ABD'de bu finansal sistemin sağlığına ilişkin korkuları artıran, iki banka iflası yaşandı.
Dünya ekonomisini şoke eden ve resesyon endişelerini artıran bu iki iflas, küresel borçlanma maliyetlerinin, ABD liderliğinde, keskin şekilde artmaya devam etmesi sonrası geldi.
Krizin merkezinde ABD Merkez Bankası FED var.
FED yetkilileri, geçen yıldan bu yana, enflasyonla mücadele için faiz oranlarını artırıyor.
Ancak ekonomiler böylesine baskı altındayken bu trend devam edebilir mi?
Yalnızca iki hafta önce FED Başkanı Jerome Powell, fiyatlardaki dengelenme eğiliminin duraklamaya başladığına işaret ederek, faiz oranlarının beklenenden fazla ve daha hızlı artırılabileceği uyarısını yaptı.
Beklenti ne yönde?
Ancak son bankacılık çalkantısı sonrası birçok yatırımcı, Fed'in finansal piyasaları ürkütücek seviyede bir hamleden kaçınacağı beklentisinde.
Birçok finans uzmanı, faizin 0,25 puan seviyesinde artırılabileceği gibi artıştan tamamen kaçınılabileceği ihtimalini de değerlendiriyor.
Karar nasıl çıkarsa çıksın, tüm gözlerin çevrili olduğu makamdaki FED Başkanı Powell’ın tüm kritiklerini tatmin etme şansı çok az.
Faiz oranlarında 0,25 puanlık bir artış bekleyen Oxford Economics'in baş ekonomisti Ryan Sweet, "Bu muhtemelen Fed'in bir süredir almak zorunda kaldığı en zor karar” yorumunu yapıyor.
İngiliz ekonomist, Powell'ın “iki yönlü ekonomisti” mükemmel oynaması gerektiğini söylüyor ve yatırımcıları, “hem enflasyonla mücadele için halen faiz oranlarını artırabileceklerine, hem de finansal sistem üzerinde baskıyı azaltacak araçları olduğuna ikna etmesi gerekiyor” diyor.
Ancak Ryan Sweet, FED’in bu mesajı iyi vermesi gerektiğine dikkat çekerken, "En büyük zorluk iletişim olacak ve FED’in bu noktada iyi bir sicili yok" diyor.