Balinalar, özellikle de çubuklu balinalar ya da ispermeçet balinaları, dünyadaki en büyük yaratıklar arasında. Bedenleri muazzam birer karbon deposu gibi, bu nedenle de okyanuslardaki varlıkları ekosistemi büyük oranda etkiliyor.
Bu balinalar sadece okyanusun derinliklerini değil gezegenin ısısını da belirliyor.
2010'da yayımlanan bir bilimsel makaleye göre "İnsanlar ormanları keserek, ağaçları keresteye döndürerek ya da otlakları yok ederek karasal ekosistemdeki karbon düzeyini doğrudan etkiliyorlar. Açık okyanuslarda ise karbon döngüsü insan etkisinden tamamen bağımsız şekilleniyor".
Ancak burada balina avcılığının ekosistemlere etkisi gözardı edilmiş.
İnsanlar yüz yıllardır balina avlıyor, balinaları yağından kemiğine ve etine dek tüketiyor.
Tarihte ilk ticari balina avcılığının MÖ 1000 yılında yapıldığı sanılıyor.
O tarihten bu yana da on milyonlarca balina avlandı ve uzmanlar balina nüfusunun yüzde 66 ila yüzde 90 oranında azalmış olabileceğini söylüyor.
Balinalar öldüklerinde okyanus zeminine çöküyor ve vücutlarında depolanan muazzam miktardaki karbon da yüzey sularından derin denizlere karışarak yüz yıllar boyunca burada varlığını sürdürüyor.
Balina dışkısı okyanustaki fotoplanktonlar için güçlü bir gübre
2010'da yapılan araştırma, endüstriyel balina avcılığı öncesinde yılda 190 bin ila 1,9 milyon ton karbonun balinalar aracılığıyla okyanus zeminine çöktüğünü ortaya koyuyor.
Bu her yıl 40 bin ila 410 bin otomobilin trafikten men edilmesiyle ulaşılabilecek bir oran.
Ancak balina avcılığı nedeniyle bu mümkün olamıyor ve balinalar öldürüldüğünde salınan karbon atmosfere karışıyor.
Araştırmayı yürüten isimlerden Maine Üniversitesi'nden deniz bilimci Andrew Pershing, 20'inci yüzyıl boyunca yapılan balina avcılığı sonucunda 70 milyon ton karbondioksitin atmosfere salındığını söylüyor.
"Bu büyük bir oran, ama bir yılda 15 milyon otomobil bu kadar karbon salıyor. Sadece ABD'de 236 milyon otomobil var," diyor.
Ancak balinalar sadece öldüklerinde ekosisteme faydalı olmuyorlar. Dışkıları da iklim değişikliği açısından önemli bir rol oynuyor.
Balinalar okyanusun derinliklerinde besleniyor, dışkılarını çıkarmak için de su yüzeyine dönüyor.
Demir açısından son derece zengin olan balina dışkısı, fotoplanktonların gelişimi açısından mükemmel bir ortam sunuyor.
Fotoplanktonlar mikroskobik büyüklükte olabilirler, ancak hepsi bir bütün olarak ele alındığında gezegenin atmosferine müthiş bir etkileri söz konusu.
Dünya'da üretilen karbondioksitin yüzde 40'ını emebildikleri düşünülüyor.
Bu Amazon ormanlarının emdiği oranın dört katından fazla.
Karbon salan firmalar balinaları koruyabilir mi?
2019'da Uluslararası Para Fonu IMF'nin yayımladığı bir rapor, okyanuslarda balina nüfusunu arttırmanın faydalarını ele aldı.
Buna göre, bir balinanın yaşamı boyunca emdiği karbonun değeri ekoturizm ve daha iyi balıkçılığın getirdiği katmadeğerle de birleşince, ortalama bir büyük balina 2 milyon doların üzerinde bir değer ifade ediyor.
Bu çalışmanın ardındaki ekonomistler konuyu teoriden pratiğe taşıyarak dünya genelinde karbon salımına neden olan başlıca firmaların gelirlerinin bir bölümünü balina nüfusunun korunmasına harcamasını öneriyor.
Bu karmaşık bir plan, ancak imkansız değil. Zira aynı ekip Afrika ormanlarında fillerin avlanmasına karşı da karbon piyasası temelli benzer bir proje üzerinde çalışıyor.
Şili'de balinaların bulundukları noktaları akustik olarak tespit eden ve erken uyarı sistemiyle gemiler için alternatif rotalar oluşturan bir sistem de geliştiriliyor.
IMF araştırması balinaları korumanın iklim değişikliğiyle mücadele açısından başlıca önceliklerden biri haline gelmesi gerektiğini savunuyor.
Araştırmanın yazarları "Balinalar iklim değişikliğiyle mücadelede eşsiz bir konumda bulundukları için 2015'te imzalanan Paris Anlaşması'nı imzalamış olan 190 ülkede koruma kapsamına alınmaları gerekiyor," yorumunda bulunuyor.