Türkiye'nin en büyük ve sermayesi tek milli katılım bankası, faizsiz bankacılığın lideri Bank Asya'ya Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu (BDDK) tarafından hukuksuz bir şekilde el koydu. Banka 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarından sonra yaklaşık 2 yıldır Tayyip Erdoğan ve hükümete yakın medyanın iftira ve karalama kampanyalarının hedefi haline getirildi.
3 Şubat 2014'te yine BDDK hukuksuz bir şekilde Bank Asya'nın imtiyazlı paya sahip bazı ortakların, kurucularda aranan nitelikleri taşıdıklarını gösteren bilgi ve belgelerin verilen sürede kuruma gönderilmemesini gerekçe göstererek skandal bir kararla bankaya yeni yönetim atamıştı. Üç aydır süren hukuksuz işgal bitirilmesi gerekirken, İstanbul'da apar topar toplanan BDDK yönetimi siyasi baskıya boyun eğerek Bank Asya'ya el koyma kararı aldı. Bankacılık Kanunu'nun 67. 68, 69 ve 70'ince maddelerinin işletilmesi gerekirken, doğrudan en ağır yaptırım olan 71. Maddeye işletmesi hukuken suç. Tasarruf Mevduatı ve Sigorta Fonu'na devri için hiçbir somut bilgi bulunmamasına rağmen BDDK'nın aldığı karar, anayasanın mülkiyet, serbest teşebbüs haklarının da gasbı anlamına geliyor. Hukukçular ve ekonomistler BDDK'nın bu kararın alınmasıyla kurulun özerkliğini yitirdiği, siyasi baskıya boyun eğdiği yorumlarını yaptı.
Daha önce BDDK kararıyla harekete geçen Tasarruf Mevduatı ve Sigorta Fonu bankanın hisselerinin yüzde 63'ünü devralmıştı. Yine BDDK tarafından gerçekleştirilen son hukuksuzlukla birlikte bankanın hisselerinin tamamı TMSF'te devredilmiş oldu. İlk hukuksuz müdahale sonucunda TMSF bankaya 9 kişilik bir geçici yönetim atamış, bu yönetimde 9 Nisan'da banka ortaklarının yüzde 91'ine yakınının söz konusu bilgi belge eksikliklerini tamamladığını duyurmuştu. Bu yeni şartlar kapsamında Bank Asya geçici yönetiminin bankaya terk etmesi, fiilen bankayı eski yönetime devri gerekiyordu. Ancak bunun yerine devletin Ziraat Katılım adıyla yeni bir katılım bankası kurduğu gün BDDK, siyasi saiklerle ve seçim operasyonu ile Bank Asya'ya el koyma kararı aldı.
Aylardır süren yıpratma kampanyasında bugün BDDK'nın hukuksuz şekilde Bank Asya'ya el konulacağı Fuat Avni isimli twitter fenomenin paylaştığı mesajlarla deşifre oldu. Öğleden sonra ise bankaya el koyma ile ilgili iftira ve manipülasyon haberleri hükümete yakın iktidar yayın organları Sabah, Akşam gazeteleri ile A Haber Kanalı ve internet siteleri eliyle üretilerek servis edildi. Bu medya kuruluşları saatler öncesinde BDDK kararının resmi olarak kamuoyuna duyurulmadan önce açıklama metninin ayrıntıları paylaştı. BDDK'nin gece 22.05 sularında resmi internet sitesinde yayınlanan basın açıklamasıyla hukuksuzluk ilan edildi. BDDK açıklamasında şöyle denildi: "Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun 29/05/2015 tarih ve 6318 sayılı Kararı ile; 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamında Asya Katılım Bankası A.Ş. ile ilgili olarak yapılan denetimler neticesinde, Banka'nın mali bünyesi, ortaklık ve yönetim yapısı ile faaliyetlerinde yaşanan sorunların katılım fonu sahiplerinin hakları ve mali sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arzettiğinin ortaya çıkması nedeniyle, Banka'nın temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin, zararın mevcut ortakların sermayesinden indirilmesi kaydıyla, kısmen veya tamamen devri, satışı veya birleştirilmesi amacıyla Kanunun 71 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi hükmü gereğince Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilmesine karar verilmiştir."
