HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, Cizre'de bir evin bodrumundaki insanların nakledilmesi için yaptıkları girişimlerden sonuç alamamaları durumunda yürüttükleri açlık grevinin büyüyerek devam edeceğini söyledi. Bugün sonuç alınmasını beklediklerini anlatan Baluken, "Sabah bize iletilen 'çatışma var' gerekçesine rağmen bugün birazdan içişleri bakanlığına gideceğiz. 22 yaralı ve 6 cenazenin alınmasını bekliyoruz. Eğer bir sonuç alınmaz ve bu konuda verdikleri sözleri yerine getirmezlerse, bir yaşam koridoru açmaktan hala aciziz yaklaşımı içindelerse dün grubumuzun yaptığı açıklama doğrultusunda açlık grevimiz daha da büyüyerek devam edecek." dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili İdris Baluken, Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) basın toplantısı düzenledi. Baluken, Şırnak'ın Cizre ilçesinde bir evin bodrum katında bulunan yaralıların kurtarılması için İçişleri Bakanlığı nezdinde yaptıkları girişimlerin sonuç vermemesi üzerine basın toplantısı düzenlediklerini söyledi. Baluken, bodrum katındaki 22 yaralının kurtarılması ve cenazelerin alınması için hükümet ve devlet yetkililerinin samimi bir yaklaşım göstermediğini açıkladı.
"7 gündür Cizre'de bir vahşet bodrumunda 28 yurttaşımızın durumu ülkenin en önemli gündemi" ifadelerini kullanan İdris Baluken, yaralıların hastaneye kaldırılması için her türlü girişimde bulunduklarını kaydederek, "Biz bu arkadaşlarımızın yaralı olduğu ilk günden itibaren en temel hak olan yaşam ve sağlık hakkının sağlanması için gerekli tüm girişimleri yaptık. Yurttaşların kurtarılması ile ilgili tek bir samimi çaba görmedik. Üç gündür açlık grevi ile beraber İçişleri Bakanlığı'nda görüşmeler yapan heyet olarak hükümet ve devlet yetkileri cenazelerin alınması için bugüne kadar tek bir samimi girişim ortaya koymamışlardır." dedi.
Bir gazetecinin, "Açlık grevine sizin dışınızda katılım olacak mı?" sorusuna Baluken, "Bugün sonuç alınmasını bekliyoruz. Sabah bize iletilen 'çatışma var' gerekçesine rağmen bugün birazdan içişleri bakanlığa gideceğiz. 22 yaralı ve 6 cenazenin alınmasını bekliyoruz. Eğer bir sonuç alınmaz ve bu konuda dün beri verdikleri sözleri yerine getirmezlerse, bir yaşam koridoru açmaktan hala aciziz yaklaşımı içindelerse dün grubumuzun yaptığı açıklama doğrultusunda açlık grevimiz daha büyüyerek devam edecek." cevabını verdi.
"Açıklamanızda 'çatışma bir mizansen, başka bir şey değil' dediniz. Bölgede terörist yok mu? güvenlik güçleri kendi kendilerine mi çatışıyor?" sorusuna Baluken, "Ambulans hareket ettikten itibaren biz ambulanstaki sağlık memuru arkadaşlarla canlı telefon bağlantısı yapıyoruz. Tam 11 kez herhangi bir silah sesi yokken, hiçbir çatışma patlama ve benzeri fiili bir durum yokken Cizre yerelinden de bunun teyidini almışken ne hikmetse ambulanslar kontrol noktasına ulaştığı anda önce bilinçli bir şekilde engelleniyorlar. Gidemezsin deniliyor. 'Bakanlık talimatı bizi bağlamaz' diyorlar. Biz bunu bakanlık yetkililerine aynı anda dinletiyoruz." ifadelerini kullandı.
'ENGELLENMESE AMBULANSIN VARMASI 5 DAKİKAYI BULMAZ'
"Bakanlık talimatını dinlemiyoruz diyen personel tespit edilemiyor mu?" sorusuna Baluken, şu cevabı verdi: "Tespit edilmek istenmiyor. İçişleri Bakanlığı'nda en üst düzey yetkili orada engelleyen kişinin biz bakanlık talimatını dinlemiyoruz' cümlesini duyuyor. Bu ısrardan sonra da birden bire ambulansın olduğu bölgeye yönelik güvenlik güçlerinin kontrolünde olduğunu bildiğimiz alanlarda ateşler açılıyor, orada bir mizansen yaratılıyor ve 'sıcak temas var, ambulans geçemez' cevabıyla karşılaşıyoruz. 11 kez aynı durum yaşandı. Bu konuda herhangi bir aksi bilgi olmuş olsa en azından ambulans olmadığı saatlerde o temasın devam etmesi bekleniyor. Ambulans olay yerine varmadan da oradaki sürecin bir şekilde Cizre halkı tarafından Cizre'deki arkadaşlar tarafından bilinmesi gerek. Bütün o mizansen ambulansın Dörtyol denen bir kavşak noktasına ulaşması ile başlıyor, ambulans belediyeye ulaştığında da ses kesiliyor. Bu kadar net."
