Bank Asya'da TMSF'nin görev süresinin dolmasına yaklaşık bir ay kaldı. Bankanın akıbetini merak eden mevduat sahiplerini rahatlatacak haber hissedarların Avukatı Süleyman Taşbaş'tan geldi. Taşbaş, satış gerçekleşse bile hissedarların da mevduat sahiplerinin de zarar edeceği bir durumun oluşmayacağının altını çizdi.

Süleyman Taşbaş, Can Erzincan TV'deki Ekonomik Bakış programında Bank Asya ile ilgili merak edilen soruları cevapladı. Gelinen süreçte bir ortak hariç tüm ortakların belgelerini BDDK'ya teslim ettiklerini ifade eden Taşbaş, Türkiye'nin yerli ve milli sermayeli tek katılım bankası olan Bank Asya'ya el koymanın gerekçesinin de ortadan kalktığını ifade etti.

Bank Asya'nın ortaklık yapısının Türkiye'de faaliyette bulunan 52 banka arasında en şeffaf olanı olduğunu belirten Taşbaş, “Hiçbir bankada bu kadar şeffaf bir yapı yok. Mesela bir bankanın ortak sayısı 974 bin 395. Başka bir bankanın da 224 bin ortağı var. Bir bankanın ortak sayısı ise 566 bin 972 kişi. Bunların hiçbirisinin belgesi BDDK'da yok” dedi. Ortaklık yapısının şeffaf olmadığı ile ilgili gerekçenin ortadan kalktığını belirten Taşbaş, teslim edilen belgelerin ardından BDDK'nın bir yargı kararına gerek kalmadan bankayı sahiplerine teslim etmesi gerektiğinin altını çizdi. Bankaya el konulduğunda 1.7 milyar artı sermayesi bulunduğunu vurgulayan Taşbaş, bankanın 1.4 milyar da Merkez Bankası'nda ihtiyat rezervi olduğunu ifade etti. Artıda olan bir bankaya el konulmasının dünyada örneği olmadığına dikkat çekti.

Taşbaş, bütün bankacılık faaliyetleri engellenmesine karşın Bank Asya'nın halen 1 milyar 250 milyon lira özkaynağı bulunduğunu, bunun da hiçbir işlem yapmasa bile bankaya 4 yıl yetecek, kira ve personel giderlerini karşılayacak miktar olduğunu kaydetti. Taşbaş, BDDK'nın bankanın durumunu düzeltmek için el koyduğunu hatırlatarak, TMSF'nin atadığı yönetimin durumu düzeltmek yerine daha da bozduğunu söyledi. Taşbaş, “Kamu iştiraklerinin bankadan çektikleri mevduatlar geri getirilmedi. Fatura tahsilatları izin verilmedi. Bankanın mevduat toplamasına imkan sağlayacak çalışmalar da yapmadılar.

Bank Asya şu an tabiri caizse tabela bir banka görünümünde. Ne mevduat toplanıyor, ne kredi veriliyor, ne kamu iştirakleri davet edildi ne de fatura tahsilatlarına izin verildi? Bu da asıl amacın üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğunu gösterdi” dedi. Algı operasyonları başladığında Bank Asya'nın 5 bine yakın personeli olduğunu hatırlatan Taşbaş, sayının şimdi 2 binlere kadar düştüğünü kaydetti.

BANK Asya'ya karşı yapılan işlemlerin iptali ile ilgili 515 dava açtıklarını hatırlatan Taşbaş, banka aleyhine yapılan haberlerle ilgili açacakları davalarla bu sayının bine ulaşacağını kaydetti. Bank Asya ortakları ve yatırımcılarının uğradıkları zararla ilgili her türlü yargı sürecinin devam ettiğini aktaran Taşbaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biz Bank Asya'nın kurulduğu 1996 yılından beri faaliyetlerinde herhangi bir sıkıntı olmadığı ile ilgili 500'ün üzerinde klasör hazırlayıp mahkemeye sunduk. Ancak BDDK'nın mahkemeye sunduğu herhangi bir belge yok. Tabiri caizse algıyla bir süreç yönetiliyor.