Ticaret Hukuku ve Bankacılık Hukuku Öğretim Üyesi Prof.Dr. Sami Karahan: “Maddelerle konuşma dönemi bitmiştir, çünkü hukuk yok, anayasa yok, çete dönemi, gasp düzeni”
"Söz bitti ve hukuk bitti. Artık Bankacılık Kanunu'nun maddelerinden bahsetmeninde anlamı yok. Bankacılık Kanunu'nun 71. Maddesine el koymadan önce 68. Madde, 69. Madde, 70. Madde de daha önce alınması gereken tedbirlerle ilgili maddeler var. 4 aydır banka TMSF'nin elinde, banka ile ilgili her şeyi biliyorlar. Bank Asya'nın mali durumunun iyi olduğunu biliyorlar. Son dönemde de 13 milyon lira kar açıkladı banka. Hesaplarında da herhangi bir usulsüzlük olmadığını bugün KAP'a bir bildiri ile TMSF'nin atadığı geçici yönetim açıkladı. Bütün bunlara rağmen bu el koymanın yapılması hukuki bir şey değil. Tamamen siyasi bir algı çalışması. Bugün Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanan MİT TIR'larıyla ilgili haberi örtebilmek için bir algı çalışması yapıyorlar. Bu büyüklükteki bir operasyon yapmaları gerekiyordu ki millet onu konuşsun. Oyuna gelmemek gerekiyor. Seçimlere 7-8 gün var, hiç gündemi değiştirmeden seçim konuşmak lazım, ekonomi konuşmak lazım. Bank Asya'nın ortakları duyarlı insanlar hukuk bilir insanlar. Bunu sonuna kadar takip edecekler. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde mülkiyet hakkı düzenlenmiş. Bank Asya'nın ortakları bu davaları açacaklar. Kent Bank'ta olduğu gibi, Demir Bank'ta olduğu gibi Rusya'da Yukos'ta olduğu gibi çok büyük tazminatlar kazanacaklar ama olan Türkiye'ye olacak.En kutsal haklardan mülkiyet hakkına el konulduğu zaman hiçbir yatırımcı Türkiye'ye gelmez ve zaten yatırımcılar çıkıyor. Çok yıkıcı bir etkisi olacak. Bank Asya'ya bir şey olmaz, ortaklara bir şey olmaz. Bir yandan katılım bankasına destek olacağız diyorsunuz diğer yandan da 185 ortağı olan, sektörün en büyük katılım bankası olan bankayı batırmaya çalışıyorsun bu yaman bir çelişki. Görünen o ki bunlar kendilerine biat etmeyen herkesi batırma derdinde. Adım adım gidiyorlar. Önce Bank Asya dediler ardından İş Bankası geliyor. Adı çıktı ona da el koyacakları konusunda herhangi bir tereddüt duymuyorum. Herkes risk altında. Verdiği karar nedeniyle tutuklanan hakim Mustafa Başer'in savunmasında söylediği bir şey var onu söyleyeceğim ben, “Hepiniz tehlike altındasınız.”. Bırakın mallarınızı canlarınız tehlike altında.Şu an hukuk yok, anayasa yok. Herhangi bir madde söylemiyorum. Maddelerle konuşma dönemi bitmiştir, çünkü hukuk yok, anayasa yok, çete dönemi, gasp düzeni. Birilerinin helal parayla kazandıkları paraya çöküyorlar. Ama bu böyle kalmaz."
Eski SPK Başkanı Doğan Cansızlar: Hukuk devletinde olmaması gereken uygulamalar Bank Asya'ya yapıldı
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), siyasi baskılara boyun eğerek Bank Asya'nın TMSF'ye devrine karar vermesine Eski SPK Başkanı Doğan Cansızlar tepki gösterdi. Bank Asya'ya, siyasi baskı ile el konulmasını “çok enterasan gelişme” olarak değerlendiren Cansızlar, hukuk devletinde olmaması gereken uygulamaların Bank Asya için devreye girdiğine işaret etti. Cansızlar, “Bugüne kadar olan olaylar hukuk devleti açısından kabul edilebilir değil. Hukuk devletinde olmaması gereken uygulamalar ülkemizde uygulamaya konuluyor. Bir devletin kendi ulusal bankasını batırmak için zemin hazırlayacak bu tür girişimlere izin vermemesi gerekirdi.” dedi.
