Avrupa Birliği (AB) destekli Özgürlük İçin Basın (ÖiB) Projesi İkinci Ulusal Konferans Bildirisi yayımlandı. Bildiride uzlaşı yerine şiddet ve dayatmayla sorun çözme yaklaşımının Türkiye'de demokrasiyi sakatladığı vurgulandı. "Bu durum dünya kamuoyunda Türkiye'nin demokrasiden uzaklaşmakta olan ülke algısına sebep olmaktadır" denilen bildiride, demokratik dünya kamuoyunda, Türkiye demokrasisinin sorgulanır hale geldiği kaydedildi.
Avrupa Birliği (AB) Sivil Düşün Programı çerçevesinde Gazeteciler Cemiyeti tarafından hayata geçirilen 'Özgürlük için Basın' projesinin ikinci yılı sonuna gelindi. Ankara'da düzenlenen ÖiB II Ulusal Konferansı'nda yayımlanan sonuç bildirisinde "Basındaki sansür ve oto sansür uygulamaları rutin hale gelmiştir. Gazeteciler kabul edilemeyecek nedenlerle işlerinden çıkarılmıştır. En masum gösteriler orantısız güç kullanılarak bastırılmıştır. Ülke gündeminin en ön sıralarındaki birçok önemli konuda yayın yasakları uygulanmıştır. Türkiye'nin dünyadaki görüntüsünü olumsuz etkileyen sayısız örnekler, demokrasiye gönül veren duyarlı vatandaşları yıl boyunca umutsuzluğa sevk etmiştir." ifadesi yer aldı.
Özgürlük için Basın Projesi Birinci Ulusal Konferans Bildirisinde 2014 yılının zor bir yıl olduğunu tespit ettiklerini, 2015 yılının daha zor geçeceği öngörüsünde bulundukları kaydedilen bildiri şu şekilde devam ediyor: "Yanılmış olmayı dilerdik, ama maalesef bu yılki gelişmeler öngörümüzü doğruladı. Gazetecilerin yazdıkları haberler yüzünden yargılanması ve hapse atılması, projemizin başlangıcında olduğu gibi, bugün de gündemi oluşturuyor. Türkiye'nin basın özgürlüğü konusu ülkemizin dünyadaki olumsuz imajını etkileyen sorunların başında yer almaya devam etti.
'HABERCİLİK YAPTIKLARI İÇİN GAZETECİLER TUTUKLANDI'
Türkiye'de 2015 yılında iki kez sandık başına gidildi. Seçim, demokrasinin en önemli araçlarından biridir. Ancak ülkemizde bu yılki gelişmeler, ne yazık ki demokrasiden çok anti demokratik uygulamaları akıllarda bıraktı. Siyasi otoritenin telkinleri sonucu medya kuruluşları basılmıştır. Gazeteciler ve çalışanlar hırpalanarak işyerlerinden zorla atılmış, gözaltına alınmışlardır. Bunların bazıları savcılık talebiyle tutuklanmışlardır. Medya kuruluşlarının sahipliği ve yönetimi tartışmalı yargı kararlarıyla el değiştirmiştir. Basın özgürlüğünün gereği olan haberciliği yaptıkları için gazeteciler tutuklanmıştır. Bu durumlara gerçek demokrasilerde yer yoktur.
'TÜRKİYE'DE DEMOKRASİ SAKATLANMAKTADIR'
Gazetecilere ve anayasal gösteri hakkını kullanmak isteyenlere karşı güvenlik güçleri ve kimlikleri bilinmeyen sivil şahıslar tarafından fiziki ve orantısız şiddet uygulanması kabul edilemez. Gazetecilere, basın kuruluşlarına ve gösteri hakkını kullanan halka uygulanan bu orantısız şiddet; evrensel insan haklarıyla, anayasamızda öngörülen basın ve ifade özgürlüğüyle, demokratik yaşamla bağdaşmaz. Uzlaşı, hoşgörü yerine şiddet ve dayatmayla sorun çözme yaklaşımı Türkiye'de demokrasiyi sakatlamaktadır. Bu durum dünya kamuoyunda Türkiye'nin demokrasiden uzaklaşmakta olan ülke algısına sebep olmaktadır.
