim veriyor; Hollanda, İngiltere, İspanya, İtalya, Macaristan orada eğitim veriyor; Norveç, Portekiz ile Yeni Zelanda orada eğitim veriyor. Yine Türk Silahlı Kuvvetlerince eğitilmiş Irak Kürt Bölgesel Yönetimi güvenlik güçlerinin geçtiğimiz ay Sincar'da elde ettiği başarılar ve önümüzdeki dönemde Musul'a yönelik askerî harekât hazırlıkları, DEAŞ örgütünün Başika kampındaki konuşlu askerî unsurlarımıza karşı bir saldırıda bulunması riskini artırmıştır. Burada, Başika kamp alanının DEAŞ ile cephe hattına birkaç kilometre mesafede bulunduğunu bir kez daha hatırlatmanın faydalı olduğunu düşünüyorum. Kamptaki askerlerimizin can güvenliğini dikkate alarak 4 Aralık 2015 tarihinde kampta takviye güç konuşlandırdık. Bu konuşlandırma, bütünüyle kampın savunmasına destek sağlamak amaçlıdır.
Tamamen askerî gereklilikten ötürü yapılan bu intikal, bazı odakların kışkırtmasının ve abartılı haberlerin etkisiyle ne yazık ki Irak'taki siyasetin bir aracı hâline geldi. Ülkemizin Irak'taki varlığından rahatsız olan çevreler de bu durumu istismar etme fırsatını kaçırmadılar. Meselenin ikili düzeyde çözülmesi ve artan tansiyonun düşürülmesi için gerekli adımları hızla attık. Meselenin ikili düzeyde çözülmesi ve artan tansiyonun düşmesi için gerekli önlemleri aldık. Bu çerçevede Sayın Başbakanımız, 6 Aralık'ta Irak Başbakanı İbadi'ye bir mektup gönderdi. Ben ve Sayın Dışişleri Bakanımız da Iraklı muhataplarımızla telefonda görüştük. Ayrıca Sayın Başbakanımızın özel temsilcileri sıfatıyla MİT Müsteşarımız ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarımız Bağdat'ı ziyaret edip Irak Başbakanı, Dışişleri Bakanı ve Savunma Bakanıyla da görüştüler. Yapılan temaslar çerçevesinde, sorunu çözmeye dönük irademizin göstergesi olarak, Başika'daki kampta askerî varlığımıza ilişkin olarak 14 Aralık tarihi itibarıyla yeni bir tanzime gidilerek kuvvetin belirli bir kısmı Kuzey Irak'taki Bamami kampına intikal etti. Burada dikkatinizi çekmek isterim; Türkiye'nin meselenin ikili boyutta halli için yaptığı tüm açılımlar yanıtsız kaldı. Irak hükûmeti konuyu uluslararası toplumun gündemine taşımak için yoğun bir çaba da sarf etti."
"IRAK ÜZERİNDE TEHDİT OLUŞTURAN TÜM YASA DIŞI TERÖR ÖRGÜTLERİNİN BERTARAF EDİLMESİ İÇİN GEREKEN ADIMLARI ATACAĞIZ"
"DEAŞ'ın 16 Aralık'ta Başika Üssü'ne karşı düzenlediği saldırı, kampın güvenliğinin artırılması yönünde attığımız adımların haklılığını gözler önüne serdi." diyen Yılmaz, şunları söyledi: "4 askerimizin yaralandığı saldırıda, gönüllü olarak kursa devam eden 2 Iraklı hayatını kaybetti, 4 Iraklı da yaralandı. Bu süreçte, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, DEAŞ'la mücadelede uluslararası koalisyonun üyeleriyle yakın temaslarımız sürdürüldü. Tansiyonu düşürmeye yönelik çabalarımız esnasında Amerika Birleşik Devletleri makamlarıyla da üst düzey telefon görüşmeleri gerçekleştirildi. Sayın Cumhurbaşkanımız Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Obama'yla, Sayın Başbakanımız Başkan Yardımcısı Biden'la görüşürken Dışişleri Bakanımız da John Kerry'le devamlı surette istişare etti. Son olarak, Dışişleri Bakanlığı tarafından, Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımızın onayıyla 19 Aralık günü bir açıklama yapıldı. Açıklamada, Irak'ın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı duyduğumuzu bir kez daha vurguladık. DEAŞ'a karşı mücadeleye askerî katkılarımızı sürdüreceğimizi belirttik ve koruma amaçlı birliklerimizin Musul vilayetinden intikali için başlayan sürecin devam edeceğini kaydettik.
Kendi egemenliği konusunda büyük bir hassasiyetle hareket eden ülkemiz, diğer ülkelerin egemenlikleri ve toprak bütünlüklerinin korunması konusunda da son derece dikkatlidir. Belirli bir toprak parçası üzerindeki egemenlik kavramını o toprak üzerindeki kontrolden bağımsız olarak ele alabilmek de mümkün değildir. 10 Haziran 2014'ten bu yana Irak hükûmetinin Musul üzerinde maalesef kontrolü bulunmamaktadır, kontrol tümüyle DEAŞ terör örgütünün elindedir. DEAŞ'la Mücadele Komisyonunun üyesi olarak uluslararası çalışmalara iştirak eden ülkemiz, diğer pek çok ülke gibi ikili planda da katkılarını sürdürmektedir. Başta da ifade ettiğim üzere, Başika'da yürüttüğümüz faaliyetin temel amacı, Irak'ın hâlen DEAŞ'ın kontrolü altındaki Musul vilayeti üzerindeki kontrolünü yeniden tesis etmesine yardımcı olmaktadır. Dost ve kardeş Irak halkının güvenliğini göz önünde bulundurarak, gereksiz tartışmalardan kaçınarak sorunu mümkün olan en kısa sürede çözme iradesini gösterdik, gösteriyoruz. Ayrıca, ülkemiz ile Irak arasında askerî ve güvenlik konularında daha sağlıklı bir istişare mekanizmasının çalışmasına da başlamış bulunuyoruz.
Bugüne kadar olduğu gibi önümüzdeki dönemde de Irak üzerinde tehdit oluşturan tüm yasa dışı terör örgütlerinin bertaraf edilmesi için gereken adımları atacağız. Komşularımızın güvenliği bizim güvenliğimizdir, komşularımızın huzuru bizim huzurumuzdur. Bu bölgede barış olursa bu barışın priminden en çok faydalanacak ülke de Türkiye'dir." şeklinde konuştu. CİHAN