2001 krizinin maliyetlerini ödeyerek Bankacılık sektörünün belirli bir seviyeye getirildiğini hatırlatan Cansızlar, bankacılık sisteminin devlet eliyle bir noktaya sürüklenmesine tepki gösterdi. Cansızlar, şunları söyledi: “ Bu gün yeni bir katılım bankasının açılığının akabinde, özel bir katılım bankasının kapatılması fona devredilmesi bana göre çok manidar geliyor. 3 Şubattan itibaren bankaya TMSF' tarafından atanan yönetim söz konusuydu. Dolayısıyla o tarihten sonra bankanın mali yapısı bozulursa, bu bozulmadan sorumlu olacak yönetimin, TMSF'nin atadığı yeni yönetim olduğunu söylemiştim. 3 Şubat'ta bankanın devredilmesi sırasında mali durumda sıkıntısı yoktu. Birinci üç aylık dönemde banka kara geçmişti. Dolayısıyla gelinen süreçte sorumlu TMSF tarafından yönetime atanmış yönetim kuruludur, eski yönetim değildir. Eğer eski yönetim tarafından mali zaaf olmuş olsaydı, o zaman 18. Madde değil doğrudan 71. Madde uygulanırdı. Uygulanmadığına göre bankanın mali durumu sağlıklıydı. 3 Şubattan bu yana bankanın mali yapısı bozuldu, o zaman söz konusu 71. Madde' ye göre fona devri söz konusu gerçekleşti. Benim hukuki olarak gördüğüm budur.”
Bankaya el konulma gerekçesi olarak gösterilen 71. Maddenin b fıkrasında belirtilen mali sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arz etmesinin, aylardır süren karalama kampanyasının sonucunda oluştuğuna işaret eden Cansızlar, el konulmasının faturasının ekonomi ve bankacılık sektörü açısından çok ağır olacağına dikkat çekti. Bankaya hukuksuz gerekçeyle el konulmasının ardından Türkiye'ye uluslararası finans çevrelerinde çok farklı gözle bakılacağına işaret eden Cansızlar, yabancı yatırımcıların da el koyma hadisesinin ardından Türkiye'ye gelmekte çok çekimser davranacağını dile getirdi.
Bu karar uluslararası yatırımcıyı rahatsız eder
Bankacılığın finans kesimi içerisinde önemli bir yere sahip olduğunu anlatan Cansızlar, bankacılığın ihtimamla muamele görmesi gereken sektör olduğunu altını çizdi. Bankacılık kesimi ile ilgili böyle bir olumsuzluğun çıkmasının hem iç finansal piyasa açısından hem de bankacılık sektörü açısından olumlu bir hadise olmadığın dile getirdi. Cansızlar şöyle devam etti: “Yabancı yatırımcılar açısından bu oldukça önemli bir hadisedir. Yurt dışındaki yabancı yatırımcı, daha önce yıpratma kampanyalarında çekingendi. Yatırım yapmak isteyeceği zaman, Türkiye'ye sermayesini getirdiğinde neticede mal varlığının eksileceğini düşünebilir. Dolayısıyla getireceği karı yüksek tutacak hem de vadeyi uzun tutacaktır. Dış finansmana ihtiyacı olan Türkiye'nin 220 milyar dolar dış finansmana ihtiyacı var. 400 milyar dolar uluslararası net pozisyon açığı olan bir ülkeyiz, 400 milyar dolar dış borcu olan bir ülkeyiz. Böyle bir ortamda uluslararası yatırımcıya rahatsızlık vermek bana göre akıl karı değil.”