'GAZETECİLERİN HEDEF HALİNE GETİRİLMESİ KABUL EDİLEMEZ'
Vatanın ve vatandaşın güvenliğini ve esenliğini korumak devletin ve hükümetin temel görevidir. Ülkemizdeki terörist eylemler; Suruç ve Ankara'daki katliamlar; son olarak Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin katledilmesi gibi, toplumsal barışı tahrip eden olaylar bu görevin gereği gibi yerine getirilmediğini göstermektedir. Bu görevin yerine getirilmesi beklenirken, toplumu bilgilendirme çabası içindeki gazetecilerin hedef haline getirilmesi kabul edilemez. Anayasamızda yer alan, evrensel basın ve ifade hakkı her geçen gün yeni engellerle karşılaşmaktadır. Gerçek demokrat olan hiçbir vicdan ve sağduyu sahibi bu durumu kabul edemez.
'TÜRKİYE DEMOKRASİSİ SORGULANIR HALE GELDİ'
Avrupa Birliği'nin mali desteğiyle Gazeteciler Cemiyetimizce gerçekleştirilen iki yıllık Özgürlük İçin Basın projesinin sonunda bugün yayınladığımız 'İfade ve Basın İhlalleri 2014-2015 Raporu' içinde bulunduğumuz bu kaotik durumu yansıtmaktadır. Aynı zamanda demokrasimizi bu çıkmazdan kurtarmak için ne yapılması gerektiğini ortaya koymaktadır. Dileğimiz bu raporu ilgili ve yetkililerin dikkate alarak gereğini yapmasıdır. İfade ve basın özgürlüğü sadece kabul gören fikirler için geçerli değildir. Vurgulamak isteriz ki, kaosun ve hukuksuzluğun yakışmadığı bu güzel coğrafyanın ihtiyacı gerçek demokrasidir. Çağdaş demokrasinin tesisi için basın ve ifade özgürlüğünü engelleyen uygulamalardan acilen vazgeçilmelidir. Bu özgürlüklerin ülkemizde yeşerip büyümesi için gerekli yasal düzenlemeler zaman geçirmeden yapılmalıdır. Türkiye'ye yakışan da budur. Demokratik dünya kamuoyunda, Türkiye demokrasisi sorgulanır hale gelmiştir.
'HAPİSTEKİ GAZETECİ SAYISI 31'E ÇIKTI'
2014'de Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvurulara verdiği kararlarla 22'yer düşen hapisteki gazeteci sayısı, bugün 31'e tırmanmıştır. 2014-2015 döneminde dört yabancı gazeteci sınır dışı edilmiştir. Urfa'da iki Suriyeli gazeteci hunharca katledilmiş, Anadolu Ajansı'nın muhabiri Halep'te öldürülmüş, bir dergi editörü ise İstanbul'da patlamada hayatını kaybetmiştir. Bu arada dört yabancı basın mensubu ülkeden sınırdışı edilmiş, hapisteki gazeteci sayımızsa 31'e çıkmıştır.
'ERİŞİM YASAKLI SİTE SAYISI 2015'DE 103 BİN 877'
2014'de 330, 2015'de 442 olmak üzere iki yılda en az 772 gazeteci işsiz kaldı. Bu rakamlar; "medyada haber olan" işsiz gazetecilerle ilgilidir. Çoğunlukla işten atılmaların, "kol kırılır yen içinde kalır" anlayışıyla haberleştirilmediği dikkate alınırsa iten çıkarılanların "en az" ifadesiyle değerlendirilmesinin nedeni anlaşılacaktır. Erişim engeli açısından da Türkiye her yıl rekor üstüne rekor kırmıştır. 2012'de ülkedeki toplam erişim yasaklı site sayısı 15 bin 92 iken 2014'de 66 bin 244'e ve 2015'de bir kez daha katlanarak 103 bin 877'ye ulaşmıştır.
Bu belirttiğimiz hususlar demokratik rejimimizin içine yuvarlandığı vahim durumu göstermektedir. Türkiye böyle kötü rakamlarla değil güzel demokrasisiyle anılmayı hak eden bir ülke olmalıdır."
CİHAN