Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu (AYM), “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzaladıkları için barış akademisyenlerinin “silahlı terör örgütü propagandası yapmak” suçundan cezalandırılması nedeniyle ifade özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verdi. Bu karar, barış bildirisini imzaladıkları için hala yargılaması süren 784 akademisyenin davası için emsal nitelik taşıyor.
Kararın ardından OHAL Komisyonu’nun işe iade kararı vermesi gerektiğini belirten Dokuz Eylül Üniversitesi’nden (DEÜ) KHK ile ihraç edilen Dr. Erkin Başer, “AYM Başkanının oyu sayesinde karar 1 oy farkla lehimize sonuçlandı. AYM’nin karar vermekte zorlandığını görüyoruz. Ama sonuçta kararda diyor ki bu ifade, düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmelidir. Mahkemelerin konusu olamaz ve ‘terör örgütü propagandası’ nedeniyle yargılanamaz, düşünce özgürlüğüdür. Böylece yargılanıp hüküm giyenlerin cezasının iptal olması ve bizlere emsal karar olarak teşkil etmesi lazım. Bizim AYM’nin bu kararını yerel mahkemelere sunduğumuz zaman hepimiz adına beraat kararı vermesi gerekir. Beraat ettikten sonrada hepimizin işlerimiz geri dönmesi gerekir. Çünkü bizim OHAL döneminde KHK ile ihraç edilmemizin tek nedeni barış imzacısı olmamız” diye konuştu.
“SÜREÇ LEHİMİZE OLMAYA BAŞLADI”
Barış metninin ifade özgürlüğü olduğunu defalarca söylediklerini vurgulayan Dr. Başer, “Barış bildirisine imza atmak düşünce özgürlüğüyse, mahkemelerin konusu değilse o zaman KHK’nın da konusu olamaz. Ancak işlerimize iade sürecinde karşımıza başka bir KHK çıkacak. O KHK’da diyor ki İzmir, İstanbul, Ankara’daki üniversitelere atanamazlar, kendi üniversitelerine dönemezler. Ben iade ediliyorsam demek ki suçsuzum. O zaman beni niye kendi üniversiteme döndürmüyorsun. Benim yirmi yıllık emeğim ne olacak? Burada işte yeni bir dava açacağız. Ama tabii ki işe iademizin yolu açıldı. Bu karar Hukukun üstünlüğünü göstermiyor ama siyasette güçler dengesinin değişmeye başladığını gösteriyor. Bizim şu anda aşama aşama tüm zorlukları aşmamız gerekecek. Kimse bize hürmet etmeyeceği için bize zorluk çıkarmaya devam edecekler. Bu zorluklar OHAL Komisyonunun kararını geciktirmek olabilir. Kendi üniversitemize dönmemek olabilir. Tazminat haklarımız, geriye dönük maaş haklarımız için belki ayrı dava açmamız gerekecek. Ancak süreç bizim lehimize olmaya başladı” dedi.
“ŞİMDİYE KADAR ÇIKMIŞ TEK OLUMLU KARAR”
Barış bildirisi imzacısı akademisyenlere açılan davaların düşmesi gerektiğini söyleyen DEÜ’den KHK ile ihraç edilen Prof. Dr. İzge Günal ise, ” Her şeye rağmen gerekçeli kararı görmemiz gerekir. Süreçte şu ana kadar çıkmış tek olumlu karar. AYM’nin kararı itiraz edileceği bir karar olmadığın göre davaların düşmesi ve birkaç ay içinde KHK ile ihraç edilen tüm barış bildirisi imzacısı akademisyenlerin işlerine iade edilmek gerekir. Ama tabii bunlar normal süreçlerde olur. İfade özgürlüğü kapsamında KHK ile kimse atılamaz ancak sürecin Türkiye’de nasıl işleyeceğini görmek gerekir. Yine de olumlu bir karardır diyebiliriz” ifadelerini kullandı.
“HAKLARIMIZIN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ”
Alınan kararın çok gecikmiş bir karar olduğunu belirten Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden KHK ile ihraç edilen Ar. Gör. Deniz Ali Gür de, “‘FETÖ’ borsası şüphelisi sözde hukukçuların barış talebini yargılamasından adalet çıkmayacağı çok önce anlaşılmalıydı. Geride kalan 3 buçuk yılda işten atılan, hapis yatan, hatta canına kıyan akademisyenlerin vebali bu suça ortak olanlara aittir. Elimizden adaletsizce alınan haklarımızın peşini bırakmayacağız” şeklinde konuştu.