DSP Genel Başkanı ve Eski Ekonomi Bakanı Masum Türker: El koyma tamamen hukuksuz, bir saltanat talebinin yerine getirilmesidir
Bu bir el koyma operasyonudur. Bunun adına TMSF'ye devrettik filan deniyor ama bugüne kadar Türkiye'de TMSF'ye devredilip geri verilmiş bir banka yok . Devlet bir katılım bankası açarken aynı anda bir katılım bankasına devletinde bir yan organı olan TMSF el koyuyor. Bir kere bu el koyuş, BDDK'nın bazı yöneticileri, tayin etmesi tamamen hukuksuz tamamen bir saltanat talebinin yerine getirilmesidir. Yani eski tabirle padişah fermanının yerine getirilmesi için hukuk alt yapısı olmadan yapılan uygulamadır.Neden Bank Asya? Aslında bir kesime bir cemaate biraz daha göz dağı vermek amacı güdüyor. Belirli kesimlerin üzerine gidildi, taciz edildi, vergi incelemeleri yapıldı. bu tacizi şuan da finansal dünyada yapmaya çalışıyorlar. "
MHP Milletvekili Oktay Vural: Bu bir ekonomik değil siyasi amaçlı el koymadır
"Bank Asya'ya el koyma talimatını zaten Cumhurbaşkanı vermişti. Bunların hepsi kılıf uydurma. Amaç vatandaşlara tehdit savurmak. Seçim öncesi bunu yapmak suretiyle korku devleti uygulayarak vatandaşı sindirmek istiyor. Bundan önce bazı bilgileri vermediler diye yönetimine el koymuşlardı, bankaya el koyma yoktu. O gündem bugüne kadar eğer bankayı bunlar yönettiyse bankayı bunlar batırmıştır demektir. El koyma gerekçesi daha önce vardı da niye el koymadılar? Yönetime el koymadan önce niye yapmadılar. Yönetime el koymak, değiştirmek suretiyle acaba el koyma şartlarını mı gerçekleştirdiler? Bu seçim öncesinde toplumun bütün kesimlerine korku üretmek sindirmek amacıyla yapılmış bir adımdır. AKP'nin seçim propagandasının bir parçası olarak açıkçası zorba devletin bir parçasıdır. Bugün tamamen karşımızda zorba bir devlet var. Tek çareside vatandaşı korkutup sindirmek ve düşman üreterek açıkçası kendi seçmenlerinin kaçışını engellemek istiyorlar. O bakımdan bu bir ekonomik değil siyasi amaçlı bir el koyma hareketi olduğu açık ve net. Bir cumhurbaşkanı hukuku ayaklar altına alıyorsa Türkiye'de zaten hukukun güvencesi kalmamıştır. Bu da Türkiye için büyük riskler doğurur. Bu el koyma bankacılık kesimi için de bir risk tehdidi oluşturacağı için önemli ölçüde para ve kur politikalarına önemli ve menfi ölçüde riski arttıracaktır. Bankacılığın mevcut ülke riskini de arttıracak bir müdahaledir bu. Hukuki olmayan bu tür müdahaleler ekonomik açıdan vatandaşımıza büyük bedeller ödettirir. Yerli ve yabancı tüm yatırımcılara gelince, insanlar hukukun güvencesinin olmadığı yerde zorbalık vardır, müteşebbis olmaz.
13 yıldır neredeydiniz? Bu banka 13 yıldır hizmet sürdürüyor iktidar olduğunuz dönemde. Bugüne kadar bu bankanın neleri bozuktu? Niye bunlarla ilgili adım atmadınız da önceden yönetimini değiştirip bugün böyle bir adım attınız? Bütün bunlar her zaman sorgulanacaktır. AKP, hürriyetlerin, demokrasinin düşmanı bir partidir. Hukukun üstünlüğü kalmamıştır. Yargının tarafsız ve bağımsızlığında bahsetmek mümkün değildir."
