Konuyla ilgili olarak TMSF'nin yaptığı açıklama, Bank Asya yönetimine yapılan müdahalenin hukuksuzluğunu da gözler önüne serdi. Açıklamada, tazminata hükmedilebilmesi için yargı sürecinin tamamlanması ve bankanın fona devredildiği tarih itibarıyla, pozitif bir değere sahip olduğunun mahkeme tarafından tespit edilmesi gerektiği vurgulandı. Bank Asya ortaklarının avukatı Süleyman Taşbaş fonun açıklamayla, en yüksek sermaye yeterlilik rasyosuna sahip ve aktifleri pasiflerinden çok daha fazla olan, ayrıca yönetimine müdahalenin sonrasında bile 13 milyon lira kâr açıklayan Bank Asya'ya el konulmasındaki hukuksuzluğu itiraf ettiğini vurguladı. Pozitif değerlere sahip olan Bank Asya'ya el konulmasıyla bankanın ortakları ve hissedarlarının mağdur edildiğini, bu sebeple Türkiye'nin büyük tazminat cezalarıyla karşı karşıya kalacağını ifade eden Taşbaş, AİHM'nin Kentbank ve Demirbank'la ilgili emsal kararlarının yanı sıra TMSF'nin itiraf gibi açıklamasını da hazırladıkları dava dosyasına koyabileceklerini dile getirdi.
Geçtiğimiz günlerde AİHM, 2001 krizinde el konulan bankalardan Kentbank'ın ardından, dönemin 5. büyük özel bankası Demirbank'ın şikayetini de haklı bulmuştu. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) kararı ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) devredilen Demirbank'ın eski hissedarlarının yaptığı iki başvuruyu karara bağlayan AİHM, 2006 ve 2009 yılında yapılan iki başvuruyla ilgili Türkiye aleyhine karar verdi. Mahkeme, ‘Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanma hakkıyla ilgili 6. ve mal ve mülkiyetin korunmasıyla ilgili 1. protokolün 1. maddesini ihlal ettiğine' hükmetti. Demirbank'ın hissedarlarından Sema Cıngıllıoğlu, bankanın fona satılması konusunda mülkiyet haklarının ihlal edilmesiyle ilgili olarak, diğer hissedar olan Alman vatandaşı Michael Reisner ise Türkiye'de adil yargılanma imkanı olmadığı için şikayetini AİHM'ye taşımıştı. AİHM, bu iki şikayeti dikkate alarak, Türkiye'yi haksız buldu ve yaptığı basın açıklamasında tazminat ile ilgili henüz karar vermediklerini ve değerlendirme sürecinde olduklarını açıkladı. Cıngıllıoğlu ailesinin Demirbank için devletten talep ettiği tazminat tutarı 742 milyon Euro (805 milyon dolar) idi.
TMSF konuyla ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada AİHM'nin kararıyla devletin Demirbank'ta tazminata mahkum olduğunu söyleyen haberlerin gerçeği yansıtmadığı, tazminat değil ihlal kararı verildiği belirtildi. AİHM'nin gerek Kentbank gerekse Demirbank'la ilgili birer ‘ihlal' kararı verdiği, ancak bu kararların her ikisinin de ‘tazminat' kararı mahiyetinde olmadığı savunuldu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Aynen Kentbank kararında olduğu gibi, Demirbank için verilmiş olan bu ihlal kararı da yerel mahkeme kararının (Demirbank için 2000 yılında gerçekleşen TMSF'ye devir işleminin iptaline ilişkin olarak Danıştay tarafından 2005 yılında verilen kararın) gereği gibi tatbik edilmediği temeline dayanmaktadır. Hukuki süreç devam etmektedir. Verilen ihlal kararlarının ardından bir tazminata hükmedilebilmesi için yargı sürecinin tamamlanması ve bu sürecin yanında adı geçen bankaların TMSF'ye devredildiği tarih itibarıyla, pozitif bir değere sahip olduğunun yine mahkemece tespit edilmesi gerekmektedir. Kentbank konusu uzlaşma ile çözümlendiği için; mahkeme tarafından bu türden bir çalışma yapılması söz konusu olmamıştır. Dolayısıyla Kentbank için herhangi bir tazminat ödenmemiştir. Demirbank için ise bugün itibarıyla böyle bir tespit var olmadığı gibi, gerek bankanın TMSF'ye devredildiği dönemde düzenlenen raporlar, gerekse yakın zamanda uluslararası bağımsız kurumlarca yapılan değerleme çalışmaları, Demirbank'ın o tarihteki zararlarının özkaynaklarını aşan tutarlara eriştiğini; diğer bir ifadeyle “değerinin negatif olduğunu” açıkça ortaya koymaktadır. Demirbank için daha fazla bedel ödenmesi söz konusu değildir.”