Banka hissedarlarının Avukatı Süleyman Taşbaş, bankanın her yıl yapması gereken genel kurulu 2.5 yıldır yapamadığını belirtti. Yaptıkları icraatlardan emin olmayan banka yönetiminin imtiyazlı ortakların kendilerini yönetimden indirmesinden çekindiklerini kaydetti. Bank Asya ile ilgili konunun AİHM'e kadar gideceğinin altını çizen Taşbaş, “AİHM'deki banka davalarının yüzde 95'i bankaların lehine sonuçlanıyor. Ciddi manada bir tazminat yükümlülüğü de doğacak. Bunun hesabının verilmesi lazım” dedi. Taşbaş, 29 Mayıs öncesinde bankanın ortaklarına iade edileceğine olan inançlarının tam olduğunu kaydetti.

İHTİYAÇ olmamasına rağmen, BDDK'nın satış için banka hissedarlarından muvafakatname istediğini hatırlatan Taşbaş, “Dilediği bedelle, dilediği şartlarda, dilediği kişiye; cezai ve hukuki sorumluluğu olmayacak şekilde ortaklardan muvafakatname istendi. Hissedarlara sesleniyorum. Muvafakatname verilirse satış sürecini hiçbir şekilde takip etme şansı olmaz. TMSF ortaklara, ‘banka zarar etti, sana bir şey kalmadı, şu kadar da borç çıktı' diyebilir. O zaman hem hissedarlık hem de hukuki haklarını kaybedebilir. Muvafakat verilmezse banka satılsa bile hissedarlık hakları aynen devam eder. Hukuki haklarını da korumuş olur” dedi.

Bank Asya'ya yönelik yapılanların algı operasyonu olduğunun gösteren delillerden birinin bankanın yaptığı ödemeler olduğunun altını çizen Taşbaş, “Battığını söyledikleri Bank Asya 2014 yılında algı operasyonları başladıktan sonra mudilerine 10 milyar lira ödeme yapmış. Bu bankacılık tarihinde ilktir. Mali bünyesinde sorun olan, bünyesinde sorun olduğu için ekonomiye zarar verdiği iddia edilen bir banka 10 milyar mevduat ödemesi yapabilir mi?” diye sordu.

Süleyman Taşbaş, banka müşterilerinin yüzde 70'inin 100 bin liranın altında mevduatı olanlardan oluştuğunu belirtti. 100 bin liraya kadar olan mevduata da devlet garantisi bulunduğunun altını çizdi. Bankanın şu anda gelebileceği en dip noktaya gelmiş durumda olduğunu vurgulayan Taşbaş, “Hissedarlarımız ve mevduat sahipleri müsterih olsunlar. Satış gerçekleşse bile hissedarların da mevduat sahiplerinin de zarar edeceği bir durum oluşmaz. Çünkü bundan daha kötü bir tablo ile karşılaşmayacağız” dedi.

Banka Asya'ya yönelik algı operasyonların başladığı 2014 yılında yaklaşık 337 bin yeni müşteri hesabı açıldığını ifade etti. Batan bir bankaya kimsenin hesap açtırmayacağını vurgulayan Taşbaş, “Algı oluşturup bankayı batırmayı hedefliyorlardı. Bu hesaplar açılarak batırma operasyonu boşa çıkarıldı. Batırma planını Bank Asya mudileri bozdu” diye konuştu.

BASINDA Bank Asya aleyhinde bine yakın haber çıktığını vurgulayan Taşbaş, bunun Bankacılık Kanunu'na göre suç olduğunu ifade etti. Bunlarla ilgili BDDK'nın devreye girip suç duyurusunda bulunması gerektiğini söyleyen Taşbaş, BDDK'nın bunu yapmayarak suç işledi- ğinin altını çizdi.