Avukat Celal Ülgen'den Bankasya'ya yapılan gaspın yorumu: AKP yönetiminde önce düzmece haberler yapılır sonra bankaya el konur
Avukat Celal Ülgen, Bankasya'ya yapılan gaspın aşamalarını anlattı. Bankaya gasp açıklamasının yapılmasından hemen sonra Kendi Twitter hesabından açıklama yapan Ülgen, şöyle konuştu: “Önce bir bankanın batacağı yolunda düzmece haberler yayılır. Sonra bankaya müfettişler gönderilir. Bir beklenir, Bu arada yandaş basın tetikçilik yaparak banka hakkında çeşitli haberler yapmayı sürdürür. Kamuoyu alıştırılır. Sonra bankanın bir kısmına el konur. Banka yönetimine BDDK atamalar yapar. Sonra yeniden bankada ne kadar suistimal olduğu yazılır. Av artık hazır hale gelmiştir. Öldürücü pençeyi vurmanın zamanıdır. Yeterli basın desteği sağlandıktan sonra banka TMSF'ye devredilir. AKP yönetiminde bir bankaya böyle el konur. Ortak ve yandaş oldukları dönemde göklere çıkartılan bankalar böylece cezasını çekmiş olur.”
Avukat Fikret Duran: Mülkiyet hakkı ihlal edilmiş, bu kararı alanlar anayasal suç işliyor
Hukukun şartelini indirip halkın canını malını karanlıkta yağmalamak istiyorlar. "Hükumet baskısıyla hukuk dışı bir şekilde bankaya el koyanlar intihar bombacıları gibi hareket ediyorlar. Ellerine tutuşturulan pimi çekiyorlar, pim kendi bedenlerinde patlıyor, kendi hayatlarını, itibarlarını, sabıkalarını ve geleceklerini karartıyorlar.
Bu eylemleri yapanlar Türkiye'deki hukuk şartelini indirip ülkeyi karanlıkta bırakmak ve karanlıkta insanların canını, malını yağmalamak istiyorlar. Fakat bunu başaramayacaklar. Bu kararı alanlar anayasal suç işliyorlar, yasaları çiğniyorlar. Bu eylemi yapanlar Ceza Kanumumuzun 117. Maddesinde düzenlenen “İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali” suçunu, 122. Maddesinde düzenlenen “Nefret ve Ayrımcılık” suçunu, 213. Maddesinde düzenlenen “Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit” suçunu, 216. Maddesinde düzenlenen “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Veya Aşağılama” suçunu 257. Maddesinde düzenlenen Görevi Kötüye Kullanma” suçlarının nitelikli halini işlemişlerdir. Yine Anayasanın 137. Maddesi, TCK nın 24. Maddesi kanunsuz emrin yerine getirilmesinin suç olduğunu düzenler. İşlenen bu suç nedeniyle hem emri verenin hem de işleyeceğinin cezalandırılacağında hiç bir kuşku bulunmamaktadır. Bunun yanısıra bu hukuki dayanak olmaksızın el konulması taraf olduğumuz ve uymayı taahhüt ettiğimiz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 7.maddesinde düzenlenen kanunsuz cezalandırma olmaz ilkesini, 14. Maddesinde düzenlenen ayrımcılık yasağını ve Ek protokolün 1. Maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkını ihlal etmiştir. Bankanın hissedarlarının, borsada hisse alanların, el koymadan sonra işten çıkarılan çalışanların dava ve şikayet hakkı doğmuştur.,
Ahmet Rüştü Çelebi: Bir devlet kendi bankasını batırır mı?
Tayyip Erdoğan'ın da kurucuları arasında yer aldığı Birlik Vakfı kurucu üyesi ve Faisal Finans Kurumu'nun kurucuları arasında yer alan Ahmet Rüştü Çelebi, havuz medyası eliyle Bank Asya'ya yapılanların zulüm olduğunu söyledi.
Çelebi, “Bank Asya'nın batırılması Türkiye ekonomisine zarar verir. Diğer bankalara da olumsuz tesir eder. Bugün Bank Asya'ya yapılan bir zulümdür. Yapılanlar dünya tarihinde görülmemiş. Bir devlet kendi bankasını batırır mı? Yapılanlar abes. Abesten de öte bir nevi manyaklık gibi bir şey.” ifadelerini kullandı.