Dün sabah 9 ile 16 arasında 11 kez ambulansı İçişleri Bakanlığın'da koordine etmeye çalıştıklarını anlatan Baydemir ise "11 kez ambulansın gitmesi gere döndürülmesi tamamı Mobese tarafından kayıt altındadır. Hangi panzer hangi duvardan hangi mekandan ateş açıldığı kayıt altındadır. Bu bahsedilen mesafe öyle uzun kilometrelerce mesafe değil. 500 metrekarelik bir alanda içerisinde bu alanın ortasında yer alan bir binanın bodrum katı. Ambulansın varması 5 dakikayı bulmaz engellenmezse. Yaralıların ambulansa taşınması ve çıkarılması toplamda yarım saati bulmaz. Bu vahşetin toplumumuzun mensubu olduğumuz toplumumuzun ve bana göre ben insanım diye herkesin vicdanında yaratacağı tahribat Diyarbakır zindanı vahşetinin yarattığı tahribattır. O kadar etkileyicidir o kadar yaralayıcıdır ve gelecekte o kadar problem oluşturur." şeklinde konuştu.
"Telefon bağlantısı yaptığınızda canlı görüşme sırasında konuşmalarınızı en üst düzey yetkililerin dinlediğini söylediniz onların bu sözlere görüşleri ne oldu?" sorusu üzerine Baluken şöyle konuştu: "Direnç var diyorlar. Söz geçiremiyoruz diyorlar. Biz de çabalıyoruz sonuca ulaşamıyoruz diyorlar. Muhakkak ki biliniyor. İstense orada şahıs olarak bulunan kişinin kimliğini bilmeye bilirler ama isterlerse oradaki üst düzey yetkililerden kim olduğunu tespit edebilirler. Bu Engellemeyi yapanların plaka ve numara bilgileri kendilerine verildi. Bize son dönüş yaptıklarında bugünle ilgili mesele hallolacak dediklerinde de başbakan davutoğlu'nun orada bu engellemeyi yapan birimlerin burada bağlı oldukları kurumları ile görüştüğünü ve meselenin çözüleceğini ifade ettiler. Bu kadar açık ve net ifade edeyim. Görüyoruz hallolmamış. Yine yapay bir gerekçe ile farklı haberlerle yaralıların durumu göz ardı edilmek isteniyor. Yaralılar ölüme gönderilmek isteniyor. Yaşanan durum ne olursa olsun bu yaralılar bugün Cizre devlet ulaştırılmamasının hiçbir gerekçesi olamaz. Bir devlet 7 gün boyunca 6'sını ölüme gönderdiği 28 yurttaşın yaşam hakkı ile ilgili böylesi bir gerekçe üreten duyarsızlık ve sorumsuzluk içinde olamaz."
ORADAKİ ARKADAŞLARIMIZIN TAMAMI SİVİLDİR
"Bu büyük engellemenin bir nedeni olmalı bu 28 insan içinde üst düzey bir PKK'lı olduğunu düşünülüyor" sorusuna Baluken şu cevabı verdi: "Bizde bu yönde bir bilgi yok. Oradaki insanların tamamı sivil ve yaralı. Ben bir hekim olarak söylüyorum orada yaralı olarak bulunmayan biri varsa bile 5 gün boyunca tek bir damla su alamadığı için şuanda ölümün sınırına gelmiş durumda. Farklı bir tanımlama üzerinden orada sanki farklı bir durum varmış algısı yaratmak bu meseleyi çözmek istememenin kamuoyuna aktarılış şekli. Oradaki arkadaşlarımızın tamamı sivildir ve tamamı ağır sağlık sorunları ve ateşli silah yaralanması ile yaşam mücadelesi veriyorlar. Bir an önce hastaneye nakledilmeliler. Velev ki orada aranan biri olmuş olsa bile bir insan yaralı halde sağlık müdahalesine ihtiyaç duyacak şekilde yaşam mücadelesi veriyorsa sizin orada yargılama yetkiniz yok. Siz kimliğine bakmadan o insanı bir an önce devlet olarak hastaneye ulaştırmak zorundasınız. Suçla ilgili husus varsa bu müdahaleler yapıldıktan sonra yargı mercileri tarafından yürütülecek. Hastaneye ulaştırdığınızda gerekli müdahaleleri yapın ve gerekli soruşturma süreçlerini yürütürsünüz."
"Zırhlı araç talebimiz oldu mu?" sorusuna Baluken şu cevabı verdi: "Bizim orada her türlü riski alarak o arkadaşları getirme duruşumuz var. oradaki sağlık çalışanlarını kutlama istiyoruz dün 11 kez kendi canlarını riske atarak kendi yaşam haklarını o insanlar için tehlikeye atarak çaba gösterdiler. Bizim sıfır risk oluşturulsun sonra girip alalım gibi bir tutumumuz olmadı. İzin verilsin oraya gidip o yaralıları alalım diyoruz. Belli riskler varsa onları karşılamaya hazırız diyoruz. Bugün izin versinler milletvekili olarak biz gidelim. Sağlıkçı milletvekillerimiz gitsin. AKP'den sağlıkçı milletvekillerini seçsinler."
CİHAN