2001'DEN DAHA BÜYÜK KRİZ YAŞANIR
Bank Asya'yı batırmaya çalışanların aslında Türkiye ekonomisine zarar verdiklerini belirten Çelebi şunları dile getirdi: “Bank Asya'nın batması Türkiye ekonomisine zarar. Diğer bankalara olumsuz tesir eder. Hatta bir kısmı da dayanamaz, batar. Kanaatime göre 2001'deki krizden daha büyük bir kriz yaşanır. Bunu ekonomistler de söylüyor. Yabancı yatırımcı, bir ülkeye gelirken orada güven ister. Kendi müessesesini yaşatmayan ve onun güvenliğini sağlayamayan bir ülkeye nasıl güvensin yabancı yatırımcı?” Çelebi, yapılan hukuksuzluklar karşısında iç hukuk ve uluslararası hukuk yollarının sonuna kadar işletilmesi önerisinde bulundu.
Bu karar hukukî güvenliğin yok oluşu
CHP Milletvekili Mahmut Tanal: “Bundan üç dört gün önce Başbakan bir işadamının evinde bir toplantı yaptı. Bu, işadamlarına bir gözdağı oldu. Bakın kardeşim, biz istediğimiz kişiye, istediğimiz anda bir kılıf bularak mal varlığına el koyabiliyoruz. Bu, mülkiyet hakkının ihlali. Bu aynı zamanda hukukun, güvenliğin yok oluşudur. Bir ülkede hukuki güvenlik yok olduğunda istikrar olmaz. Yatırım olmaz, para da kaçar. Bu mülkiyet hakkının da ihlalidir, girişimci özgürlüğünün ihlalidir. İktidara kim muhalifse düşman hukuku uygulanıyor. Bu, sermaye düşmanlığıdır, mülkiyet hakkının ihlalidir. Burada bir amaç da Cumhuriyet Gazetesi’nde çıkan MİT TIR’larıyla ilgili haber yüzünden gündem değiştirmektir. Ancak burada mülkiyet hakkı ihlal edildiği için Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı vardır. Hukuk kırıntısı varsa bu yanlışlıktan dönülmesi lazım. Ama Türkiye’de hukuk siyasi sopa olarak kullanılıyor. Gerçi yargı, yargı olmaktan çıkmış, karar veren yargıçlar cezaevinde, soruşturma yapan savcılar cezaevinde. Böyle bir ülkede artık hukukun bittiği noktadayız.”
Karar, hukukun yok edildiğinin kanıtı
Eski BBP Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır: “Daha önce Cumhurbaşkanı çıktı, Bank Asya’nın battığı ile ilgili birtakım iddialarda bulundu. Bir buçuk yıldır bunları söylerken de TMSF’ye buyruk gönderdiğini söylüyordu. Daha ilk zamanlarda Bank Asya’ya el koyma iştahları vardı. Devletin emrine verme, devletleştirme fikirleri vardı. Bu yapılan ekonomik bir operasyondan ziyade siyasi bir operasyondur. Hükümet kendisi gibi düşünmeyen her kesime karşı düşmanca bir tavır içerisindedir. Biliyorsunuz İhlas Finans vardı. Hâlâ İhlas Finans’ın mudileri bugün olmuş daha parasını alamayan binlerce insan var. Bununla ilgili bir soruşturma var mı? Yok. Allah’tan korkar insan. Herhangi bir müşterinin, bankayla ilişkisi bulunan ortaklardan birinin bir şikâyeti veya mağduriyeti söz konusu mu Bank Asya’da? Türkiye’de en sağlam birkaç bankadan birisi olduğu ifade ediliyor. Buna rağmen sen hırsla, siyasi kinle hareket edersen ve bir bankayı devletleştirirsen bu, Türkiye’nin demokrasiden ve özel sektörden yoksun kaldığını gösterir. Tek adam yönetimine doğru Türkiye’nin gittiğini, keyfiliğin ve hukukun yok edildiğini gösterir.”
ZAMAN